English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I don't blame you

I don't blame you translate Turkish

1,451 parallel translation
Look, I don't blame you for being angry about what happened.
Olanlar yüzünden kızdığınız için sizi suçlamıyorum, Dr. Carter.
I don't blame you for not trusting me.
Bana güvenmediğin için seni suçlamıyorum.
Whatever you're going through, I hope you don't blame me.
Neler yaşıyorsun bilmiyorum, ama umarım beni suçlamıyorsundur.
I hope you don't blame me for all that.
Çok iyi taklit ettin. - Bu iş tamam.
I don't blame you.
Seni suçlamıyorum.
Well, I don't blame you.
Evet, sizi suçlamıyorum.
I don't know, anything else you wanna blame me for you big bitch?
Bilmem, beni suçlamak istediğin başka bi'şey var mı, seni büyük o * * * pu? Sen bi'karmaşasın.
I don't blame you if you don't believe me. but... I do.
Bana inanmazsan seni suçlamam ama gerçekten özen gösteriyorum.
- I don't blame you hiding.
- Gizlediğin için seni suçlamıyorum.
I don't know, Well, you can't blame him entirely, I mean, you are a little feminine,
Bilmiyorum, şey onu tamamiyle suçlayamazsın, yani sende biraz kadınsısın.
I don't blame you for not watching
İki kez bakmadığın için seni suçlamıyorum.
Now, I don't really believe in the family curse, but when things go wrong, it kind of helps if you can blame it on something.
Aslında aile lanetine inanmıyorum ama bir şeyler ters gitmeye başladığında suçu bunda buluyorum.
I don't blame you.
Seni suçlayamam.
I don't blame you, you know.
seni suçlamıyorum, biliyorsun.
I don't blame you for not doing it.
Nedenini anlıyorum.
Don't blame me if I cum on you.
Üstüne gelirsem kızma sonra.
I don't blame you, I would have been freaked out too.
Seni suçlamıyorum, ben de korkardım.
Your brother was crushed to death. I don't blame you for being upset.
Kardeşin öldü biliyorum, ne hissettiğini çok iyi anlıyorum.
And I don't blame you guys if you never trust me.
Ve bana bir daha güvenmezseniz sizi anlarım.
You want a chip in the big game, and I don't blame you.
Pastadan payına düşeni almak istiyorsun, bu doğal.
And if you're sick of me and just all of it, I don't blame you.
Ve eğer sen de benden sıkıldıysan ve hepsi buysa, seni suçlamıyorum.
I DON'T BLAME YOU!
- Seni suçlayamam!
I don't blame you for not calling me back.
Beni aramadığın için seni suçlamıyorum.
I don't blame you for not accepting my apology, mel.
Özrümü kabul etmediğin için seni suçlamıyorum, Mel.
I DON'T BLAME YOU FOR HATING ME.
Benden nefret ettiğin için seni suçlamıyorum.
I... I don't blame you.
Seni suçlamıyorum.
I don't blame you, Lionel.
Seni suçlamıyorum Lionel.
- I don't blame you.
- Seni suçlamıyorum.
No, but I don't think you can blame them.
Hayır, ama onları suçlayabilir misiniz?
- No, Lana, I don't blame you.
- Hayır Lana, seni suçlamıyorum.
Look, you guys, who cares who apologised first? Jackie obviously wants to be with you, and you're here which means that you wanna be with her and I don't blame you, cause with that rash you ain't got a whole lotta choices.
Jackie apaçık seninle birlikte olmak istiyor ve sende onunla birlikte olmak istediğin için burdasın ve bende seni alıştığın bu aceleci mücadele yönteminden dolayı suçlamıyorum.
I don't think you should blame yourself, Mr. Dobson.
Kendinizi suçlamanıza gerek olmadığını düşünüyorum Bay Dobson.
I don't blame you, Father.
Seni suçlamıyorum baba.
I don't blame you. - How you holding up?
- Sizi suçlamıyorum.
I don`t blame you.
Seni suçlamıyorum.
I don't blame you for not liking it, but you did it.
Beğenmediğin için seni suçlamıyorum ama bunu sen yaptın.
You know, look, in retrospect, I don't want to point fingers about why it went wrong... although I do blame David... because I think that he's the captain and he should be responsible for that.
Olanları düşününce, işler ters gitti diye kimseyi itham etmek istemiyorum... her ne kadar David'i suçlasam da,... kaptan o olduğuna göre bunun sorumlusu da o olmalı.
I don't blame you, Madam. I have a daughter. She's tough, too.
Size kızmıyorum madam, benim kızım da çok serttir.
But, if I don't get an "A" in chemistry, I have only you two to blame.
Sadece inandırıcı olmayan şu ot satan adamı suçladı. Fakat kimyadan A alamazsam suçlayabileceğim bir ikiniz varsınız.
To tell you the truth, I don't blame them.
Doğrusu onları suçlamıyorum.
I don't blame you for being mad, foxxy.
Bana kızdığın için seni suçlamıyorum foxxy.
I don't blame you for falling in love with her.
Ona aşık olduğun için seni suçlamıyorum.
And I don't blame you.
Ve seni suçlamıyorum.
I don't blame you for falling in love with her.
Bu harika, bu fikri sevdim.
But I just don't want you to blame me, or make me feel like it's my fault.
Ve bu seferki hepsine bedel. Bunun için beni suçlamanı, benim hatammış gibi hissettirmeni istemiyorum.
- I don't blame you.
- Şaşırmadım.
- Yeah I don't blame you.
- Seni suçlamıyorum.
I know you're probably mad as hell at me, and to be honest, I don't blame you.
Bana çok kızgın olmalısın, dürüst olmak gerekirse seni suçlamıyorum.
I don't blame you for going.
Gittiğin için seni suçlamıyorum.
Yeah, I don't blame you.
Evet, haksız sayılmazsın.
I loved Barbara, but I don't blame you if you're ready to move on.
Barbara'yı severdim ama hayatına devam etmek istersen seni suçlamam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]