I have something to tell you translate Turkish
2,252 parallel translation
I have something to tell you, teresa, Something important.
Sana söylemem gereken bir şey var Teresa.
If it's all right, I have something to tell you.
Sizin için uygunsa, söyleyeceğim bir şey var.
I have something to tell you.
Sana bir şey söylemek zorundayım.
I have something to tell you.
Size söylemem gereken bir şey var.
I have something to tell you.
Size söyleyeceklerim var.
I have something to tell you, sir.
Size söylemem gerekenler var, efendim.
Wait, I have something to tell you!
Dur, sana söylemem gereken bir şey var!
I have something to tell you...
Sana bir şey söyleyeceğim.
I have something to tell you.
Sana söyleyeceğim bişey var.
Girls, I have something to tell you :
Kızlar, size söyleyeceğim birşey var :
I want you to enjoy that cake because i have something terrible i need to tell you, and i want you to enjoy your cake before i tell you this terrible, terrible thing.
Pastanın tadını çıkarmanı istiyorum, çünkü sana söylemem gereken çok kötü bir şey var ve bu çok ama çok kötü şeyi söylemeden önce pastanın tadını çıkarmanı istiyorum.
Hey, I have to tell you something.
Bak, sana birşey söylemem lazım.
Dixon, sit down. I have something to tell you.
Sana söylemem gereken bir şey var.
I have something I need to tell you.
Sana söylemem gereken bir şey var.
I cannot tell you how much I hate to reiterate something, especially when I have already iterated it.
Bir şeyi tekrarlamaktan ne kadar nefret ettiğimi sana anlatamam bile özellikle de o şeyi çoktan tekrar etmişsem.
I have to tell you something very important.
Sana çok önemli bir şey söylemem lazım.
- I have to tell you something.
- Sana bir şey söylemeliyim.
Zeca, there's something I have to tell you.
Zeca, sana söylemem gereken bir şey var.
I'm out attending to some matters and I also have something to tell you.
Bazı işlerimi halletmek için dışarı çıtım ve sana söylemem gereken bir şey vardı.
- There's something I have to tell you.
- Carla sana söylemem gereken bir şey var.
Dear Mary Daisy Dinkle, there is something I have to tell you which will explain why I have not written.
Sevgili Mary Daisy Dinkle sana söylemem gereken bir şey var ki sana neden yazamadığımı anlatabileyim.
- I have to tell you something, Joe.
- Sana bir şey anlatmam lazım Joe.
There's something I have to tell you.
Sana söylemem gereken bir şey var.
I have to tell you something.
Sana bir şey anlatmam lazım.
Dad, I got to tell you something I should have told you!
Baba, sana bir şey anlatmalıyım! Daha önce söylemeliydim!
If there's something you need to tell me before we go down this road if I'm gonna have a surprise in the delivery room I would just appreciate it that you erase any and all- -
Bu yola tamamen baş koymadan önce söylemen gereken bir şey varsa doğumhanede bir sürprizle karşılaşacaksam şimdiye kadar olan her şeyi silip...
I have to tell you something.
Sana bir şey söylemeliyim.
Because I have to tell you something.
Çünkü sana bir şey söylemem gerek.
I need to tell you something that- - that I should have told you before.
Sana bir şey söylemem gerek ki bunu daha önceden yapmış olmalıydım.
Okay, I wasn't going to tell you about this yet, but I have been working on something very big!
Size henüz bundan bahsetmeyecektim fakat uzun zamandır büyük bir işin peşindeyim.
I have to tell you something important.
Çok önemli bir şey söylemeliyim :
Ale, I have to tell you something.
Ale, sana söylemem gereken bir şey var.
I have to tell you something Tell me tomorrow
- Sana bir şey söylemeliyim.
There's something I have to tell you.
Sana söyleyeceklerim var.
Ethan... I've been watching you coming here for a long time, trying to make something happen, and I have to tell you it's just not happening.
Ethan... seni uzun zamandır izliyorum gelip gidiyorsun.
I have to tell you something.
Sana bir şey söylemem gerek.
I have to tell you something
Sana birşey söylemeliyim
Kodai There's something I have to tell you.
Kodai... Sana söylemem gereken birşeyler var.
Kodai there's something i have to tell you.
Kodai sana söylemem gereken birşeyler var.
On the other hand, if I did kill them, it'd be a mistake to tell you that I did, mam and I'd have to do something about that.
Öbür taraftan onları öldürdüysem sana öldürdüğümü söylemek bir hata olurdu çünkü o zaman sen biliyor olurdun ve benim bununla ilgili bir şeyler yapmam gerekirdi.
Liam, there's something I have to tell you.
Liam, sana söylemem gereken bir şey var.
I have to tell you something. Mm-hmm.
Sana birşey söylemeliyim.
There's something I have to tell you, Clark.
Sana söylemek istediğim bir şey var, Clark.
I have to tell you something.
Size bir şey söylemem lazım.
I have to ask you something, please tell me the truth.
Sana birşey sormak zorundayım, lütfen bana gerçeği söyle.
I have to ask you something... and I need you to tell me the truth, because if you don't... there will be consequences - life-and-death consequences.
Sana bir şey sormam lazım. Ve bana gerçeği söylemeni istiyorum çünkü eğer söylemezsen, sonuçları olacak ölüm kalım anlamında sonuçlar.
I have to tell you something.
Sana birşey söyleyeceğim.
# Wait, I have # # something to tell you. #
Bekle, sana söylemem gereken bir şey var.
- There's something I have to tell you.
- Hayır. - Sana anlatmam gereken bir şey var. - Anne, dinle.
I have something major to tell you
Dinle.
I'm going to tell you something that I have never told another soul.
Sana bir şey söyleyeceğim. Daha önce kimseye söylemediğim bir şey.