I didn't know that translate Turkish
7,737 parallel translation
When I made that call, I didn't know what they were.
O ihbari yaptigim zaman, onlari tanimiyordum.
I didn't know it was yours or that it was our way out.
Sana ait olduğunu ya da çıkış yolumuz olduğunu bilmiyordum.
I didn't think she was a magician. But, yeah, I... I think she was trying to let me know that she was a prostitute.
Ama sanırım bana fahişe olduğunu söylemeye çalışıyordu.
Oh, I, um... I didn't know that you were making dinner.
Yemek yapacağını bilmiyordum.
For 60 years I didn't know if you died that day in the portal.
60 yıldır o gün geçitte ölüp ölmediğini bilmiyordum.
How come I didn't know that Frankie was getting a new place?
Nasıl olur da Frankie'nin yeni bir dairesi olduğunu bilmiyorum?
I didn't know if I was gonna see you, so I wanted to make something that could travel.
Seni göreceğimi sanmıyordum, bu yüzden yolculuk için bir şeyler yapmak istedim.
Well, I didn't know how to talk to you about all that.
Bütün bunlar hakkında seninle nasıl konuşacağımı bilemedim.
And you know, I am not the only one that didn't like him.
Ve biliyor musunuz ondan tek hoşlanmayan ben değildim.
Uh, I-I didn't know that you called.
Aradığını bilmiyordum.
I became a mother that didn't know her own daughter was suffering.
Kendi kızının acısını bilemeyen bir anne oldum.
I didn't know that we had an appointment.
Randevumuz olduğunu bilmiyordum.
I don't know what she told you, pal, but I sure as hell didn't have to force myself on her that night.
Sana ne söylediğini bilmiyorum arkadaşım ama o gece ona zorla bir şey yaptırmadığımdan adım gibi eminim.
I didn't know that.
Bilmiyordum.
You didn't know that I could sing, did you?
Şarkı söyleyebildiğimi bilmiyordun, değil mi?
That I was attracted by Al's smile and body and... the way he came up to me at the Brown derby- - didn't even know me- - and said, "I want you."
Al'ın gülüşünü ve vücudunu çekici bulduğumu ve Brown maçında beni daha doğru dürüst bile tanımadan yanıma gelip bana "seni istiyorum" demesini.
You know, I didn't realize that you were a student of Rich Huffman's.
Senin Rich Huffman'ın öğrencisi olduğunu fark etmemiştim.
And all I know is that every time I had to do business in Pittsburgh, I thought how much I didn't want to hear about those orchids, and I still called her anyway.
Şimdi ne zaman iş için Pittsburgh'a gitsem orkideleri dinlemekten ne kadar nefret ettiğimi ancak yine de neden onu aradığımı biliyorum.
I didn't know that you were here.
- Burada olduğunu bilmiyordum.
I didn't know that.
Bunu bilmiyordum.
You don't know that he told me that he loved me but that he didn't want a family, when I was the only child.
Beni sevdiğini ancak bir aile olmak istemediğini söylediğini bilmiyorsunuz daha ben bir çocukken hem de.
You think I didn't know that already?
Sanki bilmiyor muydum ben?
Now, I didn't see what happened, but I know Jeff wasn't alone in that room when he fell out the window.
Neler olduğunu görmedim ama camdan aşağı düştüğünde... -... Jeff'in odada yalnız olmadığını biliyorum.
I mean, I-I knew that things didn't feel right, but I just didn't know why.
Yani, şeylerin iyi gitmediğini biliyordum, ama nedenini bilmiyordum.
I didn't mean to alarm you, but I thought you should know that during the RM therapy, when you were under, I saw something.
Sizi endişelendirmek istemedim ama bunu bilmeniz gerektiğini düşündüm, RM terapisi altındayken bir şey gördüm.
It was a very crummy bar and I used to go in in evening gowns. I didn't know any better. And I played everything that I could think of.
Çok salaş bir bardı ama ben gece kıyafetiyle gidiyordum.
And though I didn't know I knew it, if the black man rises up and says, "I'm just not gonna do that anymore..."
Bunu bildiğimin farkında olmasam da bir siyahi ayaklanıp "artık bunu yapmayacağım" derse...
Wish I didn't know that.
Bilmesem iyiydi.
I didn't know that was a thing. You... Okay.
- Öyle bir şey olduğunu bilmiyordum.
No, no, no, I... You know, I didn't mean it like that.
Hayır, hayır, bunu kastetmediğimi sende biliyorsun.
I mean, we didn't even know where Bucharest was, let alone Greece, but that was our grand scheme.
Yunanistanı bıraktım daha Bükreş'in yerini bile bilmiyorduk ama bir kere karar verilmişti.
~ Why didn't I know that? ~ Look, it's a...
- Neden depresyonda olduğunu bilmiyordum?
'That was something I really didn't need to know about.'
Bu kesinlikle bilmek zorunda olmadığım bir şeydi.
Well, you know, if I didn't find that PyxCube of you and John, we might not even be having this conversation.
Senle John'un Pyxis Cube'unu bulmasam bu konuşmayı bile yapmıyor olabilirdik.
And I didn't know that Molly was...
Ve Molly'nin şey olduğunu...
But the thing they're hunting me for... this murder they say I committed... that's one thing I know I didn't do.
Ama beni avlama nedenleri,... işlediğimi söyledikleri bir cinayet. İşte bu yapmadığım bir şey.
There's an issue that I've been worried about since the merge because we didn't really do it right, you know, the whole " you're not my twin.
Birleşmeden beri endişelendiğim bir konu var, Bunu doğru yapmadık, değil mi? İkizim değilsin, hiç sorun değil olayları falan.
I know you never would have recommended me for that Boston post if deep down you didn't think I deserved the job.
Anın büyüsünü bozma. Eğer içten içe beni bu işe layık görmeseydin Boston için beni önermeyeceğini biliyorum.
I-I swear, okay? I-I didn't know that that was in there, okay?
Yemin ederim, onun ağacın içinde olduğunu bilmiyordum.
Geez, I didn't know somebody could look that good in a license photo.
Birinin ehliyet fotoğrafında bu kadar güzel çıkabileceğini bilmezdim. Bu çok tuhaf.
I didn't know that it would become the price for marijuana, cocaine, and the price for gambling.
Esrar, kokain ve kumar alışkanlıklarında harcayacağını bilmiyordum.
- Because if... if we know you killed Carolyn, we can't elicit testimony from you that you didn't.
- Çünkü... Eğer Carolyn'i öldürdüğünüzü kabul edersek öldürmediğinizi söyleyemeyiz.
I-I-I didn't know that.
Bunu bilmiyordum.
I didn't know stuff was getting that serious.
Bu kadar ciddi bir şey olduğunu bilmiyordum.
No, uh, I didn't know that he actually went ahead and sent it.
- Yolladığını bilmiyordum.
How she felt about me, I don't know but I didn't hurt her, and I'm not gonna apologize for something that saved my life.
Bana karşı ne hissediyordu bilmiyorum ama onu incitmedim. Ve hayatımı kurtaran bir şey yüzünden özür dilemeyeceğim.
You made a decision that changed the course of my whole damn life, and I didn't even know you.
Kahrolası hayatımın tüm akışını değiştirecek bir karar verdin ve seni tanımıyordum bile.
I knew that most of my friends didn't know and I thought,
Arkadaşlarımın çoğunun bilmediğini biliyordum.
That's what he was to me, and I didn't even know any of those words.
Bana göre öyleydi ve bu kelimelerin hiçbirini bilmiyordum.
Don't try to provoke me. I didn't know that.
- Beni tahrik etmeye çalışma.
I said he suddenly got upset... that I didn't know why he Went downstairs and got a gun... and that we were scared and hid in the bathroom.
Birdenbire bir şeye bozuldu. Niye öylece alt kata indi ve elinde bir silahla çıktı bilmem. Biz de çok korktuk ve banyoya saklandık.
i didn't 6296
i didn't ask 203
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't hear you 152
i didn't realize 188
i didn't want to wake you 60
i didn't do it on purpose 65
i didn't ask 203
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't hear you 152
i didn't realize 188
i didn't want to wake you 60
i didn't do it on purpose 65
i didn't see you 162
i didn't mean to hurt you 93
i didn't know 1538
i didn't do it 744
i didn't mean 401
i didn't do anything 1161
i didn't mean it 356
i didn't want to upset you 33
i didn't say that 1004
i didn't mean it like that 222
i didn't mean to hurt you 93
i didn't know 1538
i didn't do it 744
i didn't mean 401
i didn't do anything 1161
i didn't mean it 356
i didn't want to upset you 33
i didn't say that 1004
i didn't mean it like that 222