English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I don't know

I don't know translate Turkish

289,937 parallel translation
You know, I don't know.
Açıkçası bilmiyorum.
I don't know, it's like, why did I buy a yacht?
Bilmem, bu neden bir yat aldığımı sormak gibi.
I don't know if I can make it.
Yapabileceğimden emin değilim.
I know some people in this rebellion don't want to admit it, but we are in a war, and war is loss.
Bu isyanın içinde bulunan bazı insanların bunu kabul etmek istemediğini biliyorum fakat bizler savaş halindeyiz, ve savaş kaybediliyor.
I don't know.
Bilmiyorum.
You could wake up tomorrow... and... I don't know, feed the children start a war...
Yarın uyanırsın... ve... ne bileyim, çocukları beslersin...
And they're just walking around, buying, I don't know... Vitaminwater, and maybe they know that you love them while they're doing it, and maybe it means they're nice to a cashier.
Etrafta dolaşıp, ne bileyim... vitaminli su alır, bunu yaparken senin onu sevdiğini biliyordur ve belki sırf bu yüzden kasiyere iyi davranır.
I don't mind it if you call me Claire, you know.
Bana Claire demenin sakıncası yok bu arada.
Again, I don't know.
- Onu da bilmiyorum.
Now, you take that away, and I don't know what this country has left.
Bunu elimizden alırsanız bu ülkenin geriye nesi kalır, bilmiyorum.
You don't have to go. No, I know.
- Gitmeye mecbur değilsin.
I don't know you get to ask that.
Bunu sormaya hakkın var mı, bilmiyorum.
I don't know why I did that.
Neden yaptım, bilmiyorum.
I don't know, Claire.
Bilmiyorum.
I don't know...
Bilmiyorum.
No, I don't know about that.
Hayır, onu bilemem.
Well, as I understand it, you don't yet know what Mr. Macallan may have told President Petrov.
Anladığım kadarıyla, henüz Bay Macallan'ın Başkan Petrov'a ne söylemiş olabileceğini bilmiyorsunuz.
I don't know what's worse. A dirty bomb about to go off or what'll happen to the city when they know we're looking for one.
Bir kirli bombanın patlayacak olması mı daha kötü yoksa tüm şehrin onu aradığımızı bilmesi mi?
Because I don't know.
Çünkü bilmiyorum.
Look, I don't know what was going on here.
- Burada neler dönüyordu, haberim yok.
I don't know anything about them.
Onları tanımıyorum.
I don't know if the president, or vice president, has informed you, but Mac is fine.
Sana bilgi veren oldu mu bilmiyorum ama Mac iyi.
I don't know what he has or what he's done.
Ne biliyordu, ne yaptı, bilmiyorum.
- I don't know.
- Bilmiyorum.
- Don't do "I don't know."
- "Bilmiyorum" falan deme.
She got a little tense, but... I don't know.
Biraz gerildi ama bilemiyorum.
- I don't know what to do.
- Ne yapacağımı bilmiyorum.
I don't know why he'd make any of this up.
Bunları uydurması için bir neden göremiyorum.
I don't even know what I'm saying sometimes.
Ne dediğimi bilmiyorum.
- I don't know what you're talking about.
- Ne demek istediğini anlamadım.
I don't know where she went or who she saw.
Nereye gitti, kiminle görüştü, bilmiyorum.
And I don't wanna know anything else.
Daha fazla bir şey bilmek istemiyorum.
You were distraught, you were drinking. The... I don't know.
Dikkatin dağınıktı, içiyordun, ne bileyim.
I don't know how much longer I can do this.
Bunu daha ne kadar sürdürebilirim, bilmiyorum.
I don't know how to not be around you.
Sensiz ne yaptığımı bilmiyorum.
I don't know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
You don't know what I'm going to do next. Isn't that it?
Bundan sonraki adımımı bilmiyorsun.
We don't. I cannot be your ally if I don't know what you're thinking.
Ne düşündüğünü bilmezsem müttefikin olamam.
I don't know what happened to him.
Acaba neden bu hâle geldi?
Look, I want you to know that I care for you, but I don't know how much I can be there.
Seni önemsediğimi bilmeni istiyorum ama ne kadar yanında olabilirim, bilmiyorum.
But I could find someone, or... I... I don't know if you realize, but...
Ama birini bulabilirim ya da... bilmem fark ettiniz mi ama gelsemium gibi bir şey bile yüksek dozda ölümcül olabilir.
I don't know what happened to Rachel Posner.
Rachel'a ne olduğunu bilmiyorum.
Oh, you know I don't like hotels.
Otelleri sevmediğimi bilirsin.
I don't even know what I'm doing here. I, uh...
Burada ne işim var, onu bile bilmiyorum.
I don't know, forget it.
Bilmem ki, boş ver.
I don't know, but I love it!
- Bilmiyorum ama bayıldım!
I don't know.
Bilmem ki, Ben Ray'den hoşlandım.
Ladies, I don't know what emotional thing is playing out right now, but how about you save it for over there?
Hanımlar, şu an nasıl bir duygu selinin içindesiniz bilemiyorum ama bu ambiyansı oraya taşımaya ne dersiniz?
Fizbo in... in... in the mirror. I don't know what's going on with you, Tucker, but in my culture, we like to call it... loco en la cabeza.
Derdin nedir anlamadım Tucker fakat bizim kültürümüzde buna loco en la cabeza deriz.
I don't know why I can't tell you that I...
Neden söyleyemediğimi bilmiyorum.
Look, Tucker, if I wanted to get back at you for, oh, I don't know, say something like setting me up with your straight father-in-law, I certainly wouldn't do it by stealing your stupid Bozo suit.
Bak Tucker, mesela hetero kayınpederinle bana kumpas kurduğunuz için senden intikam almak isteseydim bunu, o salak Bozo kostümünü çalarak yapmayacağım kesin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]