I got to go home translate Turkish
276 parallel translation
I got to go home.
Eve gitmeliyim.
I got to go home before my dad wakes up.
Babam uyanmadan evde olmalıyım. Hava daha yeni aydınlanıyor.
And tonight I got to go home to Brooklyn on the subway, and that scares the shit out of me.
Bu gece eve metroyla gitmeliyim ve bu beni çok korkutuyor.
I got to go home!
- Eve gitmeliyim.
I got to go home.
Eve gitmem lazım.
I got to go home and get my hat.
Eve gidip şapkamı almalıyım.
I got to go home, grab one hour with my kids, come back here, see if any of you closed a contract, take the contract- -
Eve git, bir saat çocuklarla ilgilen, buraya geri gel bakalım birisi bir iş bağlamış mı, kontratı al...
It " s getting dark, and I got to go home alone now.
Hava kararıyor. Eve tek başıma döneceğim de.
The job I had on the outside wasn't much better than this... but at least I got to go home every night... and lie down next to that sweet smell, man.
Disarida yaptigim is bundan iyiydi diyemem. Ama en azindan her gece eve gidip... o guzel kokunun yaninda uzanabiliyordum.
There was a time when I got so scared at the bathhouse that I just ran out of there and had to go home wearing a cardboard box.
Bir keresinde hamamdan çıplak kaçtığımda üstümü bir kutuyla kapatıp eve gitmiştim.
Be reasonable. I want to as much as you do... but you've got to go home.
Ben de bunu en az senin kadar istiyorum ama şimdi eve gitmen gerekiyor.
Yes, I'd like to be that... but I've got to go home.
Evet, öyle olmasını isterdim fakat eve gitmek zorundayım.
Melanie, I'm so tired. I've got to go home.
Melanie, çok yorgunum, eve gitmeliyim.
I've got to go home again.
Eve gitmem gerek.
I've got to go home.
Eve dönmeliymişim.
I suddenly realized that I couldn't go home... not until I had got myself more under control and had a Iittle time to think.
Bir anda eve gidemeyeceğimi farkettim kendimi kontrol alıp biraz düşünene kadar.
I've got to go home now.
Artık eve gitmeliyim.
And I'd give anything I've got to know... that when I go home that I'd find her there waiting for me.... in a wheelchair.
Ve evime gittiğimde karımı beni orada tekerlekli sandalyede beklerken bulmak için her şeyimi verirdim.
I've got to go home
Eve gitmeliyim.
I've got to go home
Eve gitmem lazım.
I've got to go home and spruce up. I've got a date with Miss Gravely.
Bayan Gravely ile randevum var.
You've got a young, pretty wife... and I don't blame you for wanting to go home to her.
Çok güzel, genç bir karın var ve karını görmek istediğin için seni suçlayamam.
Why listen to a thug like him? I must give him the money and go home now. Playing trumpet got me money.
Bir keresinde kendi bebeğini öldürdüğünü görmüştüm.
No, I can't, I've got to go home.
Gelemem. Eve gitmem lazım.
I have got to go home now.
Artık eve gitmem gerekiyor.
I ain't got a damn thing to fight for, go up there, get half my ass blowed off... and come back home, and can't even draw unemployment...
Uğruna saνaşacağιm hiçbir şey yοk, οraya giderim, kιçιmι haνaya uçururlar... sοnra eνe gelince bιrak bir iş bulmayι...
I've got to go home.
Eve gitmeliyim.
When I got home l was so shaken up, tired and sad that I wanted to go to bed and forget everything.
Eve döndüğümde, yaşadıklarımdan dolayı yorgun ve üzgündüm... bir an önce yatıp her şeyi unutmak istiyordum.
Uncle, I've got nowhere to go, my home was bombed.
Amca, gidecek bir yerim yok! Evim bombalandı!
- I've got to go home.
- Eve gitmeliyim.
- I got to get home. I got to go to work.
- Eve gitmem, işe gitmem lazım.
Look, I've got to go home.
Bak, eve gitmeliyim.
Jeremy, I have got to go home!
Jeremy, Eve gitmem lazım!
I've got to go home and pack.
Eve gidip eşyalarımı toplamam lazım.
I've got to go home anyway. No, you're not trained.
Hayır, olmaz Norm, eğitimli değilsin.
I've got to go home.
Eve gitmem lazım.
We got to find Skip, then we can go home.
Skip'i bulmalıyız, sonra eve gidebiliriz.
you ruined it, i almost got to go home on a bus, but you ruined everything!
Biri de Ochmonek'lerden geldi.
I've got to go home and change.
Eve gidip üzerimi değiştirmem gerek.
- No, I've got to go home and work.
Kabaraye geliyor musun? Geleceğimi sanmıyorum, çalışmam gerekiyor.
- Yes I got fooled. What is this that you've made to yourself? C'mon let's go home.
Bombay'a geldi ve gitti!
- I've got to go home to my family.
- Eve, ailemin yanına gitmeliyim.
If I got home early to be with them, something would go wrong.
Akşamları onlarla olmak için eve erken gelmeye çalışırdım, ama hep bir terslik olurdu.
I've got to go home.
Eve gitmem gerek.
I got to go. I got to go to Home Ec.
Ev ekonomisi dersine gitmem lazım.
You two go home, I've got things to do.
Siz ikiniz evinize gidin, yapacak işlerim var.
- I am not gonna go home to a sick child... without the medicine she needs because of some asshole who hasn't got his...
Geri zekalı bir eczacının veremediği bir ilaca ihtiyacı olan hasta bir kızın yanına elim boş dönemem!
I've got made a vow to go to the great tropical forest below our mountain home... and return with plants that will increase our power... to cure illness and prolong life.
Hastalığı tedavi etmek ve yaşamı uzatmak için dağ evimizin aşağısındaki tropikal ormana gitmeye ve gücümüzü arttıracak bitkilerle geri dönmeye söz verdim.
I'm really sorry, but I've got to go home right now. I'm sorry.
Özür dilerim ama hemen eve gitmeliyim. Gerçekten üzgünüm.
I mean, kids come here, and they got nothing to go home to, and... this ends up being the last stop for a lot of them.
Yani, çocuklar buraya geliyorlar, ve çoğunun eve gitmek için bir sebebi olmuyor, ve..... burası bir çoğu için son durak oluyor.
The kids got the new playground and I got the golf thing, you got to go home with the auctioneer.
Çocukların oyun parkı oldu. benim de golf şeyim sen de müzayedeciyle eve gittin.