I don't know how to tell you this translate Turkish
210 parallel translation
I know, Doctor, that in addition to all this, I'm supposed to be supervisor here... but I don't have to tell you how many patients we have here and nurses to take care of them.
Tüm bunların yanı sıra burayı idare etmekle görevli olduğumu biliyorum Doktor Bey ama ne kadar hastamız ve onlarla ilgilenecek ne kadar hemşiremiz olduğunu size söylememe gerek yok.
I don't know exactly how to tell you this, Mr. Stevenson.
Size bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, Bay Stevenson.
Gabey, I don't know how to tell you this but... Ivy, what is it?
Gabey, sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama... lvy, sorun ne?
Vern, I don't know how to tell you this.
Vern, Bunu sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
Irving... I don't know just how to tell you this, but...
Irving... Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama...
I DON'T KNOW HOW TO BEGIN TO TELL YOU THIS.
Nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
I don't know how to tell you this.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
I don't know how to tell you this.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know how to tell you this, but I'm fresh out of pins.
Nasıl söylesem? Ama broşlar taze bitti.
Well, I don't know how serious this is, Jim, and I don't quite know how to tell you. Well, go ahead. - But in all the confusion, I...
Şey, bunun ne kadar ciddi olduğunu, ve size nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama o karmaşada, ben...
I don't know how to tell you this, kid.
Sana bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, çocuğum.
To tell you the truth, I don't quite know how to begin this letter to you.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu mektuba nasıl başlayacağımı pek bilmiyorum.
Ladies, I don't exactly know how to tell you this because I didn't know it was gonna come to this.
Hanımlar, bunu size nasıl söyleyeceğimi tam olarak bilmiyorum çünkü işin buralara geleceğini bilmiyordum.
I don't know how to tell you this...
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum...
I don't know how to tell you this, but I been meanin'to... you can't sing.
Sana bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama hep söylemek istedim şarkı söyleyemiyorsun.
My God, Emily, I don't know how to tell you this.
Aman Tanrım Emily, bunu nasıI söyleyeceğimi bilemiyorum.
I don't know how to tell you this.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I just... I don't know how to tell you this, but...
Ben... size nasıl söylesem bilmiyorum ama...
I don't know how to tell you this, but I don't approve of you.
Bunu size nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama sizi uygun bulmuyorum.
Now, I don't know how to tell you this so I'm going to have to come straight out with it.
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, bu yüzden direkt söyleyeceğim.
Look, I don't know how to tell you this, mate.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
Honey, I don't know how to tell you this, but... she wants a rabbit.
Tatlım, bunu sana nasıl söyleceğimi bilmiyorum ama... tavşan istiyor.
I don't know how to tell you this, Mrs. Barclay.
- Size bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know how to tell you this but you're cancelled.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama yayından kaldırıldınız.
Jennifer... I don't know how to tell you this, but you're in a time machine.
Jennifer, bunu sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama bir zaman makinesinin içindesin.
Dear Mr. and Mrs. Wilson... I don't know how to tell you this.
Sevgili Bay ve Bayan Wilson... bunu size nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
Man, to tell you the truth, I don't know how I'm doing this.
Bayan, bunu nasıl yaptığımı ben de bilmiyorum.
I don't know how to tell you this, but your husband, Wayne... he plans to have you murdered.
Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, ama kocan, Wayne seni öldürtmeyi planlıyor.
Listen, June, I don't know how to tell you this.
Dinle June, bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know how to tell you this... but he's dead.
Bunu size nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum... Fakat o ölmüş.
I don't know how to tell you this, but I'm not sure... lt's just the first treatment wearing off.
Julian, nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama daha fazla dayanabileceğimi sanmıyorum... Sadece ilk tedavinin etkisi geçiyor.
I don't exactly know how to tell you this. Stu...
Sana bunu nasıl anlatacağımı bilemiyorum Stu...
Ma'am, I don't quite know how to tell you this, but Tell me what?
- Bayan, bunu nasıl söylesem...
I don't know how to tell you this, but you and your father have been lied to.
Sana bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, ama sana ve babana yalan söylendi.
- You seen Sandy? - I don't know how to tell you this but she's in the bedroom getting it on with Max.
- Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama o şimdi banyoda Max ile işi pişiriyor.
I don't know how to tell you this.
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
I don't know how to tell you this, Atticus, but getting a husband and wife back together really isn't my department.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum Atticus, ama karı ve kocayı tekrar bir araya getirmek pek ilgi alanıma giren bir konu değil.
I... don't know how to tell you this...,... but nobody who's gone in this way has ever made it back out.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama bu şekilde içeri giren hiç kimse geri dönmeyi başaramadı.
Mr. Bundy, I don't know how to tell you this but we can't find your car.
Bay Bundy, size bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama arabanızı bulamıyoruz.
I don't know how to tell you this but- -
Sana bunu nasıl söylesem bilemiyorum ama- -
I don't know how to tell you this, Cyrus, but we are three white guys short.
Nasıl anlatacağımı bilemiyorum, Cyrus, ama 3 adam eksik kalıyor.
I don't know how to tell you this but I've never really cared for your coffee.
NasıI söyleyeceğimi bilemiyorum... ama aslında kahvenle pek ilgilenmiyorum.
I don't know how to tell you this, but nobody is going to buy handmade wrapping paper.
Bunu size nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama kimse el yapımı kaplama kağıdı satın almayacaktır.
I don't know how to tell you this, but...
Size bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know quite how to tell you this so I'll just say it.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama söyleyeceğim.
I'd also like to take this opportunity... to tell you that my mama don't know how I play football, so if-if you could not tell my mama I-I play football, that would be for the best.
We gercekten anneme soylemedigini icinde... cok tesekkur ederim, Bundan sonrada soylemezseniz cok iyi olur.
Oh, man.... You know what, Dawson, I don't know how to tell you this, but....
Of, adamım... biliyormusun, Dawson, bunu sana nasıl söyleyecegimi bilmiyorum, ama...
I don't know how to tell you this but Mrs Doyle, in an unusual move, has baked a jumper in the cake.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama Bayan Doyle artık niyedir bilmem pastanın içine kazak koymuş.
I don't know how to tell you this.
Sana bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't really know how to tell you guys this.
Size bunu nasıl anlatsam bilemiyorum.
Dad, I don't know how to tell you this... and I was gonna wait for a while to do it, but...
Baba, bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.. .. ve bir süre bekleyecektim, ama..