English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I don't think i do

I don't think i do translate Turkish

5,650 parallel translation
You don't think I can do it?
Sence bunu yapamaz mıyım?
- I don't think you do.
- Hiç sanmıyorum.
What I do need to know, though, is what you think might happen if you did tell me? I don't know.
Bilmem gereken şey şu, bana anlatsaydın olabilecek şeyi düşünebilir miydin?
I don't think I do.
Öyle dediğimi zannetmiyorum.
I don't think you can do it.
Senin bunu yapabileceğine inanmıyorum.
It's the best I can do, and, frankly, I don't think you'll get a better deal from another PC manufacturer.
Yapabileceğimizin en iyisi bu ve açıkçası başka bir PC üreticisinden daha iyi bir teklif alabileceğinizi de sanmıyorum.
I don't think you do.
Senin yaptigini düsünmüyorum.
Um, I don't think I can do "us".
"Biz" diye bir şey olacağını sanmam.
Okay, just so I'm clear, you don't think your ex-partner helped plan a mass murder, do you?
Tamam, açık olacağım,... eski ortağının toplu bir katliama yardımcı olduğunu düşünmüyorsun, değil mi?
You two don't have the same issues with food that I do, and to think that locking you in a cage would do you any good was wrong.
Sizin benim gibi yemek probleminiz yoktu ve sizi bir kafese kapatmak düşündüğüm kadar iyi bir fikir değilmiş.
Does it make me an awful wife if I don't think he should do it again?
Yine gitmemesi gerektiğini düşününce kötü bir eş mi oluyorum?
You don't think I'm weird, though, do you?
Garip olduğumu düşünmüyorsun ama, değil mi?
I don't think you should do that.
Bunu yaptığını sanmıyorum.
I was just gonna hang up and call you, but then he said... "Don't think your new friends can protect you. " Who do you think killed that lawyer woman?
Kapatıp sizleri arayacağımı söylediğimde yeni arkadaşlarımın beni koruyamayacağını, kadın avukatı kendinin öldürdüğünü söyledi.
I don't think 10 minutes will do The traffic is really bad here
10 dakika içinde gidebileceğimizi sanmıyorum. Trafik çok kötü.
- Well, I don't think you do, or else you wouldn't be having this conversation...
- Sanmıyorum yoksa şu anda bu konuşmayı...
- I really don't think we do tha...
Öyle bir şey yaptığımızı san mıyorum!
You don't think I killed her, do you?
Onu benim öldürdüğümü düşünmüyorsun değil mi?
I don't think we should do this.
Bunu yapmamız gerektiğini sanmıyorum.
Do you think I don't love you? !
Seni sevmediğimi mi sanıyorsun?
- I don't think... - You must and I do.
Evet zorunda.
I think we both know what we have to do, don't we, Thornado?
Sanırım ikimiz de yapılması gerekeni biliyoruz değil mi, Thornado?
I don't think I'd do anything.
Ben bir şey yapmazdım.
Do you really think I don't want to tell her?
Gerçekten ona söylemek istemediğimi mi sanıyorsun?
And you don't think or care about other people at all, and I do.
Başka insanları hiç ama hiç düşünmüyorsun ve önemsemiyorsun ama ben önemsiyorum.
I know that you think what you have with him is different, but please don't make the mistake of thinking that he won't do the same thing to you eventually.
Onunla yaşadığının farklı olduğunu düşündüğünü biliyorum ama lütfen en sonunda aynı şeyi sana da yapmayacağı gibi bir düşünceye kapılma.
Max, I didn't think- - you don't come on wednesdays, do you?
Max, hiç sanmıyorum... Çarşambaları gelmiyordun, değil mi?
I... honestly, I don't think I'd do a very good job at it.
Ben... dürüst olmak gerekirse bu konuda iyi iş çıkaracağımı düşünmüyorum.
Oh, come on, Rae, who do you think? I honestly don't know.
- Hadi Rae, sence kim?
Do you know, I don't even care what they think of me.
Biliyor musun, benim hakkımda ne düşündükleri umrumda bile değil.
And I don't even know why I'm gonna tell you this, but if you pissed me off that much, what do you think Sheila's gonna do when you tell her you violated her trust?
Ve bunu sana neden söylüyorum bilmiyorum ama beni bu kadar sinirlendirdiysen, Sheila'nın onun güvenini ihlal ettiğinde sana ne yapacağını düşün.
I know you don't think so, but you can do this.
Öyle olmadığını düşündüğünü biliyorum ama bunu yapabilirsin.
I'd tell you what I do with Howard, but I don't think dressing up like a Catholic schoolgirl is gonna work with Sheldon.
Howard'a ne yaptığımı söylerdim ama Katolik liseli kız gibi giyinmenin Sheldon'da işleyeceğini sanmıyorum.
I don't know what you think you're gonna do for him. Just...
Onun için ne yapacağını düşünüyorsun bilmiyorum.
Look, I... I don't think I can do this anymore.
Bak, bunu daha fazla yapabileceğimi sanmıyorum.
All due respect, Tim, I don't think you know Art as well as I do.
Bozulma ama Tim, bence Art'ı benim kadar iyi tanımıyorsun.
Actually, I don't think anything we do is easy, but that doesn't mean we shouldn't try.
Yaptığımız hiçbir şeyin kolay olduğunu düşünmüyorum ama bu denemeyeceğimiz anlamına gelmiyor.
I don't think I'd say more than you guys do, but...
- Hadi gidelim.
I do think my guys could, uh, offer a few improvements, if you don't mind joining forces.
Eğer bize katılmak istersen, adamlarımın da katkı sağlayacağına eminim.
- Yeah. - So, I don't know. What do you think?
- Bilmiyorum ya, sen ne diyorsun?
I don't think I can do this.
Bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
Do you think I can jump and touch that pipe up there? I don't know.
- Sizce üstümdeki boruya zıplayarak dokunabilir miyim?
Why, you don't actually think that I'm responsible for this, do you?
Bundan benim sorumlu olduğumu düşünmüyorsunuz herhalde?
Because I don't think it's the right thing for you to do this summer.
Bu yaz, yapman gereken doğru şeyin bu olduğuna inanmıyorum da ondan. Ama neden?
Yes, the timing is coincidental, and I do think you're making a big mistake going back to him, but I don't want to win you back like this.
Evet, zamanlama tesadüfen ve onunla tekrar barışarak büyük bir hata yaptığını düşünüyorum, ama seni bu şekilde geri kazanmak istemem.
They don't think I did it... do they?
Benim yaptığımı düşünmezler, değil mi?
I just don't think that we should drag McConaughey into that, do you?
Ben sadece McConaughey'i bunun içine sürüklemek istemiyorum. Ya sen?
DO YOU THINK I'M CRAZY? NO, WE DON'T THINK YOU'RE CRAZY.
Ne diyorsun, deli olduğumu mu düşünüyorsun?
I don't know, uh, personally, I think it's probably got something to do with blackmail, which is the same thing you're wanted for in Florida, right?
Bilemiyorum ama şahsen şantajla ilgili bir konu olduğunu düşünüyorum.
Don't think I'm excited to find out I can't do better than a bartender whose mother still cleans his room.
Sakın annesi hâlâ odasını temizleyen bir barmenden daha iyisini bulamadığımı öğrendiğim için heyecanlandığımı sanma.
Well, then I-I don't think I could do it.
O zaman bende yapabileceğimi sanmıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]