I didn't want to have to do this translate Turkish
61 parallel translation
I didn't want to have to do this.
Bunu kullanmak istemedim.
All right, I didn't want to do this, but I have no choice.
Bak, bunu yapmak istemiyordum ama bana başka seçenek bırakmadın.
I just want you to know I understand why you have to do this thanks but I wish you didn't have to me too she thinks she's found her first love she cant deal with losing him
Yol için küçük bir şey hazırladım. Merak etme. Kendim yapmadım.
Mother said I didn't have to do this Klingon stuff if I didn't want to.
Annem istemezsen bu Klingon şeylerini yapmak zorunda değilsin demişti.
I didn't want to have to do this. What are you going to do?
Eğer bunu yaptırmak istemeseydim, ne yapacaktınız?
Miss Malena, this heart of mine, on fire, has written so many letters, and if I didn't have the courage to send them to you, it was only because I didn't want to do you harm.
Bayan Malena, ateşler içerisinde yanan gönlüm, şimdiye kadar çok mektup yazdı, ve eğer bunları size yollayamasaydım, bunun tek nedeni sizi incitmek istemeyişim olurdu..
I didn't want to have to do this to you, Claire.
Sana bunu yapmak zorunda kalmak istemezdim Claire.
I really didn't want to have to do this, but it appears I have no choice.
Peki. Seninle çıkarım.
I want you guys to know I didn't have nothin'to do with of this.
Beyler, bilmenizi isterim ki benim bu olanlarla hiç bir ilgim yok..
All right, look, I didn't want to have to do this, but you don't give me some more tickets, I'm going to cause some problems onstage.
Pekâlâ, bak, bunu yapmak zorunda kalmak istemezdim ama eğer bana fazladan bilet vermezsen, sahnedeyken bazı sorunlara sebebiyet vereceğim.
Daddy I didn't want to have to do this, but I brought someone else here to talk to you.
Baba sana bunu yapmak istemezdim ama, seninle konuşması için buraya birini getirdim.
OK, I didn't want to have to do this, Doc, but you leave me no choice.
Pekala, Bunu yapmak istemezdim Doc, ama başka seçenek bırakmadınız.
Oh, Christ, Charlie, I didn't want this to have anything to do with you.
Tanrım Charlie, bunların hiçbirisiyle alakanın olmasını istemedim.
This would have never happened if you and Brad hadn't tried to force me to do something I didn't want to do!
Brad'le beraber beni yapmak istemediğim bir şey için zorlamasaydınız, bu olmazdı.
Well, maybe just get over some of it, you know, because, like--and someone maybe who I didn't have to... like, I would never do anything with anyone who, like, I didn't feel, like, a connection to, but I kind of just wanted, like, to not have to worry about... like, I didn't want this, like, long history, like, I didn't want all these memories of us, like, sort of having, like, this, you know, psychological stuff going on.
Belki birazcık aşmış olabilirim çünkü onlardan hoşlanmak zorunda kalmayacağım aramızda bir bağ hissetmediğim insanlarla hiçbir şey yaşamayacağım istediğim şu konularda bunu istememiştim, uzun hikaye bunları yaşamamızı istemezdim gibi beni endişeye düşürecek psikolojik şeylerden tamamiyle uzak durmak.
i didn't want to have to do this.
Bunu yapmak istemiyorum!
- I didn't want to have to do this- but if you come and see this play...
- Bunu hiç yapmak istemiyorum ama- - - Eğer oyunu izlemeye gelirsen...
I didn't want to have to do this.
Bunu yapmak istemezdim.
Okay, I didn't want to have to do this, but I am calling your father, let him deal with you.
Tamam, bunu yapmak istemezdim ama babanı arıyorum, bırakalım da o senle uğraşsın.
And I didn't want to have to do this, but we're gonna have to put a tube down his throat to help him breathe. Nicholas.
Ben bunu yapmak istemezdim, ama nefes almasını sağlamak için boğazından içeri bir tüp sokmak zorundayız.
I didn't want to have to do this, but you leave me no choice.
Bunu yapmak zorunda kalmak istemiyorum, ama bana başka seçenek bırakmadınız.
Frances, I didn't want to have to do this, but I'm going to have to find a way to make you listen.
Frances, bunu yapmak istemezdim ama sana kendimi dinletmenin bir yolunu bulacağım.
All right, I didn't want to have to do this.
Pekâlâ. Bunu yapmak zorunda değildim.
All right, I didn't want to have to do this.
Pekala, bunu yapmak zorunda kalmak istemiyordum.
Now, I didn't want to have to do this, but we may have to go nude.
Şimdi bunu yapmak istemezdim ama işin ucu çıplaklığa varabilir.
I didn't want to have to do this.
Bunu yapmak istemiyordum.
I really didn't want to have to do this.
Bu kadar ileri gitmek istememiştim.
All right, listen, I didn't want to have to want to do this, but you leave me no choice.
Pekâlâ dinle, aslında bunu yapmak istemiyordum ama bana başka seçenek bırakmadın.
I didn't want to have to do this, but I am gonna redeem birthday coupons for "anything Judd wants."
Bunu yapmak istemiyordum, ama "Judd her ne isterse" doğum günü kartlarımdan birini kullanacağım. "
I didn't want to do this without you, but we have to adapt.
Bunu sensiz yapmayı istemezdim ama kaynaşmak zorundayız.
I didn't want to have to ask you to be the one to do this, but I need to get this letter to Juniper.
Mecbur kalmasam sormazdım ama, Bu mektubu Juniper'e verebilir misin? Benim için bunu O'na götürebilir misin?
I didn't want to have to do this, but...
Bunu yapmak zorunda kalmak istemezdim ama...
I didn't want to have to do this, but if you don't tell us, I'm gonna tell your dad you helped get the wrong person elected president.
Bunu yapmak istemiyordum ama söylemezsen babanı ararım ve yanlış kişinin seçilmesine neden olduğunu söylerim.
Okay, Bert, I didn't want to have to do this.
- Pekâlâ Bert, bunu yapmak istemedim.
I didn't want to have to do this, but you leave me no other choice.
Bunu yapmak istemezdim ama başka seçenek bırakmadınız.
You know, I really didn't want to have to do this.
Bunu yapmayı hiç istemezdim.
I really didn't want to have to do this.
Bunu yapmakzorunda olmaktan gerçekten nefret ediyorum.
I didn't want to have to do this. But you're gonna have to choose.
Ama bir seçim yapmak zorundasınız.
I didn't want to have to do this, but you leave me no choice.
Bunu yapmak istememiştim ama bana başka bir seçenek bırakmadın.
Look, I didn't want to have to do this, but if you don't let me in,
Bunu yapmak istemiyordum, ama bana izin vermezsen,
I didn't want to have to do this.
Bunu yapmak zorunda kalmak istemezdim.
I didn't want to have to do this!
Vallahi kendin kaşındın!
Well, so are mine, because i really didn't want to have to do this, Ron.
Öyle mi benim de öyle, çünkü bunu gerçekten yapmak istemiyordum Ron.
And... since we didn't have this conversation, I want you to go and do whatever it is you believe it is your job to do.
Ve bu konuşmayı yapmadığımız için işinin ne olduğuna inanıyorsan, onu yapmanı istiyorum.
I didn't want to have to do this, but, uh...
Bunu göstermek zorunda olmasam keşke.
When I saw you this morning, you didn't want to have anything to do with me.
Bu sabah seni gördüğümde bana hiç pas vermemiştin.
I didn't want to have to do this.
Buna mecbur kalmak istemiyordum.
I didn't want to have to do this, but it looks like you still can't control your agents.
Bunu yapmak zorunda kalmak istemezdim. Ama anlaşılan ajanlarını hâlâ kontrol edemiyorsun.
I thought you didn't want to have anything to do with this hotel.
Otelle ilgili hiçbir şey istemediğini söylemiştin.
I didn't want to have to do this.
Bunu yapmak zorunda kalmak istemiyordum.
I didn't want to have to do this.
Buna mecbur kalmak istemezdim. TAVŞANIM