I couldn't resist translate Turkish
400 parallel translation
I couldn't resist her.
Karşı koyamadım.
So that when I saw your valet, and I realized that it was he who took such magnificent care of you well, I just couldn't resist the temptation of hiring him for myself.
Uşağını gördüğümde farkettim ki sana böyle iyi bakan o ben de şeytana uyup onu işe aldım.
You know the... that story you told me about Angel interested me so much that I couldn't resist coming here.
Melek hakkında anlattığın o hikaye o kadar ilgimi çekti ki buraya gelme yönündeki arzuma karşı koyamadım.
It's a grand morning, I couldn't resist it.
Çok büyük bir gün, karşı koyamadım.
I hadn't intended to come at all but as the holidays approached and I thought of all of you I couldn't resist.
Aslında gelmeyi düşünmüyordum ama tatil yaklaşırken hep sizi düşündüm ve daha fazla dayanamadım.
Sorry, Jim, I couldn't resist it.
Üzgünüm, Jim, Ona direnemedim.
I couldn't resist it.
Dayanamadım.
You two seemed to be having such fun, I couldn't resist it.
İkiniz baya eğleniyor görünüyordunuz, dayanamadım.
Even after what you told me... I couldn't resist the desire to sit and jaw with an American.
Söylediklerine rağmen... bir Amerikalı ile oturup konuşmaktan kendimi alamadım.
Yes, I couldn't resist it!
- Evet, direnemezdim.
Oh, I couldn't resist these.
Görünce dayanamadım.
I'm afraid I couldn't resist talking over old times.
Korkarım, eskilerden konuşmaya karşı koyamadım.
I couldn't resist that one.
Ona direnemem.
I felt this hate in her and I couldn't resist.
Bu kini onda hissettim ve dayanamadım.
I know it was wicked of me, but I couldn't resist. I went ahead and fixed it up without you.
Çok yorucu oldu ama dayanamadım, sen gelmeden her şeyi hallettim.
I tried to resist, but I couldn't get away.
Denedim ama olmadı.
Oh, I couldn't resist your dopey hat.
Çirkin şapkana karşı koyamadım.
I just couldn't resist cutting these flowers for your sister after seeing her show yesterday.
Dünkü şovunu gördükten sonra kız kardeşiniz için bu çiçekleri.. toplamaktan kendimi alamadım.
You knew I couldn't resist it.
Sana karşı koyamayacağımı biliyordun.
I couldn't resist.
Kendime engel olamadım.
And then when Dr. Scarabus offered to teach me... superior magical knowledge for luring Dr. Craven here... I just couldn't resist that magnificent award.
Sonra Dr. Scarabus, Dr. Craven'ı buraya getirmem karşılığında üstün büyüleri öğretmeyi teklif ettiğinde bu teklife karşı koyamadım.
I was so overcome that I couldn't resist the urge to bring happy tidings to communications mediums.
Kurumumun minnettarlığını ve iyi dileklerini size iletme düşüncesine bir türlü karşı koyamadım, bunun üstesinden gelemedim.
I paid too much for it, but I couldn't resist it.
Oldukça fazla ödedim ama dayanamadım.
I couldn't resist either.
Ben de dayanamadım.
I couldn't resist attacking a small town on my way.
Yolumun üzerindeki küçük bir köye saldırmadan geçemedim.
I couldn't resist these.
Bunları görünce dayanamadım.
It's just, well, this one I couldn't resist. That's all.
Bu sadece, ben dayanamadım aldım işte, hepsi bu.
And you couldn't resist the way I look... eating my chicken.
Ve görünüşüme dayanamadın... tavuğumu yerken.
They were so beautiful, I just couldn't resist.
O kadar güzeldiler ki karşı koyamadım.
I was scheduled to go to Japan, but I couldn't resist the challenge of coming up against the best.
Japonya'ya gitmem kararlaştırılmıştı, ama en iyi ile mücadeleye karşı koyamadım.
- Oh! - And I couldn't resist the temptation of having the pleasure of telling him
Ve bu güzel haberi bizzat kendim vermek istedim.
But I couldn't resist after all that good food.
Ama lezzetli bir yemek sonrasında karşı koyamadım.
While I was packing... I couldn't resist trying on the old harness, you know.
Eşyaları paketlerken üniformamı tekrar denemek arzusuna karşı koyamadım.
A vulgar display, but I couldn't resist it because I am so delighted to see you again.
Kaba bir gösteri ama karşı koyamadım çünkü sizi tekrar görmek çok güzel.
I couldn't resist it.
Karşı koyamadım.
I couldn't resist.
Karşı koyamadım. Dur.
I couldn't resist the temptation, so I killed her
Dayanılmaz isteğe karşı koyamıyordum, o yüzden annemi öldürdüm.
But, Officer, you're so cute I just couldn't resist.
Ama, memur bey, o kadar tatlısınız ki kendime engel olamadım.
I'm sorry, Madame, I couldn't resist.
Üzgünüm Madam, dayanamıyorum.
I couldn't resist.
Dayanamadım.
I just knew you couldn't resist that chance to sort of pitch in.
Yardım etmeye çalışacağını biliyordum işte.
Something I couldn't resist, please forgive me.
Ona karşı gelemedim, lütfen beni bağışla.
Sorry, Dewey, I couldn't resist.
Affedersin Dewey, buna karşı koyamadım.
I couldn't resist the impulse to speak to this heavenly creature. Naturally.
Bu muhteşem yaratıkla konuşmak için can atıyordum.
I couldn't resist any longer.
Daha fazla karşı koyamadım.
In the past Teresa having fainted would have worried me. Now I couldn't resist the desire to take advantage of her.
eskiden teresa bayılsa çok korkardım şimdi arzularıma karşı koyamaz
I couldn't resist...
Karşı koyamadım.
Pavlov is my dog, you see, and I couldn't resist the witticism.
Pavlov benim köpeğim, ve espri yapmaktan alıkoyamadım kendimi.
That salesman, I couldn't resist him.
Satış elemanına karşı çıkamadım.
I couldn't resist the temptation of the body offered me.
O vücudun bana teklif ettiği şeye karşı iradem yok.
I couldn't resist when I saw them in the showroom.
Onları sergi salonunda gördüğümde dayanamadım.
i couldn't agree more 197
i couldn't find it 44
i couldn't find you 43
i couldn't stand it 38
i couldn't hear you 49
i couldn't help it 192
i couldn't stop 53
i couldn't agree with you more 58
i couldn't 1105
i couldn't believe it 179
i couldn't find it 44
i couldn't find you 43
i couldn't stand it 38
i couldn't hear you 49
i couldn't help it 192
i couldn't stop 53
i couldn't agree with you more 58
i couldn't 1105
i couldn't believe it 179