English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I got to call you back

I got to call you back translate Turkish

150 parallel translation
You know what? I got to call you back in a few minutes, okay?
Size bir kaç dakika sonra döneceğim, tamam mı?
- [Honk Honking] - I got to call you back.
- [Korna sesleri] Ben seni ararım.
Honey, I'm home. - I got to call you back.
Tatlım, ben geldim.
I got to call you back.
Kapamalıyım.
I got to call you back. Bye.
Seni sonra ararım, hoşçakal.
Honey, I got to call you back, okay?
- Tatlım, seni sonra aramalıyım.
I got to call you back.
Seni sonra ararım.
- I got to call you back.
- Seni sonra aramalıyım.
Nick, I got to call you back.
Nick, seni sonra ararım.
I got to call you back.
Sizi tekrar ararım.
Look, I got to call you back.
Seni daha sonra arayacağım.
- I got to call you back.
Seni sonra arayacağım.
Hey, Stu, I got to call you back.
Stu, seni sonra ararım.
Look, I got to call you back.
Şimdi kapatmam gerek.
I'm sorry. I got to call you back.
Üzgünüm, sizi sonra arayacağım.
I got to call you back.
Seni daha sonra arayacağım.
I got to call you back there, Chief.
Ben... Ben seni ararım şef.
- I got to call you back.
- Sonra ararım.
- Listen, sweetheart, I... I got to call you back.
- Bak, hayatım seni sonra ararım.
I've got a call from your goverment, been trying to get ahold of you ever since you got back but you're not taking calls.
Döndüğünden beri hükûmetin seninle konuşmaya çalışıyor ama telefona bakmıyorsun.
I just expected you to call me back to say you got home safe... no one mugged you on the bus, say you were okay.
Sadece eve sağ salim vardığını otobüste soyulmadığını ve iyi olduğunu söylemen için aramanı bekliyordum.
I kept trying to call you back... but all I got was voice mail.
Seni tekrar aramayı denedim... fakat sadece mesaj merkeziyle karşılaştım.
And I've got to call you sister, see if you can stay there until I get back.
Kız kardeşini de arayıp ben dönene karada orada kalabilir misin diye bir bakmam lazım.
Why don't you go back to Sanderson, and the "Jungle Fever" thing the two of you got goin'on, before I call the cops?
Neden Sanderson'a geri dönmüyorsun, ve aranızdaki şu "Orman Ateşi" numaralarına, ben polisleri çağırmadan?
I got to get a closer look I'll call you back.
Daha yakından bakmalıyım. Seni sonra ararım.
I'm sorry it took so long to call you back, I just got your message.
Geç aradığım için üzgünüm. Mesajınız yeni elime geçti.
I meant to call you when I got back, but... you know, things just...
Geri döndüğümde sizi aramak istedim, ama... bilirsiniz, işler biraz...
Sorry, I've got to call you back.
Üzgünüm, seni sonra ararım.
Actually, I've got to run right now. Can I call you back later?
Şimdi kapamalıyım, sizi sonra ararım.
That's probably what you were thinking when Henry got the call to come back.
Henry'i geri gelmesi için aradığında, belki de düşündüğün buydu.
I got to call you back.
Şimdi neyin peşinde?
I got to call you right back. What's this?
- Sizi tekrar ararım.
Then I need you to call me back and let me know that you got through.
Sonra beni geri ara, halledebildin mi bileyim.
I was about to call you back then we got a hit on the case
Seni tam geri aramak üzereydim ki dosyayla ilgili bir gelişme oldu.
I've got to call you back.
Seni sonra ararım.
I'm still waiting in for a call-back, but I got to tell you, these guysune in packs, and..... I just don't think he would do it without his friends.
Arkadaşları olmadan bunu yapacağını sanmam. Silah kaçakçısı Trent Peters'tan ne haber?
You need to call me back, and you need to make it like an emergency thing, like there's a fire or something, and it's a big fire, and I've got to come into work.
Yangın var falan de. Büyük bir yangın. İşe gitmen lazım olsun.
I got to call you back.
Sonra ararım seni.
I can't believe you got it back to me! Call me a fool,
Topu bana çıkardığına inanamıyorum.
Um, I'm in Manhattan now, so I was just calling to let you know that I got here safely and that, um, you should call me back now.
Manhattan'a sağ salim ulaştığımı söylemek için aradım sadece geri aramalısın beni.
Listen, I've got to call you back.
Dinle, seni sonra ararım.
Jamie, I've got to call you back later.
Jamie, seni sonra aramam gerekiyor.
- Hello, are you there? - I'm sorry, I've got to call you back.
- Affedersin, seni sonra ararım.
Something's come up. I've got to call you back.
Seni sonra ararım.
I thought you said, he suppose to call before he got back. He wants me surprise.
Dönmeden önce seni aramadı mı?
I've got to go. I'll call you back.
Kapamalıyım, sonra konuşuruz.
Hey, I've got to call you back.
Ben seni sonra arayacağım.
Oh, Maddy, I've got to call you back.
Maddy, seni sonra ararım.
Cole, I've got to call you back.
Cole, seni tekrar ararım. Beyaz Saray'dan telefon var.
Babe, I got to call you right back, OK?
Seni tekrar ararım, tamam mı?
"Now I understand what he's doing." ( Crowd cheering and clapping ) Once again we're back at the Laura Secord secondary school and we've got a great trio of guys here who call themselves Rush and I'll let John, the drummer, introduce the rest of the guys to you right now.
"Şimdi ne yaptığını anlıyorum." Bir kez daha Laura Secord Ortaokulu'nda karşınızdayız ve kendilerine Rush diyen muhteşem üç kişi ile beraberiz ve şimdi davuldaki John size grubun geri kalanını tanıtacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]