I have nothing to do translate Turkish
1,014 parallel translation
I have nothing to do with this.
Bu olayla bir ilgim yok.
I have nothing to do.
Yapacak bir şeyim yok.
No, I have nothing to do.
- Hayır, yapacak bir işim yok.
I have nothing to do with any of it. And I have nothing to do with Teck anymore.
Benim tüm bunlarla hiç bir ilgim yok ve artık Teck'le de bir işim yok.
I have nothing to do.
Ben herhalde. Sanki başka işim yokmuş gibi.
I have finished with the lice, I have nothing to do.
Pisliğini temizledim, yapacak işim yok.
I have nothing to do.
Burada yapacak hiçbir şey yok.
I have nothing to do, so I just wander around.
Yapacak başka bir şeyim yok, o yüzden de dolaşırım.
See, I have nothing to do all day long.
Koca gün yapacak hiç bir şeyim yok.
I have nothing to do with your futuristic fiddle-faddle, you know that.
Biliyorsun ki senin alavere dalaverelerinle işim olmaz.
Listen, I have nothing to do with this!
Bana bakın bayan! Benim bununla bir ilgim yok, tamam mı?
Sorry old man, that thing I have nothing to do.
yapacak bir şeyim yok.
I have nothing to do with it!
Benim o olayla hiçbir ilgim yok!
You're trying to confuse me I have nothing to do with this
Benim aklımı karıştırmağa çalışıyorsunuz. Benim bununla bir ilgim yok.
I have nothing to do with this Do you understand?
Benim bununla ilgim yok. Anlıyor musun? Hiç.
- I have nothing to do with your wife.
Karınızla hiçbir alakam yok!
I have nothing to do with it.
Elimden bir şey gelmez.
I have nothing to do with spies.
Benim casuslarla işim olmaz.
No, I have nothing to do, and I'd like to go for a hike.
Hayır, yapacak bir şeyim yok ve benim de çok hoşuma gidecektir.
I'll have nothing to do with Broadway.
Broadway'de yapacağım bir şey kalmadı artık.
I'll have nothing to do with this.
Benim hiçbir şey yapmayacağım.
I personally have nothing to say, because I don't know anything, and the little I do know, I heard at confession and those secrets must die with me.
Çok ufak bir şey biliyorum, onu da bir günah çıkarmadan duydum... Ve o sırlar da benimle birlikte ölmeli.
I might have killed someone, but it doesn't matter, it has nothing to do with it.
Birini öldürmüş olabilirim, ama fark etmez, bununla hiç ilgisi yok.
I have nothing more to do here.
Burada yapacak başka bir işim kalmadı.
I don't have to play parts I'm too old for just because I've got nothing to do with my nights.
Role göre fazla yaşlı olduğum rolleri, sırf geceleri yapacak işim.. .. olmadığı için oynamak zorunda değilim.
I'll have nothing to do all day long but chase them in the sunshine.
Tüm gün, güneşin altında peşlerinde koşturmaktan başka bir işim olmayacak.
I'll have nothing to do with it.
Bununla ilgili bir şey yapmayacağım.
You're a wicked, insulting no-good, and I'll have nothing more to do with you.
Sen kötü kalpli ve kindarsın. - Seninle işim bitti artık!
You know, this is Christmas Eve... and my wife thought, and I agreed with her... that is, if you have nothing else to do....
Bugün Noel Arifesi... karım düşünmüş, ben de ona katılıyorum... yani, yapacak başka bir işiniz yoksa...
I told you I wanted you to have nothing more to do with him.
Sana onunla daha fazla bir ilişkin olmasını istemediğimi söylemiştim.
I didn't have nothing to do with it.
Benim ilgim yok.
Cecile is nice and I like her, but they have nothing to do.
Cecile de kibar. Ben de onu seviyorum ama ikisinin birlikte yapacakları birşey yok.
I didn't have nothing to do with the killing.
Benim çinayet ile bir alakam yok.
I don't have nothing to do with hitchhikers.
Otostopçularla işim olmaz.
I thought, those poor girls have nothing to do. Those boys have nothing to do.
- Bu oğlanların da yapacakları bir şeyi yok.
- Even if they do, I have nothing to lose.
- Öyle yapsalar bile, kaybedecek bir şeyim yok.
I know them well, and they have nothing to do with the little lawyer.
Hepsini iyi tanıyorum ve Küçük Avukat'la bir alâkaları yok.
I don't wanna have nothing to do with farms.
Çiftliklerle hiç işim olmaz.
You think I have nothing better to do than chasing after you?
Senin peşine koşmaktan başka yapacak işim yok mu sanıyorsun?
I'll have nothing to do with any of this.
Bunların hiçbiriyle bir işim olmayacak.
Do you pretend you have nothing to do with it? I don't pretend anything.
- Hiç mi suçunuz yok?
I told Sascha to have nothing to do with him.
Sascha'ya, onunla ilgilenmemesini söyledim...
Well, I have nothing more to do in this town.
Şey, Bu kasabada yapacak başka bir işim kalmadı.
Granville will see you tomorrow... with a proposal so disreputable... that I can have nothing to do with it publicly.
Granville seni yarın görecek öyle rezil bir öneriyle alenen hiçbir şeye tahammül edemem.
I'm hoping that whatever you have to say to me has nothing to do with my loyalty to him.
Umuyorum ki her ne söylemen gerekiyorsa benim ona sadakatimle bir ilgisi yoktur.
And I will have nothing further to do with you.
Sizinle de bir ilişkim kalmayacak.
I borrowed it from a friend, not being one of those rich ladies who have nothing better to do with their time than dilly-dally with seamstresses.
Zengin olmadığım için, bir arkadaştan aldım... terzilerde oyalanmaktan başka işi olmayan birinden.
Send for someone learned in witchcraft, and let him examine him. I will have nothing to do with him.
Büyücülük konusunda uzman birini yolla, onu incelesin.
Anyway we have nothing to do you have another woman... and with another woman, I don't want to know anything about you
Zaten yapacak bir şey yok, başka bir kadınlasın senin hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum.
I'd have nothing to do with them Jezebels.
Bu seviyesiz kadinlar umrumda degildi,
We have nothing to do with this. I'm a businessman.
Tüm bunlarla hiçbir alakamız yok, ben iş adamıyım.