I just wanted to give you this translate Turkish
56 parallel translation
I just think you're great, and I just wanted to give you this record.
Size bu hediyeyi vermek istiyorum.
I just wanted to give you this.
Sana bunu vermek istemiştim sadece.
I just wanted to give you this.
Sadece bunu verecektim.
I just wanted to give you this as a token of my appreciation.
Sana olan minnettarlığımın göstermek için bunu getirdim.
I just wanted to give you this before all the presents started to pile up.
Bütün hediyeler yağmaya başlamadan evvel bunu sana vermek istedim.
I just wanted to give you this bill.
Sana şu faturayı vermek istedim.
Well, I just wanted to give you this to say thanks.
Şey, sadece şunu verip teşekkür etmek istedim.
I just wanted to give you this.
Sana bunu vermek istedim.
I just wanted to give you this.
Şunu bırakmak istedim.
I just wanted to give you this.
Sadece sana bunu vermek istedim.
- I just wanted to give you this first.
Önce şunu sana vermek istedim.
- Joy's? - Yeah. I just wanted to give you this back.
Ben de şimdi onun hayatına karışacağım.
I just wanted to give you this.
Sadece bunu vermek istemiştim.
I just wanted to give you this.
Size bunu vermek istedim.
I just wanted to give you this.
- Bunu vermek istemiştim sadece.
- I know. I just wanted to give you this.
Sana bunu vermeyi istemiştim.
I just wanted to give you this.
Bunu size vermek istiyorum.
- I just wanted to give you this.
- Sana bunu vermek istedim.
I just wanted to give you this.
Ben sadece bunu vermek istedim.
I just wanted to give you this.
Size şunu vereceğim.
Um, I just wanted to give you this.
Sana bunu vermek istiyorum.
I just wanted to give you this.
Sadece şunu vermek istedim.
I just wanted to give you this.
Sadece bunu sana vermek istemiştim.
I just wanted to give you this phone message you just got.
Sana bir mesaj iletmem gerekiyor.
I just wanted to give you this.
Sana sadece bunu vermek istedim.
I'm not staying but I... I, I just wanted to give you this.
Kalmayacağım ama sana bunu vermek istedim.
I know you're busy with lunch, but I just wanted to give you this little pre-wedding gift.
Yemek hazırlamakla meşgul olduğunun farkındayım ama sana evlilik öncesi bir hediye vermek istemiştim.
I just wanted to give you this good news.
Sadece bu iyi haberi vermek istedim.
I know you're very busy, but I just wanted to come by and give you this.
Biliyorum çok meşgulsun. Ama uğrayıp bunu vermek istedim.
Today, I just wanted to... give you this.
Bugün, sana bunu vermek istedim.
I just wanted to give this to you.
Size bunu vermek istiyorum.
She's a hurricane jane. But they're supposed to be buried this afternoon, and I just wanted to make sure you didn't want me to give them a closer look.
Bu öğleden sonra gömülmeleri gerekiyor, gidip göz atmam gerekmediğinden emin olmak istedim.
I just wanted to give this to you.
Sadee bunu sana vermek istedim. Banka onu evime yolladı.
I just wanted to give you this.
Bunu vermeye geldim.
I, uh... just wanted to give you this.
Ben, aah... sadece sana bunu vermek istedim.
I just wanted to stop by and... give you this.
Sadece bir uğrayıp... sana bunu vermek istedim.
No, I was on my way back, and... passed this crazy store... and I just wanted to give it to you.
Hayır, buralardaydım ve tuhaf bir mağazaya uğradım. Sana bunu vermek istedim.
Listen, I just wanted to give you a heads up while you're deciding whether or not to vacate Kenny's conviction, the folks over at the Boston Globe and the New York Times, they just love this story.
Dinle, sen Kenny'nin mahkumiyetinin kaderine karar verme aşamasında olduğun için uyarayım dedim. Boston Globe ve New York Times'daki gazeteciler bu hikâyeye bayıldılar.
I just wanted to make sure that I didn't forget to give you this.
Bunu sana vermeyi unutmayacağımdan emin olmak istedim sadece.
Okay, so I wanted to give this to you when the moment was just right.
Peki, bunu sana tam doğru anda vermek istemiştim.
Okay, umm, and just in case things go horribly wrong with Bernie, I wanted to give you this now.
Eğer Bernie ile konuşmamda işler çığırından çıkarsa diye bunu sana şimdi vereyim.
It's just, I don't know how to read this properly... Wanted you to give me a quote.
Sadece bunu doğru dürüst okumayı bilmiyorum senden bir meblağ çıkarmanı istiyorum.
I, uh, I just wanted to stop by and give you this.
Ben, Ben sadece geçerken sana bunu vermek istedim.
I just wanted to give this back to you.
Bunu vermek istemiştim.
Blake, before I forget, I really just wanted to give you this.
Blake, unutmadan bunları sana vermeyi gerçekten istiyorum.
I just wanted to grab a passing glance at my boy and give you this.
Ben sadece geçiyorken uğrayıp oğluma ve size bunuvermek istedim.
I actually just wanted to give you this.
- Ben bunu vermek istiyordum.
- I wanted just to give you this.
- Sana bunu vermek istedim sadece.
I did practically everything you wanted, and you won't just give this to me today?
Neredeyse ne istediysen yaptım. İstediğimi bugün vermeyeceksin yani öyle mi?
I just wanted to give you kind of a quick tour, uh, when Laura was looking at this, she was kind of salivating and couldn't stop actually reading the documents...
Hızlı bir tanıtım yapmak istiyorum. Battıkça Laura'nın ağzı sulanıyor ve dökümanları okumaktan kendini alamıyor.
I've just wanted to give you this.
Ben sadece sana vermek istedim.