English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I don't know what to think

I don't know what to think translate Turkish

1,008 parallel translation
I don't know what to think, Homer.
Ne düşüneceğimi bilmiyorum, Homer.
And as for you, I don't know what you're doing in this... but if you think you're going to harm Chrystal, you're very much mistaken.
Sana gelince, bu işle ne alakan var bilemiyorum ancak Crystal'a zarar verebileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun.
I really don't know what to think of Mr. Barredout.
Bay Barredout hakkında ne düşüneceğimi bilmiyorum.
I don't know what to think no more.
Artık ne düşüneceğimi bilmiyorum.
I don't know what's keeping you apart but I'd hate to think you were using my kid brother to solve your problem.
Neden ayrı olduğunuzu bilmiyorum ama sorununuzu çözmek için erkek kardeşimi kullanman hoşuma gitmiyor.
I don't know what to think any more.
Artık ne düşüneceğimi bilmiyorum.
I don't think you know what you're trying to do, or how to do it.
Ne yapacağını ve nasıl yapacağını kendin de bilmiyorsun.
Sometimes I don't know what to think.
Bazen ne düşüneceğimi bilmiyorum.
You think I don't know what you and him have been up to behind my back while I've had to sit here all these years?
Bunca yıldır ben burada otururken siz ikinizin arkamdan neler çevirdiğinizi bilmediğimi mi sanıyorsun?
Don't think I don't know what you're trying to do.
Ne yapmaya çalıştığını anlamadığımı sanıyorsun.
I don't know what to think.
Ne düşüneceğimi şaşırdım.
I don't know what to think!
Nasıl bunu anlamayacak kadar saf olabilirsin? Ne düşüneceğimi bilemedim.
I guess you think I don't know what fork to use.
Hangi çatalı kullanacağımı bilmediğim için.
You know, despite what she says, I think Lorna's really very glad she's going to San Francisco, don't you?
Biliyorsun, söylediklerine karşın, sanırım Lorna San Fransisko'ya çok memnun, değil mi?
Well, I guess all I'm trying to say is that - and I really mean this, Lloyd - if what you want is a family like our fathers have and promotion in the air force and position in society like our mothers have, and you marry me because I'm pretty and smart and have guts and know the ropes... then I don't think you want to marry me, Lloyd.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
I don't know what to think.
Ne düşüneceğimi bilmiyorum.
I honestly don't know what to think now, Doctor.
Artık ne düşüneceğimi gerçekten bilmiyorum, doktor.
I don't know what to think anymore.
Artık ne düşüneceğimi bilmiyorum.
I don't know what to think.
Ne düşüneceğimi bilemiyorum.
Well, i, uh... well, i want to believe it, but... i don't know what to think.
Buna inanmak istiyorum ama ne düşüneceğimi bilmiyorum.
I don't know what you think my life is like, reducing it all to the pettiness of somebody stealing from the cookie jar.
Herşeyi mutfaktan kurabiye çalma hafifliğine indirgeyerek... hayatımda neyi keşfettiğini sanıyorsun, bilmem.
I don't think you know what it means to be a yakuza.
Sanıyorum ki sen gangster olmanın ne demek olduğunu anlamamışsın.
Lassiter,... it's been almost a year since your wife and your daughter... No no, you listen Don't you think I know what it means to a man come home and find his wife and child dead?
Lassiter,... Karın ve kızın öleli nerdeyse bir yıl oldu...
I don't know what's to be gained by hurting but if you think it's right...
Acı çekerek ne kazanacağımı bilmiyorum... ama bunun doğru olduğunu düşünüyorsan...
_ I don't know what to think.
- Ne düşüneceğimi bilmiyorum.
Come to think of it, I don't rightly know what I was expecting to see.
Ne beklediğimi de bilmiyordum aslında.
Oh I think I'm entitled to know a little more of what's going on, don't you?
Sanırım neler olduğu hakkında daha fazla bilgim olması yetkisine sahibim.
I don't know what to think.
Ne düşündüğünüzü bilmiyorum.
I don't think Mr. Fouquet will ever understand what Your Majesty would like him to understand, to know that it's high time to put his accounts in order.
Majestelerinin, hesaplarını düzene sokmasının zamanının geldiğini bilmesini isteyeceğini Bay Fouquet'nin hiç de anlayacağını sanmıyorum.
You know, with what he's had to drink, I don't think he knows what he's doing, yet he's winning a fortune.
Ne içerek sarhoş olduysa ne yaptığını bildiğini sanmıyorum.
- I don't know what to think.
- Ne düşüneceğimi bilemiyorum.
I don't know what use it is to think only of martial arts.
Sadece dövüş sanatlarını düşünmek ne işine yarar bilmiyorum.
Listen, I don't know what happened with us, but I think we ought to talk it over.
Aramızda ne geçti bilmiyorum ama bunu konuşmalıyız tamam mı?
If you want your kids to know you let me, that's fine with me, but I don't think that's what you want.
Çocuklarınızın buna izin verdiğinizi... öğrenmelerini isterseniz, bana uyar. Ama sanırım bunu istemezsiniz.
I don't know what to think.
- Ne düşüneceğimi bilmiyorum.
- You don't want to know what I think.
- Ne diyeceğimi bilmek istemezsin.
Well, I don't know what to think.
Ne düşüneceğimi bilemiyorum.
I don't know what to think.
Neye inanacağımı bilmiyorum.
I don't think you know what's important... the amnesty provision and I want to read it to you
Neyin önemli olduğunu bilmiyorsunuz bence,... af hükmünü okumak istiyorum sana
I don't know what you think, but I would have liked to see what they were like.
Ne düşündüğünüzü bilmem, ama neye benzediklerini görmek isterdim.
Miss Chandler, at this point, I don't know what to think, but I was hoping you'd be able to help me.
Bayan Chandler, bu noktada, ne düşüneceğimi bilmiyorum, fakat bana yardım edebileceğinizi umuyordum.
I really don't know what to say to you, Walter, that would tell you how contemptible I think you are.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum Walter. Ne kadar aşağılık biri olduğunu söylediğimi varsay.
- And I don't know what to think.
- Bilmiyorum.
Miss Chandler, at this point, I don't know what to think, but I was hoping you'd be able to help me.
Miss.Chandler, şu an, ne düşüneceğimi bilmiyorum - Bana yardım edersiniz diyordum.
Don't know what Dan's putting in these cocktails, but I think I need to sit down.
Dan bu kokteyllere ne koydu bilmiyorum ama, sanırım artık oturmalıyım.
To be perfectly frank Marian, I don't know what to think.
- Doğrusu ne düşüneceğimi bilemiyorum.
I don't know exactly where you came from or what you were doing, but I think you ought to go back to it, because you can't farm worth spit.
Nereden geldiğini bilmiyorum, eskiden ne yaptığını da bilmiyorum, fakat bence nereden geldiysen oraya geri dönmelisin, çünkü bu işten anlamıyorsun.
- I don't know what to think.
- Ne düşüneceğimi bilmiyorum.
I don't think I know what's happening to me.
Bana ne olduğunu bilmiyorum.
I know what you think, I don't need to ask you!
Zaten cevabını biliyorum. Sana sormama gerek yok.
IT WAS ALL VERY STRANGE. I... I JUST DON'T KNOW WHAT TO THINK.
Sıradışı bir hissiniz olmadı mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]