I hope you like it translate Turkish
461 parallel translation
I hope you like it, Mr. Kirby.
Umarım hoşunuza gider Bay Kirby.
I hope you like it.
Umarım beğenmişsinizdir.
I hope you like it.
Umarım beğenirsiniz.
I was saving this as a surprise, but now that you know it I hope you like it.
Bunu sürpriz olarak saklıyordum, ama artık bildiğine göre umarım seversin.
All right, here it is and I hope you like it.
Pekâlâ, işte gerçek, umarım hoşuna gider.
I hope you like it.
Hoşuna gittiğini umut ediyorum.
I hope you like it.
Umarım beğenirsin.
I hope you like it here, honey.
Umarım burayı sevmişsindir, tatlım.
I hope you like it.
Umarım hoşuna gider.
A wedding present, I hope you like it.
Ufak bir düğün hediyesi. Umarım beğenirsin.
I write, "I hope you like it." And I sign my name.
"Umarım beğenmişsinizdir." diye yazıyor ve imzalıyorum.
I hope you like it. - Have my glass.
Yerimizi ve ikramımızı beğenirsiniz umarım.
- I hope you like it.
- Umarım beğenirsiniz.
I hope you like it because it is American, like you.
Umarım hoşuna gider çünkü senin gibi Amerikalı.
I hope you like it. Captain.
Umarım beğenirsiniz Kaptan.
- Well, I hope you like it.
- Umarım beğenmişsinizdir.
I hope you like it.
Umarım bunu beğenirsin.
I hope you like it, because it's perfect for what I have in mind for the foyer.
Beğeneceğini umarım. Çünkü antre için düşündüğün şeye çok benziyor.
- Well, I hope you like it.
- Umarım beğenirsiniz.
I hope you like it.
- Umarım beğenirsiniz.
- I hope you like it.
- Umarım beğenirsin.
I hope you like it.
Beğenmeni isterim.
I hope you will like it.
Umarım beğenirsiniz.
I do hope and trust you're going to like it with us, both here and in Red Gap.
Umuyorum ve inanıyorum ki hem burada hem Red Gap'te bizimle olmak hoşuna gidecek.
Hope you don't think I'm cruel, but, I'd like to tell you how How wonderful it's been meeting you, Mr. Ashenden.
Zalim olduğumu düşünme ama, sana söylemek isterim ki seninle karşılaşmanın ne kadar muhteşem olduğunu, bay Ashenden.
I hope you'll ask me when I began to like it so prodigiously, Miss Elizabeth.
Umarım bana ilk... ne zaman bunun farkına vardığımı sorarsınız.
I hope you'll all still think of it as home and come whenever you like... and stay as long as you care to, now or anytime.
Burayı hepiniz yine eviniz olarak bilirsiniz umarım. Ne zaman isterseniz gelin... ve istediğiniz kadar kalın, istediğiniz zaman.
I hope you like that, it's the same as mine.
Umarım beğenirsin, benimkinin aynısı.
I hope that you like it.
Umarım hoşuna gider.
I hope you will like it.
Umarım burayı seversiniz.
I hope it's not too much... but would you write my wife and tell her to do like you and come out to see me?
Ama umarım sizden karıma ondan sizin yaptığınız gibi yapıp buraya gelmesini yazmanızı istemekle çok olmuyorum.
If it does happen again, I'll do just like I done before only I hope you have more cuts and bruises to fix.
Bir kere daha olursa, daha önce yaptığım gibi yaparım... ama inşallah bu sefer bakacak daha fazla yara beren olur.
I hope you gonna like it here.
Umarım burayı seversin.
Do whatever you want to do, I just hope you like it here.
Yapmak istediğiniz herşeyi yapabilirsin, ben burayı seviyorum.
I hope you'll like it here.
Umarım burası hoşuna gider.
I hope you'll like it.
Size karşılık giden.
"I just don't believe it." I mean, if two guys like you and Ted can't make it, what hope is there for the rest of us?
Sizin gibi bir çift, Ted başaramıyorsa geri kalanların ne şansı kalıyor?
I hope you'll like it.
Umarım beğenirsin.
I hope you never have one like it.
Umarım böyle bir şey olmaz.
One that I hope that you will like as a how shall we put it as a symbol of our new understanding.
Hoşuna gideceğini sandığım bir sürpriz şey gibi nasıl desek yeni mutabakatımızın bir sembolü olarak.
I hope you will like it.
Seveceğinizi umuyorum.
I hope it's as sweet as you like it.
Umarım istediğiniz gibi olmuştur.
I hope you'll like it. It's very old port.
- Umarım beğenirsiniz, çok eski bir porto bu.
I hope you will like it here.
Umarım burada hoş vakit geçirirsiniz.
I hope you'll like it.
Umarım beğenirsiniz
I hope you will forgive my curiosity, but the beast, what was it like actually?
Merakımı bağışla ama, "Hayvan" aslında nasıl birşey idi?
- I hope you'll like it.
- Umarım hoşunuza gider.
I hope it's someone you like.
Umarım hoşlandığınız birisidir.
I hope you'll like it.
Umarım hoşunuza gider.
If you could stop pouring that junk down your throat in the hope that it'll make you feel like a poet, you might be able to talk about things that matter instead of where I do and don't work.
Eğer şu zıkkımı boğazından aşağı akıtmayı bırakabilirsen... bir şair gibi hissetmeni sağlayacağı umuduyla... belki ne yaptığım ya da ne yapmadığım hakkında konuşmak yerine... böyle şeylerden konuşabilirsin.
Yeah, and wearing rags like that... I hope you'll be able to back it up.
Böyle giysiler giyerek umarım alt edebilirsin.