I can't take it any more translate Turkish
129 parallel translation
I can't take it any more!
Anladın mı?
I can't take it any more.
Artık dayanamıyorum.
Woody, I can't take it any more.
Woody, artık dans edemeyeceğim.
I can't take it any more!
Katlanamıyorum artık!
I can't take it any more.
Daha fazla tahammül edemem.
I can't take it any more!
Buna daha fazla katlanamayacağım!
I can't take it any more, you eat
İnat etme! ye!
I can't take it any more.
Daha fazla dayanamıyorum.
Stop, I can't take it any more!
Yeter, dayanamıyorum!
Stop it, I can't take it any more.
Yeter diyorum, dayanamıyorum.
I can't take it any more.
Daha fazla dayanamayacağım.
I can't take it any more.
Artık kaldıramıyorum.
I can't take it any more. Somebody is going to help me ease my load a little bit this time, and I don't care what I have to do to get it.
Bu kez birisi bana yardım edecek yükümü biraz olsun hafifletecek.
- I can't take it any more.
- Artık dayanamıyorum.
I can't take it any more! Denial and repression.
İnkar, bahane, içe atma.
I can't take it any more
Dayanamıyorum artık.
I can't take it any more!
Artık buna dayanamıyorum!
I can't take it any more!
Artık dayanamıyorum.
I can't take it any more.
Dayanamıyorum artık.
I just can't take it any more.
Artık bunu sürdüremem.
I can't take it any more.
Artık daha fazla katlanamıyorum.
I can't take it any more!
Daha fazla dayanamayacağım!
I just can't take it any more.
Artık dayanamıyorum.
I can't take it any more, I just can't.
Artık buna dayanamıyorum, dayanamıyorum.
I can't take it any more!
Dayanamıyorum artık.
" I can't take it any more.
" Daha fazla katlanamayacağım.
I can't take it any more, stop!
Daha fazla katlanamıyorum, yeter!
I can't take it any more.
Buna daha fazla dayanamayacağım.
He just said, "I can't take it any more"?
O, "Artık devam edemiyorum" mu dedi?
I'm in the middle, I can't take it any more!
Arada kalan benim ve artık buna dayanamıyorum!
I can't take it any more.
Daha fazla dayanamayacağım!
I told him I can't loan him any more, but he wouldn't take it back.
Artık borç veremem dedim ama bunu geri almadı.
- I can't take it any more!
Bıktım usandım! - Buna daha fazla dayanamayacağım.
I can't take it any more.
Kaldıramıyorum.
I can't take it any more.
Daha fazla katlanamayacağım!
I can't take it any more.
Artık daha fazla dayanamıyorum.
I can't take it any more!
Artık daha fazla dayanamıyorum.
I just can't take it any more!
Artık daha fazla dayanamıyorum!
I can't take it any more.
Buna daha fazla katlanamıyacağım.
I'm leaving a message'cause I can't take it any more.
Bu mesajı bırakıyorum çünkü artık dayanamayacağım. Onları içeri alın.
And I can't take it any more.
Ve ben artık bunu kaldıramıyorum.
I'm writing because I can't take any more... emotional confrontations about it.
Yazıyorum çünkü artık bunun hakkında daha fazla... duygusallaşmaya dayanamıyorum.
- "I can't take any more." - That was it.
"Lütfen, artık dayanamıyorum." Onlara böyle mi söyledin?
I can't take it any more.
Dayanamayacağım!
- All right, I can't take it any more.
- Pekâlâ, daha fazla dayanamayacağım.
Just when I think I can't take it any more, you fall into my lap.
Tam artık daha fazla dayanamayacağımı düşünürken, sen düştün kucağıma.
- I can't take it any more...
- Daha fazla dayanamıyorum...
I can't take it any more.
Daha fazla katlanamayacağım.
But, Chandler, I don't know if I can take any more plucking. It hurt so bad.
Ama daha fazla bu çekme olayına dayanabilir miyim bilmem, çok acıtıyor.
I can't take it any more! I should have never wished for a cleaner, neater husband!
Aslında hiç bir zaman temiz ve bakımlı koca istemedim.
That's it, I can't take any more off than this without help.
Bu kadar, yardım almadan daha fazla soyunamam.