I don't know how to translate Turkish
8,276 parallel translation
Damon's gone, and I don't know anyone else in that town, let alone how to contact them, so...
Damon gitti ve kasabada tanıdığım kimse yok hatta ulaşabileceğim biri dahi yok.
I don't know how to ask for help.
- Nasıl yardım isteyeceğimi bilemedim.
I don't know how to fix her.
Onu nasıl iyileştireceğimizi bilmiyorum.
I don't know how to tell him.
Ona nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't even know how to lie.
Yalan söylemeyi bile bilmiyorum.
I don't know how many of us are willing to admit just how deep in trouble some of the kids in this city are.
Ne kadarımızın bunu kabullenmek istediğini bilmiyorum, ancak bu kasabadaki çocukların hepsi belaya bulaşmış durumda.
I don't know how you got in there, but you don't need to hide.
Oraya nasıl girdin bilmiyorum ama, saklanmana gerek yok.
- You know, i don't want to tell you how to do your job here, But shouldn't you be talking to the guys you caught And find out what they know?
Sana işini öğretmek istemem ama yakaladığınız adamlarla konuşup ne bildiklerini öğrenmen gerekmiyor mu?
I don't know... I don't know how that bitch gave birth to someone so lovely.
O kaltağın onun gibi tatlı birini nasıl doğurduğunu hiç anlamıyorum.
Without my bank account, I just... I don't know how to live.
Banka hesabım olmadan nasıl yaşarım bilmiyorum.
Are you, I don't know how to,
Senin kafan güz..? Nasıl söyleyeceğimi...
I don't know how many men you have left in your game, but if you're leaving this room, it needs to be a small army.
Oyununda kaç adamın kaldı bilmiyorum ama bu odayı terk edeceksen, küçük bir ordun olmalı.
I don't know how to talk to a millionaire.
Bir milyonerle nasıl konuşulur bilmem ki ben.
I don't know how else to put it. - Okay, but I have a question.
- Tamam, ama önce bir sorum var.
I don't know how to fix it.
Nasıl düzelteceğimi bilmiyorum.
Well, I thought you might just be, uh, procrastinating'cause you don't know how to go back to the ship and tell that crew of yours that you're quitting.
Bence biraz ağırdan alıyorsun. Çünkü gemine dönüp personeline bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyorsun.
I don't know how anyone can be so awful to their kids.
Bir insanın çocuklarına nasıl bu kadar kötü davranabildiğini anlayamıyorum.
I don't know how you can stand to talk to him.
Onunla konuşmaya nasıl dayanabiliyorsunuz! ?
I don't know how to care... Take care of him without any money.
Parasız pulsuz nasıl bakacağımı bilmiyorum.
Well, how come his daughter gets to meet Ma, and I don't even get to know his name?
Nasıl oluyor da onun kızı annemle tanışabiliyor da... ben onun ismini bile öğrenemiyorum?
I don't know how to talk to you.
Ben seninle nasıl konuşurum bilmiyorum.
I don't know how many times I had to listen to that drug-addict daughter argue with Mona about that dog.
Kaç kere uyuşturucu bağımlısı kızının Mona'yla... köpek hakkında tartıştığını sayamadım.
I feel like I'm sleepwalking and I don't know how to wake up.
Kendimi nasıl uyanacağını bilmeyen uyurgezer gibi hissediyorum.
I don't presume to know how you feel about losing the child... then don't.
- Çocuğunu kaybetmenin nasıl hissettirdiğini biliyor gibi davranmayacağım ama...
I don't know how many times I have to tell you,
Sana kaç kere söyleyeceğim bilmiyorum.
I don't know how to do that.
Bunu nasıl yaparım, bilmiyorum.
I don't know how long it's going to take.
Ne kadar sürer, bilmiyorum.
I don't know how to ride a bike.
- Bisiklet sürmeyi bilmiyorum ki!
I don't know how to say this, but I think I owe it to you to be honest.
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama sanırım sana dürüst olmam gerek.
I just don't know how I'll be able to maintain an erection if I don't stay... active.
Aktif olarak bir şeyler yapmadığım sürece erekte kalabilecek miyim, bilmiyorum.
I don't know how to FaceTime.
FaceTime'dan falan anlamam ben.
I know I'm supposed to FaceTime him, but I don't know how to.
Onunla FaceTime yapmam gerektiğini biliyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.
I-I don't know how to explain it.
Biliyorum. Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
I don't know how to explain it, but...
Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama...
I don't know how to do what you want.
İstediğin şeyi nasıl yapılır bilmiyorum.
I don't know how to get'em back.
Güçlerimi nasıl alacağımı bilmiyorum.
And somehow, I don't know how, it strengthened my connection to Wolfe.
Ve bir şekilde, nasıl oldu bilmiyorum, Wolfe'la olan bağlantımı güçlendirdi.
As I said, we don't know how the virus landed on our shores, but we're doing everything we can to meet the challenge head-on.
Söylediğim gibi virüsün kıyılarımıza nasıl ulaştığını bilmiyoruz. Ancak virüs ile mücadele edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Now I don't know how to make it.
Şimdi de onu nasıl yapacağımı bilmiyorum.
And to answer your question, I don't know how I'm doing.
Ve soruna cevap olarak, nasıI olduğumu ben de bilmiyorum.
I-I don't know how everyone seems to know.
Herkes nereden öğrendi bilmiyorum.
I don't want to know how much her liver weighs.
Karaciğerinin ağırlığını öğrenmek istemiyorum.
Uh, I don't know how you found the time to organize this shindig with all that traveling you've been doing lately.
Son zamanlarda yaptığın o seyahatler arasında bu partiyi organize etmeye nasıl zaman buldun bilmiyorum.
I don't know how to describe it.
Nasıl tarif edeceğim, bilmiyorum.
I'm not sure how you knew to frame the SDS cartel for his murder, but, I don't know, perhaps you bought furniture from him before.
SDS kartelini suçlayacağını nasıl öğrendiğini bilmiyorum. Ama, bilemiyorum, belki de ondan daha önce de mobilya almışsındır.
It's a lot. You know, even if I wanted to, I don't know how to request a list of patients who have a certain disease.
Yardım etmek istesem bile belli bir hastalığı olan kişi listesini nasıl alırız bilmiyorum.
Okay, look, I don't know how to get to Roman, all right?
Bakın, Roman'a nasıl ulaşılır bilmem tamam mı?
It's like I don't know how to sleep alone.
Yalnız uyumayı bilmiyormuşum gibi.
That's why I can't pick people up anymore, because I don't know how to put them back down.
Bu yüzden kimseyle birlikte olamıyorum. Beraber olduğum kişiyi bırakamıyorum.
I don't really know how to start this other than to say I have a favor...
Konuya bir iyilik isteyeceğim demekten başka nasıl başlarım gerçekten bilmiyorum.
Look, I don't know how to say how sorry I am for all my craziness.
Bak, bütün o deliliklerim için nasıl özür dileyeceğimi bilmiyorum.