I can't go through with it translate Turkish
68 parallel translation
Hortense, I don't think I can go through with it.
Hortense, yapabileceğimi sanmıyorum.
I can't go through with it.
Bunlara katlanamam.
- I can't go through with it.
- Bunu beceremeyeceğim.
- I can't go through with it.
- Bu işi alnımın akıyla bitiremeyebilirim..
I can't go through with it, Eddie.
Bunu yapamam, Eddie.
Robert, I can't go through with it.
Bunu yapamayacağım, Robert.
I can't go through with it, Ally.
Buna devam edemem, Ally.
I do like you, and I just can't go through with it.
Sizden hoşlanıyorum, ama bunu size yapamam.
I'm sorry, but I can't go through with it.
Üzgünüm, ama bunu gerçekten yapamam.
I can't go through with it.
Bunu yapmayı sürdüremem.
I don't believe it. How can I go through life with luck this bad?
Buna inanamıyorum ; nasıl bu kadar şanssız olurum?
I mean, I don't know if I can really go through with it.
Yani, gerçekten yapabileceğimden emin değilim.
I can't go through with it, Lou.
Artık yapamıyorum, Lou.
Adam, I can't go through with it.
Adam, bu böyle olmayacak.
- I can't go through with it.
Bunu yapamam. İyi.
I can't go through with it.
Yapamıyorum.
SALLY, I JUST DON'T THINK I CAN GO THROUGH WITH IT. WHY NOT?
Sally, buna devam edebileceğimi pek sanmıyorum.
I have this commercial in half an hour, I don't think I can go through with it.
Yarım saat içinde bu reklamı çekmeliyim ama galiba yapamayacağım.
Freeze, I don't know what Walker said or promised you but you can't help him go through with it.
Freeze, Walker sana ne söyledi ya da neyin sözünü verdi bilmiyorum ama bunu yapmasına izin veremezsin.
I just can't go through with it.
Bunu yapmam olanaksız.
I can't go through with it.
Bunula başa çıkamam.
I don't think I can go through with it.
Sanmıyorum ki bunu yürütebilirim.
I can't imagine she'd actually go through with it.
Bunu gerçekten yapacağına inanmıyorum.
I can't go through with it.
Bunu yapamayacağım.
I mean, I just can't go through with it.
Demek istiyorum ki, ben bununla yaşayamam.
I thought I could go through with it, but I can't. I'm sorry!
Yapabileceğimi sanmıştım ama yapamam.
I thought I could go through with it, but I can't.
Yapabileceğimi sanıyordum, ama yapamıyorum.
About that, I don't think I can go through with it.
Aslında... Bu işi yapabileceğimi sanmıyorum.
I can't go through with it, Clarissa.
Buna tahammül edemem Clarissa.
But I can't go through with it And I tell you so
Ama bununla yaşayamam, ve sana gerçekleri söylüyorum.
And with all due respect, it's why I can't let you go through with this.
Ve Saygısızlık ile, bu sana bu ile geçmesi izin veremem nedeni budur.
I can't ever again go through the pain of starting a life with someone only to have it taken away from me.
Bir kez daha bir hayata başlamanın verdiği acıyı yaşayıp sonra o hayatın benden alınmasına katlanamam.
I can't believe you're actually gonna let them go through with it.
Onların bu olayların içine girmesine izin verebildiğine inanamıyorum.
it's all right if we get there and you can't go through with this. i know.
Oraya vardığımızda bunu yapamazsan da sorun değil.
I can go to the morgue with you. We'll sort this out. Oh, chief, um, this, uh, fax didn't quite make it through.
Amirim, faksı daha çekemedim.
I thought I could go through with it... but I can't, Paco.
Evliliği gözden geçirebilirim. Ama şimdi yapamam, Paco.
I can't go through with it!
Yaptığım doğru değil!
I can't go through it, breaking up with you again, losing you again.
Senden tekrar ayrılmaya seni tekrar kaybetmeye tahammül edemem.
Well, in that case... I don't think I can go through with it.
Bu durumda bununla baş edebileceğimi sanmıyorum.
There's been so much buildup now, I don't think I can go through with it.
Şu an çok fazla hazırlık var ve bununla baş edebilir miyim bilmiyorum.
I don't think we can trust him to go through with it.
Bu işte O'na güvenebileceğimizi sanmıyorum.
- I can't go through with it.
Bütün arkadaşlarımı ve ailemi kandıramam. Ben bunu yapamayacağım.
Kahlan, I can understand why you couldn't go through with it. But part of me wishes you had.
Kahlan neden devam edemediğini anlıyorum ama bir parçam keşke devam etseydin diyor.
I can't go through with it.
- Bu işi sonuna kadar götüremeyeceğim.
I can't go through with it.
Onunla böyle gidemem.
But I couldn't go through with it because I saw your movie. And I can't believe I'm saying this, but you're great.
Ama filmini izlediğim için bunu yapamadım ve bunu söylediğime inanamıyorum, ama harikaydın.
I don't know if I can go through with it.
Bunun üstesinden nasıl gelirim bilmiyorum.
Oh, God, I can't go through with it.
Tanrım, buna katlanamayacağım.
Look, I know you really hate Harken but I don't think I can go through with it.
Harken'den nefret ettiğini biliyorum ama beceremeyeceğim.
I can't believe I couldn't go through with it.
Sonuna kadar dayanamadığıma inanamıyorum.
I want to marry you so badly I can't go through with it.
O kadar çok evlenmek istiyorum ki, bu yüzden evlenemem.