I got a new life translate Turkish
62 parallel translation
I got a new life now.
Artık yeni bir hayatım var.
All because of you... ln a moment I got a new life..
Senin yüzünden... Yeni bir hayata kavuştum bir an..
I got a new life accomplishment now :
Şimdi hayatta birkaç başarım daha var.
Now I got a new life and a new birthday.
Artık yeni bir hayatım ve yeni bir doğum günüm var.
I just got a feelirlike my life was new
Hayatım yeni başladı sanki
In no time at all, I got a brand-new life, and I like it.
Birden bire yeni bir hayatım oldu ve hoşuma da gitti.
I've got two tickets, Cliff. We could start a new life there together.
Orada beraber yeni bir hayata başlayabiliriz.
I've got a new life. I feel good about myself.
Yeni bir hayatım var, ve iyiyim.
I got a new lease of life!
Taze bir başlangıç yaptım.
Now I've got a whole new perspective on life.
Şimdi hayata yepyeni bir bakış açım var.
But with this writing thing, it's like I got a new lease on life.
Ama bu yazma işinden sonra, sanki yeniden hayata başladım.
Well, I took to heart Daphne's suggestion the other day about a need for companionship since my separation from Maris, so I went out and got a new lady in my life.
Geçen gün Daphne'nin, Maris'den sonra bir arkadaş bulmam konusunda yaptığı öneriyi dikkate aldım. Hayatıma yeni bir kadın soktum. Kelimeler yetersiz kalıyor.
I've got a whole new life.
Yepyeni bir hayatım var.
I got a new lease of life only to destroy Gujjar Singh.
Gujjar Singh'i yok etmek yaşamımın tek amacı.
I've got a new life.
Yepyeni bir hayat kurdum.
I've got a new theory on life.
Hayat üzerine yeni bir teorim var.
I've got a new life, understand?
Hayatımı yeniden kurdum, anlıyor musun?
It was tough, but now I've got a new life.
Çok zorlandım ama başardım.
Look, I got a new heart, but I didn't necessarily get a new life.
Bak, tamam yeni bir kalbim var, ama bunun için yeni bir hayata başlamama gerek yok.
I got a new outlook on life.
Hayata bakışım değişti.
I got to speak to young black males all over the country about this new idea called "Thug Life" which is a new kind of black Power.
Bütün ülkedeki siyah erkeklere "Eşkıya Hayatı" denilen bu yeni fikirden bahsetmem gerekiyordu bu, yeni bir çeşit Siyah Güç.
I've got a life to get on track, and I don't like wasting time, so let's do this. Let's take two steps back... and why don't you find yourself a new publicist.
Düzene sokmam gereken bir hayatım var ve zaman israfından hoşlanmam o yüzden iki adım geri atalım ve sen de kendine yeni bir halkla ilişkiler uzmanı bul.
No, I just got so excited about the thought of a new life you know... of striking out on my own and being my own man.
- Hayır. Yeni bir hayat düşüncesi beni heyecanlandırdı. Kendi başıma takılmak.
I've got a whole new life now.
Artık tümüyle farklı bir hayatım var.
Anyway... maybe you haven't heard. But... I got a new man in my life.
Muhtemelen sen daha duymadın, ama hayatımda yeni bir erkek var.
I've got the love of my life... a new heart... and I want you guys to get on the next plane out here
Hayatımın aşkına sahibim... Yeni bir kalple beraber... Ve sizin ilk uçakla buraya gelip benim kızımla tanışmanızı istiyorum.
I mean, I've got a brand new home, I am totally ready to start my life, but I just don't know if Keith is marriage material.
Yeni bir evim var, hayata başlamak için tamamen hazırım, ama Keith'in evlenmeye uygun bir adam olduğunu sanmıyorum.
I just thought, since you saved my life, and I've got a brand new sonic screwdriver which needs road-testing, you might fancy a trip.
Düşündüm de, madem hayatımı kurtardın, üstelik yeni sonik tornavidamın yol testine ihtiyacı varken bir gezinti hoşuna gidebilir.
Got a whole new life now, and I'm not risking itby saying so in open court.
Şu anda yeni bir hayatım var ve bunu mahkemeye açarak riske atmayacağım.
Then I went to Russia, got a new life.
Sonra Rusya'ya gittim, yeni bir hayatım oldu.
I've got a new life, a new man.
- Benim yeni bir hayatım ve birlikteliğim var.
I just got a new start on life with those pills.
O haplarla yeniden doğmuş gibiyim.
He was looking now at his life like, "I've only got so many months to live, " I want to finish the script, make a new Ninja Bachelor Party, "record enough material for several more records."
Hayatına şey gibi bakıyordu, "Yaşamak için çok ayım var, ve bu senaryoyu bitirip, yeni bir Ninja Mezunları Partisi yapmak istiyorum, çok kez kayıt yapmak için yeterli materyal var."
And then I come around, this kid's got a brand-new life, and I ruin it for him.
Ve sonra ben buraya geldim, onun yepyeni bir hayatı var ve bunu mahvediyorum ben.
I think it's more like 60 / 40, but since I got a liquidity issue, i'm gonna give you a chance to close the deal and save your life, but there's a new deadline - -
Bana kalırsa yüzde 60. Biraz para sıkıntım var alışverişi tamamlayıp hayatını kurtarabilmen için sana bir şans vereceğim ama yeni bir son teslim tarihi var.
In short, I've got a new leash on life.
Kısaca, hayata yeni bir tasmayla bağlanıyorum. Laguna Plajı Köpek Parkı
The editor got some tip that this European Prince is gonna be in town, wants to do a day-in-the-life story, like what a royal does in New York, and the guy doesn't like the media, apparently, which in this case is me, so that means I gotta follow him.
Editör, bu Avrupalı Prens'in şehre geleceğine dair bir tüyo almış, ve bir hayatta-bir-gün hikayesi hazırlamak istiyor, kraliyetten biri New York'da ne yapar falan, ve görünüşe bakılırsa adam medyayı sevmiyor, ki bu durumda o ben oluyorum, yani bu demek oluyor ki onu takip etmem gerek.
I moved on, I've got a new life now.
Ben onu geride bıraktım, artık yeni bir hayatım var.
I've got a new life philosophy that I call Lizbeanism.
İsmini Lizbiyenlik koyduğum yeni bir hayat felsefem var.
All I have to do is text whoever is on the end of this line and we got a shot at a new life ; we got to take it.
Tek yapmam gereken bu hattın sonundaki her kimse ona mesaj atmak ve yeni bir yaşam için şansımız var, bunu değerlendirmeliyiz.
If I'm going to forget Bridget and start a new life, I got to get rid of the old one.
Eğer Bridget'i unutup yeni bir hayata başlayacaksam eskilerden kurtulmam gerekiyor.
I've got a brand-new lease on life.
Hayata yepyeni bir bakış açım var.
Either way, I just got to fix her cat, find her a new vet, and get her back out of my life.
Her halükarda, kedisni iyileştireceğim, ona yeni bir veteriner bulacağım ve tekrar hayatımdan çıkaracağım.
Oh, that's funny,'cause I got a blurb in New York Apartment Life.
Çok ilginç. "New York Apartman Yaşamı" nda benim için de bir yazı yazılmış.
I heard you got a new man in your life.
- Hayatında yeni biri varmış diye duydum.
There's too many memories in that house, and your mum and I just, we just, you know, we can't besides, I've got a new life now, and my own life, and I just...
O evde annenle ikimizin bir sürü hatırası var ve ben biz yapamayız... Ayrıca yeni bir hayatım var, kendime ait bir hayat ve sadece...
I know you hacked government sites for a fringe group of activists, got squeamish when the group turned violent, cut a deal with the feds in exchange for a new life, and got screwed over by them and stuck in here.
Uç fikirleri olan aktivistler için hükümet sitelerini hacklediğini biliyorum. Grup şiddete yönelince iyice hassaslaştın yeni bir hayat karşılığında federallerle anlaşma yaptın sonra onlar da sana kazık attı ve işte buradasın.
I got a whole new path, a whole new life.
Artık başka bir yol çizdim kendime, bambaşka bir hayat.
You just got a new life, and I'd hate for you to waste it.
Daha yeni bir hayat aldın, ve bunu israf etmekten nefret ediyorum.
I've got a new commitment in my life.
Hayatımda yeni bir bağ var.
Now I've got a new lease of life.
Ama artık hayatla yeni bir anlaşmam var.