I come here all the time translate Turkish
126 parallel translation
I come here all the time.
Buraya sürekli gelirim.
I come here all the time.
Buraya her zaman gelirim.
I come here all the time, I pay you all this money and why do I still want to trick?
Yani, bu kadar zamandır buraya geliyorum, sana bu kadar para ödüyorum ve niçin hala iş yapmak istiyorum?
I come here all the time.
Ben sürekli gelirim.
You know, Karl and I come here all the time.
Karl'la sürekli buraya geliyoruz.
- Yeah, I come here all the time.
- Ben sürekli geliyorum.
I come here all the time with the guys I work with.
İş arkadaşlarımla buraya her zaman gelirim.
I come here all the time, and spend a lot of money so why not leave me the hell alone?
Buraya her zaman gelirim, ve bir sürü para harcarım.. ... neden beni yanlız bırakmıyorsun?
I put up with it because I come here all the time.
Buna katlanıyorum çünkü her zaman buraya gelirim.
I come here all the time.
Her zaman buraya gelirim.
# Super-size me I come here all the time!
Ben buraya her zaman geliyorum!
No, you see, I come here all the time, and so...
Hayır, demek istediğim buraya her zaman geliyorum. O yüzden
No, come on. I come here all the time.
Ben sürekli buraya gelirim.
I'm a professional trainer, and I come here all the time.
Ben profesyonel bir çalıştırıcıyım ve buraya her zaman gelirim.
Derrick and I come here all the time.
Derrick ile buraya hep geliriz.
- I come here all the time.
- Ben her zaman buraya gelirim.
Look, look, I come here all the time and nobody bothers me, all right?
Bak, bak, buraya her zaman gelirim ve kimse beni rahatsız etmez tamam mı?
I come here all the time.
Ben buraya her zaman geliyorum.
Oh, I come here all the time.
Buraya her zaman gelirim.
I used to come up here all the time.
Eskiden buraya çok gelirdim.
I come up here all the time.
Buraya hep gelirim.
Oh, I'd come up here all the time and talk to Charlie.
Hep buraya gelir, Charlie ile konuşurum.
Why don't you nip down to the shops, buy 10 bottles of Froony Green Eyewash... come back here as quickly as you can... and I'll pretend you had them all the time.
Siz bir koşu markete gidip 10 şişe Froony Green Göz Banyosu alın. Çabucak eve dönün, ben de sizde zaten varmış gibi yaparım.
I come by here all the time.
Her zaman buraya gelirim.
My brother and I used to come up here all the time.
Kardeşim ve ben sürekli buraya gelirdik.
I used to come down here with him all the time.
Hep onunla buraya gelirdim.
I come here all the time.
Ben her zaman buraya geliyorum.
I used to come here all the time.
Buraya her zaman gelirim.
They've seen pictures of Wai Tung... and I talk about him all the time, and they like him... but it's impossible for them to come here from the mainland.
Wai Tung'un resmini gördüler. Ondan hep bahsediyorum. Onu beğeniyorlar.
I didn't pay for Anna Mae to come all the way up here... from Nutbush, Tennessee, to be wastin'time with a bunch of musicians.
Anna Mae'yi, Tennessee'den buraya, bir takım müzisyenle zaman harcasın diye getirmedim.
Here's one of the corners right here where I used to come up and cop all the time.
İşte tam burası sürekli gelip de birşeyler çaldığım köşelerden biri.
It means I see your type come through here all the time... all blow and no dough.
Senin gibilerin buraya geldiğini çok gördüm. Hepsi gürlüyorlar ama yağan yok.
I come in here all the time.
Buraya sürekli geliyorum.
That's all. And you don't come here again I won't let you go the second time
Ve sen de buraya bir daha gelme bir ikinci defa seni serbest bırakmam.
I can't afford to come here all the time.
Buraya her zaman gelmeye mali durumum elvermez.
I don't know what you're doing in this place and I don't particularly care, but we didn't come here to stage a prison break, so why don't you just give us the coordinates and we'll all stop wasting each other's time?
Burada ne yapıyorsun bilmiyorum. Umurumda da değil ama ben burada hapisten adam kaçırmaya gelmedim. O yüzden neden bana şu koordinatları verip birbirimizin zamanını harcamasını durdurmuyorsun.
I come in here with Charlie all the time, I always order a rum and Diet Coke?
- Haydi ama. Charlie'yle buraya çok geldim. Hani hep rom ve diyet kola ısmarlarım ya.
Gus and I used to come here all the time.
Gus ve ben hep buraya gelirdik.
I thought it was the time to come back here after all these years.
Vallahi gelmek lazımdı be teyzeciğim. Deniz büyüdü, kocaman adam oldu.
I used to come in here all the time.
Ama çok sık gelirdim ben buraya.
You know, I heard that you come in and out of here all the time and I don't understand that.
Ben komadayken sürekli gelip gitmişsin. Hiç anlamıyorum.
I really appreciate you taking the time out of what I assume is a busy day to come here and talk to me about... all of this, but, um, I'm afraid the ultimate-gift ship has sailed.
Yoğun olduğunu sandığım gününüzden vakit ayırıp buraya benimle bunu konuşmaya geldiğiniz için teşekkür ederim ama korkarım o en büyük gemi demir aldı.
It's funny, I used to come here all the time when I was a kid.
Girmek yasak. Çok garip.
My dad went away in a ship, and he hasn't come back here... but he thinks of me all the time. I'm not an orphan!
Ben yetim değilim!
I used to come here all the time.
Eskiden buraya hep gelirdim.
When I was a kid, this was a soda fountain. Your ma used to come here all the time.
Ben çocukken bi sincabım vardı ve hep benim yanımda olurdu
- Did you think that you could just... You know, come here, and just out of the blue after all this time and I would just...
Şey mi sanıyordun yani sen böylece birden bire ortaya çıkabileceğini ve buraya gelebileceğini mi sanıyordun?
Kaitlin, you come in here all the time and you look right through me like I don't even exist.
Kaitlin buraya her zaman geliyorsun ve ben sanki yokmuşum gibi bakıp gidiyorsun.
I mean, people must come and go here all the time.
İnsanlar buraya sürekli gidip geliyor.
I come here once a week, for the time being, and uh... I need coffee here more than anywhere else to open up and all that crap.
Bir süredir, haftada bir buraya geliyorum, ve açilabilmek, ve diger saçmaliklar için her zamankinden çok kahveye ihtiyacim oluyor.
You know, Ginie. You're making it really difficult for me to come back here to ask you for help, reminding me all the time about how long it's been since I've been here, why I left, how I felt, how you felt, blah blah blah.
Sürekli, en son geldiğimden beri ne kadar zaman geçtiğini, neden bıraktığımı ne hissettiğimi, ne hissettiğini falan filan, hatırlatarak tekrar buraya gelerek senden yardım istememi, ne kadar zorlaştırdığını, biliyor musun Gina?