I just can't believe it translate Turkish
433 parallel translation
I just can't believe it.
Cidden inanamıyorum.
- I just can't believe it.
Buna inanamıyorum.
- I just can't believe it.
- İnanamıyorum.
I just can't believe it.
Buna inanamıyorum.
Well, I just can't believe it about Peter. That's all.
ve her küçük yardımın.-ben sadece Peter'in yapabileceğine inanmıyorum.Hepsi bu.
I just can't believe it!
Buna inanamıyorum!
I just can't believe it yet.
Olanlara inanamıyorum henüz.
Nor can I. I just can't believe it.
Benim de, ben de inanamıyorum.
I just can't believe it.
Hiç inanamıyorum.
I tell you, I just can't believe it. That's all.
İşte buna inanamam.
But I just can't believe it.
Ama buna inanamıyorum işte.
I just can't believe it!
Buna inanmakta güçlük geçiyorum!
I just can't believe it's you.
Ben sadece olanlara inanamıyorum, hepsi bu.
I just can't believe it.
Zavallı Demistocle'a olanlara inanmak istemiyorum.
I know I know it, I just - I can't believe that this is happening to me, that's all ¡
Biliyorum, biliyorum, ben sadece bütün bunlar neden beni buldu onu anlamıyorum!
You know, I... I just can't believe it.
Doğrusu buna inanamıyorum.
I just can't believe it.
Aklım almıyor.
I can't help it. I just believe them, that's all.
Kusura bakma, kulağa inandırıcı geliyor.
I just can't believe it.
İnanamıyorum.
Still, I just can't believe it.
Ama gene de buna inanmıyorum.
"I just don't believe it." I mean, if two guys like you and Ted can't make it, what hope is there for the rest of us?
Sizin gibi bir çift, Ted başaramıyorsa geri kalanların ne şansı kalıyor?
I just can't believe it!
İnanamıyorum.
I just can't believe it.
Sadece inanamıyorum.
Just to think that... that idiot was a criminal I just can't believe it.
Bence o gerizekâlı bir suçlu. Buna inanamıyorum.
- I just can't believe it.
- Hâlâ inanamıyorum.
David, I just can't believe it.
David, hiç inanamıyorum.
I just can't believe it.
Olanlara inanamıyorum.
You're too much! I just can't believe it.
Alerjimin tamamen geçtiğini fark ettiniz mi?
I'd like to tell her just once that she is loved wholeheartedly... but I can't say it in a way that she'd believe.
Bir kereliğine bile olsa onu bütün kalbimle sevdiğimi söylemek isterdim. Ama bunu inandırıcı bir şekilde söyleyemiyorum.
I can't believe it, I just cannot believe it.
Buna inanamıyorum.
I just don't believe it that There is nowhere we can cut down.
Tasarrufa gidebileceğimiz hiçbir nokta olmadığına inanamıyorum.
- I just can't believe they did it
- Başardıklarına inanamıyorum
I mean, we just can't believe it.
Yani, biz, buna inanamıyoruz.
He should've known that you'd have been with a woman who thinks Candide is a toenail polish. I just can't believe it.
Senin geceyi, dünya gündeminin tırnak cilası olduğunu sanan bir kadınla geçirdiğini tahmin etmesi gerekirdi.
I've got to grade those papers. God, I just can't believe it.
Kağıtları değerlendirmeliyim.
- l just... I can't believe it.
- Ben, şey... İnanamıyorum.
I just can't believe it.
Bu inanılmaz.
I just can ´ t believe it. Here I am sitting having a conversation... With the great Lou Bundles.
Oturmuş, büyük Lou Bundles ile sohbet ediyorum.
I mean, i can't believe that we are the kind of people - people so eaten up by ignorance and fear that we must destroy something... just because it is different?
Nasıl insanlara döndük böyle. Sadece farklı olduğu için yok etmeyi düşünen... -... cahil ve korku dolu insanlara?
- I just can't believe it.
- Buna inanamıyorum.
No, I just can't believe it.
Hayır, inanamıyorum işte.
I just can't believe it.
Gerçekten inanamıyorum.
I just can't believe it.
Sadece buna inanamıyorum.
It's like this thing with my mother. I know she does all this stuff because she loves me but I just can't believe it.
Yaptığı herşeyi beni sevdiği için yapıyor biliyorum ama buna bir türlü inanamıyorum.
And every time you do, I just can't believe it.
Ve her seferinde inanmakta güçlük çekiyorum.
I can't believe it. It was working just so perfectly yesterday. Come on.
Buna inanamıyorum, hâlbuki daha dün mükemmel çalışıyordu.
- I can't believe.... - I mean I just can't believe it.
- Buna inanamıyorum.
I just can't believe you got it for free.
Bedavaya getirdiğine inanamıyorum.
- I just can't believe it.
- Bir türlü inanamıyorum.
I just can't believe it.
Ben sadece inanamıyorum.
Just because I cannot see it doesn't mean I can't believe it
Sırf göremiyorum diye inanamayacak değilim