I hope you don't mind translate Turkish
1,381 parallel translation
Hey, I hope you don't mind me dropping your name with the local PD.
Umarım adını yerel polis teşkilâtında araştırma yapmak için kullanmama kızmazsın.
I hope you don't mind being invaded, Alice.
Umarım odayı işgal ettiğimi düşünmüyorsundur, Alice.
I hope you don't mind.
Umarım kızmazsınız.
I hope you don't mind.
Senin için sorun olmaz umarım.
I hope you don't mind if I speak..... I don't want to appear forward.
Sizinle konuşmamın, umarım bir mahsuru yoktur........ "fazla ileri gidiyor" görünmek istemem.
I hope you don't mind us laying here, sir?
Umarım, burada yatmamızın bir mahsuru yoktur, efendim?
I hope you don't mind.
Umarım sakıncası yoktur.
I hope you don't mind if I join you for a short while.
Kısa bir süreliğine size katılmamda bir mahsur yoktur umarım.
I hope you don't mind, my baby-sitter cancelled on me, at the last minute, so...
Umarım sorun olmaz, bakıcım son anda gelemeyeceğini söyledi. Bu yüzden geç kaldım.
I hope you don't mind.
Umarım uygundur.
I hope you don't mind becoming rich and famous.
Umarım, zengin ya da fakir olmak çok da umrunda değildir.
I hope you don't mind, I was intrigued by your conversation.
Kusura bakmayın, konuşmanıza kulak misafiri oldum.
I hope you don't mind. I invited Amy to join us.
Umarım Aimee`yi davet etmiş olmamın bir mahsuru yoktur.
You don't mind, I hope?
- Sorun olmaz, umarım?
I'm genial as heck. I hope you don't mind.
Umarım sakıncası yoktur.
I hope you don't mind.
Umuyorum sakıncası yoktur.
I hope you don't mind me just dropping in like this... but my dad did invite me.
Merhaba Natali. Haber vermeden geldiğim için umarım bana küsmezsin ama babam beni davet etti.
I hope you don't mind.
Umarım sorun olmaz.
- I hope you don't mind.
- Umarım sakıncası yoktur.
I hope you don't mind.
Mahzuru yoktur umarım.
I hope you don't mind.
Ben sakıncası yoktur umarım.
One of us should. I hope you don't mind.
Ama birimizin yapması gerekiyor. Umarım sakıncası yoktur.
I hope you don't mind, it's kind of a girly film.
Umarım sakıncası yoktur, biraz kız filmi.
I hope you don't mind.
Umarım aldırmazsınız.
I hope you don't mind. She's good.
Umarım senin için sakıncası yoktur.
I hope you don't mind, i, uh... brought along a friend.
Umarım sorun olmaz ama yanımda birini getirdim.
I hope you don't mind, but do you get a sense of my father at all around here?
Afedersiniz, acaba buralarda babamın varlığını hissedebiliyor musunuz?
- I hope you don't mind.
- Kusura bakmayın.
I hope you don't mind. I took a shower.
Duş aldım, umarım rahatsız olmazsın.
I hope you don't mind.
Umarım kusura bakmazsın.
Look here, I hope you don't mind, but I invited Ray.
Buraya bak, Umarım Ray'i davet ettiğime karşı çıkmazsın.
I hope you don't mind.
Umarım mahsuru yoktur.
I hope you don't mind this detour.
Yolu uzatmama kızmamışsındır umarım.
Hope you don't mind if I join you.
Yanına gelmemde bir sakınca var mı?
I hope you don't mind, I sort of brought my sister to stay.
Umarım sakıncası yoktur, kız kardeşimi de getirdim.
And I hope you don't mind... but I've bought something.
- Umarım kusura bakmazsın
Look, I hope you don't mind coming here.
Umarım bu restoran sizin için sorun olmaz.
Everybody, I hope you don't mind I brought a friend along.
- Millet, Umarım yanımda bir arkadaşımı getirmiş olmama aldırmazsınız.
Listen, I hope you don't mind if I leave some things here.
Bazı şeyleri burada bırakmamın, umarım sakıncası yoktur.
I hope you don't mind.
Umarım, sen umursamıyorsundur.
So I hope you don't mind a little breath of fresh air.
Umarım eğitimde yeni bir soluğu memnuniyetle karşılarsınız.
I hope you don't mind driving.
Araba kullanman sorun olmaz umarım.
I hope you don't mind if I replenish my bodily fluids.
Umarım vücut sıvımı ikmal etmeme karşı çıkmazsınız.
Oh, I hope you don't mind, a few friends tagged along.
Oh, tagged ileri bir kaç arkadaş, sakıncası yoktur umarım.
- I hope you don't mind.
- Seni umursamıyorum umuyoruz.
I hope you don't mind, but I took the liberty of going to several businessmen and asking them to invest in a young filmmaker.
Umarım sakıncası yoktur. Kasabada birkaç işadamını ziyaret edip genç ve gelecek vaat eden bir yönetmene yatırım yapmak isteyip istemediklerini sordum.
- I hope you don't mind.
- Yapma. Tabii ki yok.
I hope you don't mind, Greg but we went ahead and ordered something that's not on the menu.
Menüden olmayan bir şeyi istedik. Hayır. Sorun değil.
So, I hope you don't mind my watching out for you.
Umarım seni koruyup kollamamın sakıncası yoktur.
- I hope you don't mind.
- Umarım sorun yoktur.
I hope you don't mind.
Umarım aldırmazsın.