English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I do it

I do it translate Turkish

90,848 parallel translation
Maybe when you embrace someone, it's a move, but when I do it, it's an expression of profound sentiment.
Belki sen birini kucaklayınca öyle olabilir ama ben yaptığımda derin duygularımı ifade etme biçimidir.
Why can't I do it?
Neden beceremiyorum?
Just like you saw me do all those years ago, and I didn't like it because the statue was me.
Tıpkı yıllar önce benim yaptığım gibi ve bu hoşuma gitmedi çünkü heykel benim heykelimdi.
- No, I'll do it.
- Hayır, ben yaparım.
This is why I usually do it...
Bu yüzden hep ben yapıyorum.
- How do I even know it works?
- Çalıştığını nereden bileceğim?
Well, I don't... I don't know how it works exactly, but that, uh, you were gonna do some kind of... Of review of the people you work with and how things can be done better.
Şey, bilmiyorum... tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum, ama bir şeyler yapacaktınız birlikte çalıştığınız kişilerin gözden geçirilmesi ve işlerin nasıl daha iyi yapılacağı ile ilgili.
" What does it cost to live the way I do?
" Bu şekilde yaşamanın bana maliyeti ne?
And now, I need you to do it.
Ve şimdi yapman lazım.
It's the only thing I can do.
Yapabileceğim tek şey bu.
I'm sure I'll do very well with it, but I remember how long you worked on this.
Bununla epey ilgileneceğim ama bunun üzerinde ne kadar uzun süre çalıştığını hatırlıyorum.
I totally get it. I do.
Seni kesinlikle anlıyorum.
I know you were counting on me, and I totally messed up, and I will do everything in my power to make it up to you because your love and respect, it really means everything to me.
Bana güvenmiştiniz. Her şeyi berbat ettim. Telafi etmek için ne olursa yaparım çünkü sizin sevgi ve saygınız benim için dünyalara bedel.
- And I think we can do it together.
- Bence bunu birlikte yapabiliriz.
I'm not sure we can do it.
Bunu yapabileceğimizden emin değilim.
How do I know you're not gonna run next time it does?
Bir daha ki sefer olduğunda kaçmayacağını nasıl bilebilirim?
I love what we do. I do. It's just sometimes I just wish I could get off this ship.
Yaptığımız işi seviyorum ama bazen bu gemiden çıkmak istiyorum.
All I have to do is think it, and he slits his own throat.
- Boğazını kesmesi için düşünmem yeterli.
All I know is that the Legion of Doom will not stop until they get this, and once they do, the world, as we know it, is over.
Benim bildiğim tek şey, Legion'ın bunu alana kadar durmayacağıdır. Ve aldıklarında da dünyanın sonu gelecek.
Told you I could do it.
- Yapabileceğimi söylemiştim.
I couldn't do it.
Yapamadım.
I know you want to help people, but this is not the way to do it.
İnsanlara yardım etmek istediğinizi biliyorum, ama yapmanın yolu bu değil.
It's not... Yes, but I don't want to do that anymore. With you.
Evet ama bunu seninle yapmak istemiyorum.
It's funny, I'm all seeing and all powerful, but that's one of the few things I can't make you do.
Ne tuhaf. O kadar şeyi görebiliyor ve yapabiliyorum ama sana yaptıramayacağım nadir şeylerden biri bu.
I wish I could snap my fingers and give you everything you wish for, and it kills me that he can do that stuff for you and I can't.
Keşke ben de parmağımı şıklatıp sana istediğin her şeyi verebilseydim. O bunu yapabiliyorken benim yapamamam beni kahrediyor.
But I would do it again, in a heartbeat.
Tekrar olsa, gözümü kırpmadan yine yaparım.
If you do it... I'll understand.
Yaparsan bunu anlarım.
- No, I gotta do it alone.
- Hayır, yalnız halletmem gerek.
- No, no. Wait! Wait, I can do it.
- Hayır bekleyin, yapabilirim.
I am here to kick some ass, take some names, and do it all with an endearing smile on my face.
Biraz kötü adam tekmelemek, isimler almak ve bunların hepsini yüzümde sevimli bir gülümsemeyle yapmak için buradayım.
I do enjoy it, you know.
Bundan hoşlanıyorum bilirsin.
I find it as distasteful as you do, Supergirl, but I need your help.
Benim de pek hoşuma gitmiyor Supergirl ama yardıma ihtiyacım var.
I don't expect you to do it for me.
Benim için yapmanı beklemiyorum.
It's one of the things I've always liked about you, Lena, that you do more with your money and power than just live lavishly.
Senin en beğendiğim yanlarından biri bu olmuştur Lena. Para ve gücünü çarçur etmiyorsun.
I can't do it, Deb... not today... not yet.
Yapamam, Deb... bugün değil henüz değil.
Because I saw it... exactly what would happen with this company and what it would do for me.
- Bu şirkette neler olacağını ve bunun bana ne etkisi olacağını gördüm.
I can't do it.
Bunu yapamam.
I didn't do it to be perceived as tough, but to make it clear that if you survive today, you are now officially on the team and wouldn't have to keep looking over your shoulder.
Bunu sert görünmek için değil bugün hayatta kalanların resmen ekipte olduğunu ve endişelenmeleri gerekmediğini göstermek için yaptım.
I'd do it again.
Yine olsa yine güvenirim.
I don't like it, Eric, so don't do it.
Bu yüzden bir daha bahsetme.
I wonder if he'd do it.
- Buna kapasitesi var mı bilmiyorum.
I do not accept it.
Ben kabul etmiyorum.
I didn't have much to do with it.
Benim pek katkım olmadı.
I didn't do it to you.
Sana bunu ben yapmadım.
- Well, go and be alone somewhere else, because I have some thinking to do, and I would like to do it near the expensive wine.
- O zaman git ve başka bir yerde yalnız ol, çünkü düşünmem gereken şeyler var ve bunu pahalı şarapların yakınında yapmak istiyorum.
The truth is, I'd... do it all again.
Doğrusu, ben hepsini yine yapardım.
Hey, do you mind if I borrow it?
Hey, bunu ödünç alsam sorun olur mu?
Well, when I found out that Eva was responsible for taking those kids, I knew that I had to do something about it.
Eva'nın, o çocukların kaçırılmasından sorumlu kişi olduğunu öğrendiğimde, bu konuda bir şeyler yapmak zorunda olduğumu anlamıştım.
- Look, maybe you and yours do it differently, but... where I'm from, you make a deal, you keep it.
- Bak,... belki sen ve seninkiler farklı şekilde yapıyorsunuzdur, ama benim geldiğim yerde,... bir anlaşma yaparsan, ona uyarsın.
As for the coffee, it's the least I could do, considering you helped us make our breakthrough.
Kahveye gelirsek, en azindan onu yapabilirim, kurtarilmamizda bize yardimin için
I do miss it out here.
Onu burda bir yerde kaybettim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]