English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I don't want to leave

I don't want to leave translate Turkish

1,162 parallel translation
I don't want to leave you.
Seni asla bırakmayacağım.
I don't want to leave.
Gitmek istemiyorum.
I want to leave, but I'm afraid, maybe because I love you and don't know how I can leave you.
Ushuaia Gitmek istiyorum ama korkuyorum Seni sevdiğim için olabilir
I don't want anybody to leave till I get everybody's phone number and address.
Herkesin numarasını ve adresini alana kadar kimsenin gitmesini istemiyorum.
Nicely put, but I don't want to leave this world alone.
Güzel söyledin de, bu dünyadan tek başıma ayrılmak istemiyorum.
I don't want you to leave me, Paul.
Beni bırakma, Paul.
Well, he's here now, and I don't want him to leave.
Şey, geldi bir kere artık. Gitmesine istemiyorum.
I don't want to leave you like this.
Seni böyle bırakmak istemiyorum.
I don't want him to leave!
Kaçmasını istemiyorum!
- I don't want to leave Mom and Dad.
- Onlardan ayrılmak istemiyorum.
I don't want to leave it out there.
Arabayı orada bırakmak istemiyorum.
Right, I don't want you to leave, but... there's something else, too.
Doğru gitmeni istemiyorum ama başka bir şey daha var.
I don't want to leave them.
Onlardan ayrılamam.
No, I don't want to leave a message.
Hayır, mesaj bırakmak istemiyorum.
I don't want to, but you leave me no choice.
İstemezdim, ama bana başka seçenek bırakmadın.
- I don't want to leave the ship.
- Gemiden ayrılmak istemiyorum.
I don't want to leave like this.
Bu şekilde gitmek istemiyorum.
I don't want to leave.
Buradan gitmek istemiyorum!
Mr. Delacroix I don't want to leave this world with any hate in my heart.
Bay Delacroix bu dünyayı kalbimde nefretle terk etmek istemiyorum.
I don't want you to leave.
Gitmeni istemiyorum.
I don't want her to have to leave here alone.
Yalnız gitmesini istemiyorum.
I'm sorry I must take my leave, but I don't want to be stuck in the wilds at night.
Gitmek zorunda olduğum için üzgünüm ama gece vahşilere saplanıp kalmak istemem.
I mean, you do want to leave the business, don ´ t you, or is this just like another miscommunication that we are having here?
demek istediğim, aile işini bırakmak istiyorsun, değil mi, ya da bu da aramızdaki yanlış iletişimden mi kaynaklanıyor?
But I don't want to leave here.
Ama ben burayı bırakıp gitmek istemiyorum.
I don't want to leave the ship defenseless this close to a hostile planet.
Düşman bir gezegene bu kadar yakınken, gemiyi savunmasız bırakmak istemiyorum.
I don't want to leave them.
Onları bırakmak istemiyorum.
I don't want to leave him either.
Ben de onu bırakmak istemiyorum.
But when I leave, you're still going to have to build that bridge, so I don't want your men to lose respect for you.
Ama ben gidince, sen yine bu köprüyü inşa etmek zorunda olacaksın, bu yüzden adamlarının sana saygılarını kaybetmesini istemem.
Don't leave this till the last minute. This the kind of assignment I want you to spend some time on.
Bu ödeve biraz zaman ayırmanızı istiyorum.
I don't want to leave.
Ben gitmek istemiyorum.
I don't want to hurt you... but you leave me no choice. Hey, wait a minute!
Sana zarar vermek istemiyorum ama bana başka seçenek bırakmadın.
I DON'T WANT TO BE BABY-SAT EVERY TIME WE LEAVE THE HOUSE.
Evden her çıktığımda bana çocuk bakıcılığı yapılmasını istemiyorum.
I don't want to leave a mess.
Burayı dağınık bırakmak istemiyorum.
I don't want to hear about anything that I said or remembered. You just leave me alone!
Söylediğim ya da anımsadığım şeyleri duymak istemiyorum.
I don't want to leave the car alone.
Arabayı da burada bırakmak istemiyorum.
I don't want to leave my home.
Evimi terk etmek istemiyorum.
Jess and me, was the only alternative... but I don't want to leave here.
Jess ve ben, tek alternatifti... ama burayı terk etmek istemiyorum.
I know you don't want to leave Betsey, but it... She's asking for you.
Seni sordu.
I don't want a vacation, a leave of absence, or a pass to Disneyplanet.
Tatil, ücretli izin veya Disney gezegenine gidiş bileti istemiyorum.
- I don't want to leave you, but...
- Seni bırakmak istemiyorum, ama...
Now, if you don't want the sofa, I'll have to ask you to leave.
Şimdi bu koltuğu istemiyorsanız. Terk etmenizi istemek zorundayım.
I don't ever want to leave this room.
Bu odayı terk etmek istemiyorum.
I don't want to leave Charlie stranded out here.
Chalie'yi sınırın yanlış tarafında terk etmek istemiyorum.
I don't want to belittle what's happened here, but... if we just pack up and leave, SG - 7 and all these people will have died for nothing.
Burada neler olduğunu küçümsemek istemem ama... eğer öylece toplanıp gidersek, SG-7 ve tüm bu insanlar bir hiç için ölmüş olacaklar.
I don't want to leave you.
Seni bırakmak istemiyorum.
- I don't want to leave you.
- Seni bırakmak istemiyorum.
I don't know who's been bullshitting you, or if you're making it up, but I think the real reason you want to leave this ship is that girl.
Sana bu saçmalığı kimin anlattığını bilmiyorum, ama bu gemiden ayrılmanın gerçek nedeninin... şu kız olduğunu düşünüyorum.
I want you to remain calm as if nothing's wrong... and don't leave Agent Whitney's side even for a moment.
Sizden hiçbir şey olmamış gibi sakin olmanızı ve... Ajan Whitney'in yanından bir an bile olsa ayrılmamanızı istiyorum.
I don't want to leave.
Terk etmek istemiyorum.
I don't want to lose a good sailor like you You'd be mad to leave now.
Senin gibi iyi bir denizciyi kaybetmek istemem.
I don't want to leave any debts behind So I'd be grateful if you could let me have six million within 48 hours
Bu yüzden bana 48 saat içinde 6 milyon verirseniz minnettar kalırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]