I can help you out translate Turkish
829 parallel translation
If I can help you out on anything, why, let me know.
Sana yardım edebileceksem söyle.
I can help you out a little.
İstersen yardımcı olabilirim.
Look, if you guys tell me what you're looking for, maybe I can help you out, um...
Bakın, eğer siz ne aradığınızı söylerseniz, belki size yardım edebilirim, hımm...
Maybe I can help you out.
Sana yardımcı olabilirim. -
But I can help you out.
Bugün de yardım edebilirim.
- Maybe I can help you out.
- Belki yardım edebilirim.
Maybe I can help you out. i can teach you to play in a couple of minutes.
Bu oyunda da ben sana yardım edebilirim. Birkaç dakikada sana bilardoyu öğretebilirim.
AMY : Maybe I can help you out.
Anlatmanıza yardım edebilirim.
Maybe I can help you out.
Sana belki dışarıda yardım edebilirim.
All those lame cracks won't help you any if I come back and find out you've been annoying her in any way.
Geri döndüğümde bir şekilde onun canını sıktığını öğrenirsem tüm bu saçma bahanelerin hiç bir yararı olmaz sana.
Um, No. No, I-I Can't Help You Get Out Of The Country.
Hayır, ülkeden ayrılmanıza yardım edemem.
I seen all these books through the window, and I figured that maybe you can help me out.
Pencereden içerideki kitapları gördüm ve belki bana yardım edersiniz dedim.
I'm sorry to have dragged you out of bed, but only you can help me.
Sizi yatağınızdan çıkarttım, ama bana bir siz yardım edebilirsiniz.
I'm afraid I can't help you out this time, Freddy.
Korkarım bu sefer sana yardım edemeyeceğim, Freddy.
If you like, I can help out.
Eğer istersen yardım edebilirim.
I wonder if you can help me out with this.
Günaydın. Bir konuda bana yardım edip edemeyeceğini merak ediyorum.
Now can you understand why I must get out of this, why you must help me?
Şimdi neden bundan kurtulmam gerektiğini, bana neden yardım etmen gerektiğini anladın mı?
- It's up to me too, and I say, no. You can hold out up here until help comes.
- Söyledim sana bağlı yardım gelene kadar burada dayanabilirmisin?
I can prove it if I can get you to help me dig it out of there.
Orayı kazmama yardım ederseniz ispatlarım.
I can't swear in no gun hands to help you clear out the valley...
Wilkison... vadiyi temizlemenize yardım etmeleri için silahlı adam atıyamam.
I'm stuck with that Farrington woman. Can you help me out?
Şu Farrington denilen kadın sülük gibi yapıştı.
But you know, I can't help but feel the answer's out here somewhere.
İçimden bir ses aradığımız cevabın buralarda bir yerde olduğunu söylüyor.
I'll get you. Can you help me out though?
Biliyorsun, paramı çaldırdım, bana biraz yardımcı olabilir misin?
But I put you in here. The least I can do is help you move out.
Ama bence seni buraya ben tıktıysam hiç olmazsa taburcu olurken sana yardım etmeliyim.
There's nothing I can do to help you, unless we get out of this swamp as quick as we can.
Bu bataklıktan bir an önce çıkmazsak, sana yardım edemem.
Yes, you bring out the worst in me, and I can't help but take the bait.
- Davrandım. En kötü yanlarımı açığa çıkardın, ben de hemen oltaya düştüm.
I should like to meet Avdotya Romanovna in your presence, explain to her that she can expect nothing good from this fellow, and with my apologies offer her 10,000 rubles, to help make the break easier. You're out ofyour mind.
Avdotya Romanovna ile sizin nezaretinizde buluşarak bu adamdan kendisine bir hayır gelmeyeceğini açıklamak ve özür dileyip, ayrılığı kolaylaştırmak için 10 bin ruble teklif etmek istiyorum.
John, since Governor Axtell hung me out to dry... there's nothing I can help you with.
John, Vali Axtell yetkimi elimden aldιğι için... sana yardιm edemeyeceğim.
I mean, can you help me out?
Yani, bana yardım edebilir misin?
Can I help you out?
Sana yardımcı olayım mı?
If you would just relax, listen, I can help you. I'll get you out of this.
Sakin ol, dinle. Sana yardım edebilirim. Bundan kurtulmanı sağlayabilirim.
What a day when I catch you out, and no story can help you.
Dışarı çıktığında gününü göreceksin. Hiçbir bahane seni kurtaramayacak.
- Maybe I can help you to get out of it.
- Belki ben asabını düzeltebilirim.
Can I help you out, Maria?
Sana yardım edebilir miyim Maria?
I can--I'll help you clean... and we can go out together... and maybe you could buy me some regular clothes.
Yardım--Temizlikte yardım ederim... birlikte dışarı çıkabiliriz... ve belki de bana normal kıyafetler alırsın.
I thought maybe you can help me out.
Belki sen bana yardım edebilirsin.
- I can't help you out.
- Sana yardım edemem.
If you help me carry Sleeping Beauty up out of the cellar and load her into our car, and drive her out to some deserted road where a suicide can take place, I promise you we'll talk this thing over.
Eğer Uyuyan Güzel'i aşağıdan alıp arabaya taşımama ve bir intiharın gerçekleşebileceği ıssız bir yola götürmeme yardım edersen söz veriyorum hepsi sona erecek.
Now, it gravels on me, captain... I can't help you out, but that's the way it goes.
Sana yardım edememek canımı sıkıyor yüzbaşı, ama durum böyle.
You know, Mick, if... If I can't fight no more, maybe I can help out around here, you know.
Bilirsin, Mick, eğer artık dövüşemiyorsam, belki sana burada yardım edebilirim.
I can help you get Ganz if you get me out of here first.
Ganz'ı yakalaman için yardım ederim. Ama önce beni buradan çıkaracaksın.
Why don't we have a drink after work? I can help you work out a little itinerary.
İşten sonra bir şeyler içelim.
I can't figure out why some of the people around here... don't help you take the bend out of Garber's hook a little.
Neden buradaki insanların Garber'ın kancasından kurtulmanıza yardım etmediğini anlayamıyorum.
Can you help me out? I got a small emergency.
Yardım edebilir misiniz?
I bet Judy here can help you out.
Judy'nin yardım edebileceğine eminim.
- Sorry I can't help you out.
- Üzgünüm yardımcı olamayacağım, Lewis.
I know all about those things... and sometimes it just doesn't work out and he can't help you.
Ben de bu işleri çok iyi bilirim, bazen önün açılır ama menajerin bu yükü kaldıracak biri değildir.
I've a friend here who can help you out from time to time.
Ara sıra sana yardım edebilecek bir dostum var.
If you can work your way upstairs to help me out, fine, if not I'll handle it!
Yapabilirsen yardım için yukarı gelirsin yoksa başımın çaresine bakarım.
I can't help you out on that.
Bu konuda size yardımcı olamayacağım.
If Dai-Hoi can't carry you alone, I'll help him out.
Eğer Dai-Hoi seni tek başına taşıyamazsa, ben de ona yardım edeceğim.