English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I haven't got time

I haven't got time translate Turkish

348 parallel translation
I haven't got an awful lot of time.
Fazla zamanım yok.
- I haven't got time for breakfast.
- Bekleyecek vaktim yok.
I haven't got much time.
Fazla zamanım yok.
- Well, I haven't got time to tell you now.
- Şimdi anlatacak zamanım yok.
I haven't got time.
Vaktim yok.
Now, I haven't got much time.
- Fazla vaktim yok.
But I - I haven't got the time.
Ama benim... benim zamanım yok.
Well if you cared at all I'd have to tell you that I'm a very busy character I haven't got time to be interested in girls.
Eğer tüm bunları önemsiyorsan, sana söylemem gerekir ki ben, çok yoğun bir şahsiyetim ve kızlarla ilgilenecek hiç zamanım yok.
I haven't got time to play games.
Oyun oynayacak zamanım yok.
Haven't you more of that flower design I got here the last time?
Son seferinde almayı tasarladığım şu çiçekten artık yok mu?
I haven't got much time left.
Fazla zamanım kalmadı.
- I haven't got the time or inclination to out'em out.
Onları ayırmak için ne vaktim ne de hevesim var.
I HAVEN'T GOT TIME NOW.
Fazla zamanım yok.
- I haven't got time anyway.
- Zaten zamanım da yok.
I haven't got time.
Fazla zamanım yok.
- I haven't got time.
- Buna vaktim yok.
- Nothing. I haven't got time.
Joe geldi gelecek.
- I haven't got time to explain!
- Anlatacak zaman yok.
I haven't got time.
Zamanım yok.
I haven't got time to listen.
Dinleyecek zamanım yok.
- I haven't got time, Harv.
- Vaktim yok, Harv.
I haven't got that kind of time.
Buna zamanım yok.
But I haven't got time for this now.
Ama şimdi buna zamanım yok...
Look Sally. I haven't got time to talk about it now.
Anlatacak zamanım yok.
Look, I haven't got much time.
Fazla zamanım yok.
Look, I haven't got a lot of time.
Dinle, fazla vaktim yok.
I haven't got time now.
Şu anda vaktim yok.
- I haven't got time.
- Vaktim yok.
Haven't got time to worry. I just make my plans and carry them out.
Endişelenecek zamanım yok, ben sadece planları yapar ve onları uygularım.
Please don't quote me the price when I haven't got the time.
Zamanım yokken bana mekanlardan söz etme.
I know this is out of line, but we haven't got much time...
Bunun uygunsuz olduğunu biliyorum, ama fazla vaktimiz yok...
- No, I haven't got time.
- Hayır, fazla zamanım yok.
I haven't got time tonight.
Bu gece gelemem.
- Oh, I haven't got the time.
- Oh, zamanım yok.
I haven't got time.
Zamanım yetmemişti.
Ruby, I haven't got time to argue the point with you.
Ruby, seninle bu konuyu tartışacak zamanım yok.
- I haven't got the time for it.
- Buna vaktim yok.
If you come up with anything bright, let me know... because I haven't got much time.
Aklınıza parlak bir fikir gelirse bana haber verin... çünkü benim fazla vaktim yok.
I haven't got any time to waste.
Boşa harcayacak vaktim yok.
Yeah, I would be, but I haven't got time.
- Evet, öyle olabilirdi, fakat zamanım yok.
I haven't got much time.
Fazla vaktim yok.
Well, I haven't looked at it for some time, but what has that got to do?
Evet, son baktığımda öyleydi, Ne oldu peki?
Mr. Cummings, I haven't got very much time.
Bay Cummings... Fazla vaktim yok.
I just haven't got that kind of time to waste.
Boşa harcayacak vaktim yok.
I just got back, so I haven't had time to...
Yeni döndüm, onu bulmaya vaktim olmadı.
We've got to go away from here. Princess, please, I haven't got time.
- Onu Bayan Lucy'ye söyle sen.
- I haven't got time. No.
- Zamanım yok.
Look, I haven't got much time, so if you love your country if you're a patriot, you'll listen, and listen hard.
Ülkeni seviyorsan fazla vaktin yok vatandaşsan çok iyi dinlemen gerekir.
- I haven't got time for all that.
Beş harfli. Bunlar için zamanım yok.
I haven't got time to waste ;
Kaybedecek vaktim yok ; hadi şimdi bir hana gidelim.
Okay, so we knock off the chick first. I haven't got time.
Tamam, o halde önce pilici temizleyelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]