I don't know how it happened translate Turkish
227 parallel translation
I don't know how it happened.
Nasıl oldu bilmiyorum.
I don't know exactly how it happened, but somehow i found myself trying to trace his strange career.
Nasıl oldu bilmem, kendimi onun garip kariyerini izlerken buldum.
How it all happened, I don't know.
Olaylar nasıl gelişti, bilmiyorum.
I don't know how it happened, I didn't want it to happen.
Nasıl oldu bilmiyorum, hiç beklemiyordum.
Honestly, I don't know how it happened.
Gerçekten, ne olduğunu hala anlayamadım.
I don't know how it could have happened.
Nasıl oldu anlamadım.
Well, I don't know how it happened, but word leaked out somehow.
Şey, nasıl olduğunu bilmiyorum, fakat bir şekilde dışarı sızmış.
I don't know how it happened, but the day's clear reality dissolved into the even clearer images of memory that appeared before my eyes with the strength of a true stream of events.
Nasıl olduğunu bilmiyorum, ama o günün tüm gerçekliği, olayların gerçek akışıyla gözlerimin önünde kare kare oluşmaya başladı.
I don't know how it happened! It Wasn't my fault!
Bu nasıl oldu bilmiyorum.
I don't know how it could have happened.
Nasıl oldu anlayamadım.
I don't know how it happened, but she loves me in a way she'll never love any other man.
Bu nasıl oldu anlamadım ama daha önce kimseyi sevmediği kadar beni sevmiş.
I don't know how it happened, but I did the decent thing.
Nasıl evlendik bilmiyorum. Ama efendi gibi davranmışım.
How it happened I don't exactly know but somehow I think we all owe a debt of gratitude to an old Chinese faker named Lao.
Nasıl oldu tam bilmiyorum. Ama bana öyle geliyor ki biz sahtekâr Çinli Lao'ya bir özür borçluyuz.
I don't know how it happened but it is so painful.
Nasıl olduğunu bilmiyorum, ama çok acıyor.
I don't know how it happened, but it's good to see.
Nasıl oldu bilmiyorum ama bunu görmek güzel.
And I don't know how it happened... but suddenly we were kissing.
Ne oldu bilmiyorum..... ama bir anda öpüşmeye başladık.
I don't even know how it happened...
Ben bile nasıl oldu bilmiyorum...
- I don't know how it happened.
- Nasıl olduğunu bilmiyorum.
No, I don't know how it happened.
Hayır, nasıl kaçtığını bilmiyorum.
- And I don't know how it happened.
- Ve nasıl olduğunu da bilmiyorum.
I don't know how it happened.
Nasıl olduğunu bilmiyorum.
I don't know, how it happened, suddenly we clashed into each other!
Nasıl oldu bilmiyorum, birden birbirimize giriverdik. Niye girdiniz?
And I don't know how it happened, I just fell asleep in a wing chair.
Nasıl oldu bilmiyorum, bir koltukta uyuyakalmışım.
I don't know exactly how it happened.
Nasıl olduğunu tam olarak bilmiyorum.
I don't know how it could have happened.
Nasıl olmuş bilemiyorum.
Tell me how it happened. - I don't know what you mean.
Bize bir şey söylemeye mi çalışıyorsun?
I don't know how it could've happened.
Nasıl olduğunu bilmiyorum.
I just don't know how it happened.
Bu nasıl oldu anlamadım.
- I don't know how it happened!
- Nasıl olduğunu bilmiyorum.
I don't know how it happened, but I didn't...
Nasıl olduğunu bilmiyorum ama ben yapmadım...
I don't know how the hell it happened.
Nasıl oldu bilmiyorum.
I don't know how it's happened.
Nasıl olduğunu bilmiyorum.
I don't know how it happened. I mean, I was losing everything, then all of a sudden... Yeah, right.
Nasıl oldu anlayamadım Her şeyimi kaybediyordum sonra birden bire...
I don't know how it happened, but he offered me 30,000 francs.
Nasıl olduğunu bilmiyorum ama bana 30,000 Frank teklif etti.
I don't know how it happened when you were a kid, or who you learned it from.
Bunu çocukken mi ya da başkasından mı öğrendin bilmiyorum.
" I don't know how it happened...
"Bu nasıl oldu, nasıl oldu?"
I don't even know how it happened.
Nasıl olduğunu bile anlayamadım.
We don't know how it happened, but someone has removed his lungs.
NasıI olduğunu bilmiyoruz, ama birisi cerrahi olarak akciğerlerini çıkartmış.
- Mulder, Barclay is dead. I don't know how it happened.
Mulder, Kaptan Barclay öldü.
I don't know how it happened, I swear.
Nasıl oldu bilmiyorum, yemin ederim.
I don't know exactly when or how it happened... but I'm glad it did.
Bunun ne zaman veya nasıl olduğunu bilemiyorum ama olduğuna memnunum.
I still don't know how it happened.
Nasıl oldu anlamadım.
I don't even know how it happened.
Nasıl olduğunu bile bilmiyorum.
I don't know how it happened, Osman.
Ha, Osman ben de anlamadım.
I don't even know how it happened.
Nasıl öldüğünü bile bilmiyorum.
I don't know how it happened.
Çok üzgünüm, nasıl oldu bilemiyorum.
Okay, I don't really know how it happened.
Tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum.
I don't know how it happened.
Nasıl oldu anlamıyorum.
Mulder, I admit that I don't know how it happened, but I still say that it was a murder.
Mulder, nasıl olduğunu bilmediğimi kabul ediyorum ama... ben hâlâ cinayet diyorum.
I had a chance to go back and look at your file... and I don't know how this happened, but it seems Dr. Wiggins misread the mri.
Geri dönüp dosyana bakma fırsatım oldu ve bunun nasıl olduğunu bilmiyorum ama Dr. Wiggins MRI'yı yanlış okumuş.
I don't know how it happened.
Bunun nasıl olduğunu bilmiyorum.