I didn't say that translate Turkish
3,528 parallel translation
I'm surprised you didn't say that right away.
Bunu hemen söylemediğin için şaşkınım.
That's never gonna happen. ( Addison ) So here is the thing- - I didn't say no.
Böyle bir şey asla olmayacak. 2 Hafta Sonra
No, I didn't say that. Don't bother, tell him you're free.
Zahmet etme, ona boş olduğunu söyle.
I didn't say that.
Ben öyle olduğunu söylemedim.
I can't say you didn't warn me about that tricky little bastard.
Beni o düzenbaz piç hakkında uyarmadığını söyleyemem.
I'm gonna pretend you didn't say that.
Öyle denmediğini biliyorsun.
I didn't say that I...
Böyle bir şey demedim ya...
- I didn't say that.
- Onu demedim.
I didn't say that I wouldn't do it.
Kesinlikle yapmıyorum demedim ki ben.
I didn't say that.
Burada kalıyorum.
Didn't I say that I'm still alright?
Endişelenme. Hala iyiyim demedim mi?
Yeah, well, I was afraid your dad was gonna suck all the blood out of my body if I didn't say that.
Evet, Çünkü korkmuştum, çünkü babanın söylediğin yapmazsam bütün kanımı emeceğini söyledi.
I said you know somebody that starts with a D, you didn't say nothing.
D ile başlayan birini tanıyor musunuz diye sordum, bir şey demediniz.
When did I say that I didn't like it?
Hoşuma gitmediğini ne zaman söyledim ki?
Didn't I say anything that said "swabian farms" on it?
Üzerinde "Swabian çiftlikleri" yazan her şey dememiş miydim?
We're not good enough for you now? I didn't say that.
Yeterince iyi değil miyiz?
I didn't say that, i said the strongest!
Öyle demedim, ben en güçlüsü dedim.
I didn't say that.
Öyle demedim.
- I didn't say that your dad did it
- Senin babandı demedim.
I didn't say that.
Öyle bir şey demedim.
- No, I didn't say that.
- Hayır, öyle demedim.
I'm sorry I didn't say it the other day, but I didn't know if I knew in the right way, but now I know that I-I-I knew in every way.
O gün sana söylemediğim için üzgünüm, ama bilmiyordum. Eğer gerçekten bilseydim, ama şimdi biliyorum. Şimdi gerçekten biliyorum.
Frankly, I just didn't find what he had to say all that interesting at first, until he started making references to spilling secrets.
Açıkçası, başta söyleyeceklerini pek de ilginç bulmamıştım. Fakat sonra sırları yaymaktan söz etmeye başladı.
I didn't say that.
Ama bunu sana hiç söylemedim.
No, I didn't say that.
Hayır, hayır, öyle demedim.
I didn't say that.
Ben bunu demedim.
I didn't say that.
- Ben onu demedim, tatlım.
I just wanted to say that I didn't know Thresh.
Sadece şunu söylemek istedim ki Thresh'i tanımıyordum.
Right, didn't I just say that?
Elbette... aynen bende onu kast ettim.
I didn't say that. I didn't say she's not the best.
En iyisi o değil demedim.
I didn't say nothing about that.
Öyle bir şey demedim.
I didn't say that.
- Öyle bir şey demedim.
- I'm sorry, it was stupid, it was a stupid thing to say, I didn't mean it like that.
Üzgünüm, aptalca konuştum. Öyle demek istemedim.
Wait, I didn't say that I would let you go!
Nereye, sana çıkmana izin verdim, demedim.
- I knew-i knew that she'd made it up- - i-didn't i not say that she'd made it up?
Bunu uydurduğunu biliyordum.
That would be... I didn't say that I would start a band, Mason.
Olabilir- - Bir grup kuracağız demedim, Mason.
I didn't say that!
Ben öyle bir şey söylemedim!
Oh, I say, steady on, there's no - No, no, I didn't mean that.
- Oh, yavaş ol bakalım, hiç - - Hayır, hayır, öyle söylemek istemedim.
- I didn't say that.
- Bunu söylemedim.
I just wanted to say that I'm sorry and I didn't mean anything by it.
Özür dilerim. Bil ki kötü bir niyetim yoktu.
I mean, but I didn't say bad. I didn't say that.
Ama ben kötü demedim.
I didn't say that.
Onu söylemedim.
I didn't say that you were.
Esrarkeş olduğunu söylemedim zaten. Üzgünüm.
Okay, look, I didn't say that I wanted to have a kid today.
Bugün çocuk sahibi olmak istediğimi söylemedim.
I didn't say it that day...
O gün söylememiştim ama...
I didn't say that my Howard entitled me to not move backwards.
Howard'ın bana arabayı geri çekmeme hakkını verdiğini söylemedim.
I didn't say that!
- Öyle söylemedim!
- No, I didn't say that, honey.
- Hayır, bunu dememiştim, tatlım.
That could lift my whole day, because I knew she didn't have to say that and that she heard music all day long.
Bu bana bütün gün yetiyordu, çünkü zaten gün boyunca bir sürü... müzik dinliyordu ve bunu söylemek zorunda değildi.
I didn't hear myself say that.
Öyle bir şey dediğimi duymadım.
- No, I didn't say that.
Ağzımdan öyle bir şey çıkmadı.
i didn't 6296
i didn't ask 203
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't hear you 152
i didn't see you 162
i didn't realize 188
i didn't want to wake you 60
i didn't ask 203
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't hear you 152
i didn't see you 162
i didn't realize 188
i didn't want to wake you 60