I can't go out there translate Turkish
175 parallel translation
I can't figure this out. This is Pawnee country... and Pawnees don't go after cattle when there's plenty of buffalo.
Bunu anlamış değilim Burası Pawnee yöresi ve Pawnee ler burada bufaloların bol olduğu zaman sığırlarla uğraşmazlar.
I can't go out there, not without rehearsal.
Oraya çıkamam, hele ki prova bile yapmamışken.
- I can't go out there anymore.
- Artık dışarıya çıkamam.
Look, I can't go out there.
Bak, oraya çıkamam.
Look, I can't go out there alone.
Bak, ben oraya yalnız gidemem.
I can't go it out there, Cable.
Ben oraya gidemem, Cable.
I can't allow you to go out there by yourself.
üzgünüm tek başınnıza gidemezsiniz.
- I can't go out there!
- Ben oraya gelemem!
- Frank, I can't go out there broke.
- Frank, beş parasız bir yere gidemem.
I can't go out there.
Oraya gidemem.
- I don't think I can go back out there.
Oraya tekrar geri dönebileceğimi sanmıyorum.
i can't go out there!
Onsuz yapamam!
Fritz, I can't go out there now and say that I'm working on the Ferber dog chow account.
Puan tutan yok. Gidip de Ferber Dog Chow'u aldığımı söyleyemem Fritz.
I can't go out again for a while, so you'll just have to hang in there.
Bir müddet dışarı çıkamayacağım, idare et.
I can't go out there.
O kadar kişinin önüne çıkamam.
Shelly, I didn't need to go out there and kill anything.
Oraya gidip can almaya ihtiyacım yokmuş.
I can't go back out there.
Oraya geri gidemem.
I can't even go out there and get a job making seven dollars an hour.
Dışarı çıkıp saati 7 dolarlık bir iş bile bulamıyorum.
I can't go out there.
Oraya gidemem ki.
Look I can't go out there.
Bakın dışarı çıkamam. Çıkarsam, beni hapse atacaklar. Hapiste ailemi geçindiremem.
I can't go out there.
Sahneye çıkamam.
I mean he obviously worked this thing out pretty well, Scully, so if there's anything you can get out of Mrs. Tanner tonight, anything at all, at this point we don't have much else to go on.
Bu işi çok güzel planlamış, Scully. Bayan Tanner'den öğrenebileceğin en ufak şey bile şu noktada bize çok yardımcı olur.
- Then I can't ask you to go out there.
- O zaman oraya gitmeni isteyemem.
Look at me! I can't go out there, and I won't say that stupid line one more time!
Oraya çıkmayacağım, ve o aptal sözleri bir daha söylemeyeceğim!
I CAN'T. IF I GO OUT THERE AND KICK EVERYBODY OUT, I'M GONNA LOOK SO LAME.
Eğer içeri girip herkesi kovarsam, tam bir hıyar gibi görünürüm.
If there's an alien out there I can't kill I haven't killed him yet. I can't go it alone.
Eğer oralarda bir yerde bir uzaylı varsa bu henüz onu öldürmediğimdendir.
I just can't go out there ever.
Sadece oraya gidemiyorum.
I can't let you go out there.
Oraya gitmene izin veremem.
I can't imagine what scientific reason Major Carter or Dr. Jackson might've had to want to check out those ice fields, but even if they wanted to go there, there's no way Colonel O'Neill would've let them.
Binbaşı Carter veya Dr Jackson'un ne gibi bir bilimsel nedenle buzullara gitmek isteyebileceği hakkında..... en ufak bir fikrim yok ama, eğer yine de gitmek isteseler bile..... Albay O'Neill kesinlikle onlara izin vermezdi.
I can't go back out there.
Oraya dönemem.
Look. With all due respect... I can't let you just go running around free out there, okay?
Bak, tüm saygımla dışarı çıkıp öylece gezinmene müsaade edemem, tamam mı?
I can't... I don't think I can go back out there.
Oraya gidebileceğime emin değilim.
I can't go out there.
Ben oraya gidemem.
I can't go out there and do this, OK?
Oraya çıkamam ve bunu yapamam, tamam mı?
I can't go out there.
Dışarı çıkamam.
I can't go out there.
Artık oraya pek gidemiyorum.
And, you know, I can't help thinking that if we can start out there and end up here, where can't we go in America?
Başladığımız noktalardan buralara kadar gelebildiysek, Amerika'da varamayacağımız yer var mı?
I can't go out there again.
Oraya dönemiyorum.
I can't go out there alone.
Oraya yalnız gidemem.
- I can't go out there.
- ölürüm.
I can't go out there, I'm in a wheelchair.
Ben çıkamam, tekerlekli sandalyedeyim.
I can't let you go out there, nigga!
Oraya çıkmana izin veremem zenci!
I can't fucking let you go out there!
Oraya çıkmana izin veremem!
I can't go out there like this.
Bu halde çıkamam.
I can't go out tomorrow night,'cause there's this movie premiere at -
Yarın akşam dışarı çıkamam, çünkü film galası var...
- I can't go out there.
- Dışarı çıkamam.
I can't go out there right now.
Şu anda dışarı çıkamam.
I can't exactly go out there and ask them if they're going to listen to me.
Beni dinlemelerini rica edemem.
If the day should come when any man, no matter how humble can't go out there and soil the loins of some hot little dancer well, I don't wanna live in that America.
.İş ki günün birinde bir erkek, gösterdiği tüm alçak gönüllülüğe rağmen, ateşli bir dansçının çimlerini sulamaktan aciz duruma düşsün işte ben öyle bir Amerika'da yaşamak istemezdim.
Get away from me. I can't let you go out there.
- Oraya gitmenize izin veremem.
Well, I mean, can't we just go out there anyway?
Yine de oraya gidemez miyiz?