English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I don't think

I don't think translate Turkish

89,485 parallel translation
I don't think you do, Nick.
Anladığını sanmıyorum Nick.
He's... He's just lying on the floor, and I don't think he's breathing.
Şu an öylece yerde yatıyor ve sanırım nefes de almıyor.
- I don't want you to think of it that way.
- Sakın o şekilde düşünme.
I don't think you understand.
Anladığını düşünmüyorum.
You don't think I should be the one in charge.
Benim yönetici olabileceğimi düşünmüyorsun.
I don't think you could ever call what that clown did "teaching."
O soytarının yaptığı şeye "ders vermek" denirse tabi.
I don't think he's had one since I had him here 15 years ago. I should know ;
İyi bilirim ;
I know you don't think things happen for a reason, Michael, but I do.
Michael, bunun tesadüf olduğunu düşünüyorsun biliyorum ama ben öyle düşünmüyorum.
You think I don't know that?
Bunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
Yeah, I don't give a shit what you think you've been doing.
Ne yaptığını düşündüğün umurumda değil. - Harvey, lütfen.
I don't think I've ever seen you in a suit before.
Seni daha önce takım elbiseyle gördüğümü zannetmiyorum.
Don't think of saying no because I'm going to tell Katie and the kids that you're here.
Hayır demeyi düşünme çünkü Katie ve çocuklara geldiğini söyleyeceğim. Oda servisiniz var mı?
You think I don't know what I've missed?
Neler kaçırdığımı bilmiyor muyum sanıyorsun?
I don't know about you, but... I think we should keep it exactly the same.
Seni bilmem ama bence hiç değiştirmemeliyiz.
- That's great, Rachel, but I'm on my third glass of chardonnay, and I don't think you called me over here to tell me you submitted your application to the bar, or that you're putting your foot down with Louis.
Harika, Rachel, ama bu Chardonnay'den üçüncü bardağım ve beni buraya sadece baro başvurunu yaptığını ve Louis'e söylediklerini anlatmak için çağırmadığını düşünüyorum.
- I don't think she's gonna pass, though.
Geçeceğini düşünmüyorum ama.
- You think I don't know that?
Bilmiyor muyum sanıyorsun?
- I'm telling you that I don't think that he can handle this.
Kız daha duruşmaya çıkmadı. Oliver bunu tek başına yapamayacak.
- I'm sorry, Oliver, but at this point in your career, I don't think you can.
- Üzgünüm Oliver ama kariyerinin bu noktasında yapabileceğini zannetmiyorum.
But if you're gonna get this worked up about something like this, it makes me think i don't really know you.
Ama bu şekilde öfkelenmen seni gerçekten tanıyamadığımı düşündürüyor.
So, you don't think I should ask John?
John'a sormamalı mıyım sence?
- I don't think so.
- Sanmıyorum.
- No, I don't think that it would...
- Hayır bunun iyi geleceğini -
Jason doesn't belong here, and now that I can think and feel, I don't belong here either.
Düşünmeye ve hissetmeye başladığımdan beri sanırım ben de buraya ait değilim.
I don't think that would be a good idea.
Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
Bryan, first of all, I-I don't want you to think I don't know what you've been going through since Cali was killed.
Bryan öncelikle Cali'nin ölümünden beri neler yaşadığını bilmediğimi düşünmeni istemem.
I don't think I could bear losing you too.
Seni kaybetmeyi de göze alamam.
- I don't think I can do this.
- Yapabileceğimi sanmıyorum
I don't think I can do anything now
Artık bir şey yapabileceğimi sanmıyorum.
I don't think any of those people were really beeping him.
Bence kimse ona cagri atmiyordu.
I don't think so.
Sanmiyorum.
'Cause I don't think I'm allowed to film that!
Bunu filme cekmem yasak!
So, Dax wants us to go rollerblading, but I don't wanna see him on rollerblades and I don't think he wants to see me on them either.
Dax paten kaymaya gitmemizi istiyor ama onu patenle görmek istemiyorum, bence o da beni patenle görmek istemez.
But you don't say anything at first, so, I think I'm off the hook.
İlk başta hiçbir şey söylemezsin, kurtuldum sanırım.
- Yeah. No, it doesn't really work that way I don't think.
Hayır, sanırım bu işler öyle yürümüyor.
I don't think so.
Sanmıyorum.
You don't think I can afford it because I'm a woman?
Kadınım diye ödeyemeyeceğimi mi düşünüyorsun?
And I don't think it's a coincidence that it started when you-know-who showed up.
Bunun, ismi-lazım-değil ortaya çıktığında başlamasının tesadüf olduğunu sanmıyorum.
But I don't think she's shill bidding.
Ama onun sahte teklif yaptığını sanmıyorum.
And I don't give two shits what you all think.
Ve düşündüklerinizi zerre kadar umursamıyorum.
So, you don't think that I'm... a garbage person?
Yani benim... Çöp gibi bir insan olduğumu düşünmüyor musun?
I don't want people to think they're buying a lame textbook.
İnsanlar aptal bir ders kitabı almış gibi hissetmesinler.
If you're gonna get this worked up, it makes me think I don't really know you.
Şimdi sen böyle davrandıkça aslında seni tanımadığımı düşünmeye başladım.
I just don't like it when people think they can get away with anything just because nobody is watching.
İnsanların yakalanmadıkları için istediğini yapabileceklerini düşünmeleri hoş değil.
Bullshit. You think I don't know you only said yes about Mike to get me to help you?
Mike için razı olmanın tek sebebi yardımımı istemen, bilmiyorum mu sanıyorsun?
Well, I don't think we can have dancers at the meeting.
Görüşmeye dansçı getirtebileceğimizi sanmıyorum.
I don't think you understand what the word settlement means.
Anlaşmanın anlamını bildiğini sanmıyorum.
I try to tell people all the time, but sometimes I just don't think they believe me.
Bunu insanlara hep söylemeye çalışıyorum ama bazen bana inanmıyorlar galiba. Ama haklısın.
I don't think I'd be very restrained at all.
Bence kendimi hiç tutmazdım.
Honestly, I mean, I don't think you can do this job and not be one.
Dürüst olmam gerekirse, bu işi yapabileceğini sanmıyorum. ve o biri sen olamazsın.
I don't think you want to hurt anybody.
Birine zarar vermek istediğini sanmıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]