English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I didn't see you there

I didn't see you there translate Turkish

381 parallel translation
I didn't see anything up there that you could've tripped on.
Orada bir şey yok.
I didn't see you there.
Seni görmedim.
Right here, here's one. Oh, thank you. I didn't see it there.
Size tercüme edeyim, isterseniz.
I didn't want to see you hurt but there it is.
Sana karşı neler hissettiğimi söylemek istemiyordum, ama böyle işte.
Sorry, Captain. I didn't see you there.
Affedersiniz Yüzbaşı.
I didn't see you get on back there.
Bindiğini görmedim.
I didn't see you up there.
Orada olduğunuzu görmemiştim.
You didn't see Ed down there, did you?
Oralarda Ed'i görmedin değil mi?
It would be pretty Much u n heard of. You see, If i didn't get in there At precisely m i dnight, Then the whole Timetable would Be upset.
Oraya tam olarak gece yarısında gitmezsem, bütün program altüst olur.
I didn't see you there.
Orada göremedim seni.
- I didn't see you there.
- Seni göremedim.
I didn't see you there.
Görmedim seni orada.
You didn't see me at the hotel last night But I was there... when Mrs Colin and her lover went upstairs I knew they'd be in bed together
Dün gece Otelde beni görmedin bayan Colin ve sevgilisi üst kata çıkarken ben ordaydım.
But if you were there, why didn't I see you?
Fakat ben seni görmedim..
There you are. Didn't I see you at Wilma's wedding?
Seninle Wilma'nın düğününde karşılaşmamış mıydık?
- I didn't see you there...
- Sizi görmemiştim...
Because when I looked into the crate, you know, I didn't see it in there.
Çünkü sandığa baktığımda içinde görememiştim.
You didn't see me in there because I left before you got in there.
Beni orada görmediniz çünkü siz oraya girmeden ben ayrılmıştım.
I didn't see you there.
Seni orda görmedim.
I didn't see you there, and I almost died!
seni göremeyince neredeyse ölüyor gibi oluyorum!
Because you're much older than the boys I date,'cause you're drunk, and because when I went there tonight to see a United States astronaut give a lecture, I didn't expect him to prowl after us all night long.
Çünkü çıktığım erkeklerden daha yaşlısınız ve sarhoşsunuz ve de sadece bir Amerikan astronotunun dersini izlemeye gittim, tüm gece boyunca peşimize takılacağını ise tahmin edemezdim.
I didn't realize you'd been out there to see him.
Onu görmeye gittiğini fark etmemişim.
Do you think I didn't see that in there?
Orada olanı görmedim mi sanıyorsun?
I guess you didn't see that sign over there that says "No loitering".
Sanırım şuradaki "oyalanarak yürümeyin" uyarısını görmedin.
NICK : Captain Harris, I didn't see you there.
- Yüzbaşı Harris, sizi orada görmedim.
There was this one time, when you were way down at the end of the hall, and I could just see this tiny little piece of your elbow, and I didn't know for sure if it was you.
Hayır. Bir kez sen koridorun diğer uçundaydın, dirseğinin küçük bir parçasını görebiliyordum ve sen olduğundan emin değildim.
I didn't see any point in alarming you until there was something to be alarmed about.
Haber verilecek bir durum olana kadar haber vermeye gerek görmedim.
I didn't see you rejecting my work when Meg was lying there dead!
Meg yerde ölü olarak yatarken benim yaptıklarıma karşı çıkmıyordun ama.
You think I didn't see you back over there.
Seni görmediğimi sanmıştın, değil mi?
- Didn't I see you there?
- Seni orada görmedim mi? Jerry.
You two were practising kung fu in there, I didn't see any fighting.
Siz ikiniz burada kung fu çalışıyordunuz. Herhangi bir kavga filan görmedim.
I didn't see you standing there in the shadows.
Orada durduğunuzu görmedim.
I didn't see you sitting there.
Orada oturduğunuz görmedim.
Lazlo, I didn't see you there.
Lazlo, seni görmemiştim.
I didn't see you there.
Seni orada görmedim.
I didn't see you there.
Sizi görmemiştim.
You two were practising kung fu in there, I didn't see any fighting.
İkiniz kung fu antrenmanı yapıyordunuz. Ben hiçbir şey görmedim.
I didn't see you there.
Orada olduğunu görmedim.
I didn't even see you go back there.
Seni köpek! Arkaya gittiğini görmedim bile!
- Hi, Nicki. Karen, shit, I didn't see you there.
Karen, lanet olsun, seni görmedim, nasılsın?
I didn't see you there.
Sizi görmemiştim - Merhaba.Merhaba
I'm so sorry. Madam. I didn't see you there.
Orada olduğunuzu görmedim.
I guess you didn't see anything in there that changed your opinion about hospitals.
Sanırım orada gördüklerin hastaneler hakkındaki düşüncelerini değiştirmedi.
I didn't see you helping out there tonight.
Bu akşam senin pek yardımcı olduğunu göremedim.
Obviously, you didn't see how I was tap dancing up there like an organ grinder's monkey.
Belli ki laternacının maymunu gibi dans ettiğimi görmedin.
For a minute there, I almost didn't see you.
Bir an için, neredeyse seni göremiyordum.
You see, there were 160 cats on north block... and I didn't want to know 159 of them, which included you.
Gördün mü, Kuzey kanadında 160 tane kedi vardı... ve ben 159 tanesini bilmek istiyorum, seninle beraber.
All I knew is that I liked you, and that I didn't wanna... leave you there on the side of the road and never see you again.
Tek bildiğim senden hoşlandığım seni yolun kenarında bırakıp bir daha görmemeyi hiç istemiyordum.
Byron. I didn't expect to see you there.
Byron, seni orada görmeyi beklemiyorduk.
I didn't see you there.
Seni orada görmeyince...
I didn't see you there.
Sizi görmedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]