I know it's been a while translate Turkish
150 parallel translation
I know it's been a while... but not so long as you wouldn't remember me.
Epey zaman geçti biliyorum ama beni unutacağın kadar geçmedi.
Since I know both sides, to bring the proof of maidenhead after nuptial her mother was staying at groom's house in a room downstairs Prosecuter demanded that it's asked how she knows the suspect, whether he has disturbing behaviour and it's been asked she knows him well, that he's quite, hardworking person, one evening he shouted on his mother because she didn't cook lentil soup and long while ago while his mother, was praying in the afternoon he approached from back and fired a cork gun right next to her ear thus distruptep her praying Witness Hasan Balcõ invited to court.
İki yanı da tanıdığımdan, gerdek ertesi gelinin kızlık nişanını anası evine götürmek için o gece oğlan evinde alt katta bir odada yattığını söyledi Savcı sanığı nasıl tanıdığını, dengesiz davranışları olup olmadığının sorulmasını istedi, soruldu İyi tanıdığını, az konuşan, çalışkan biri olduğunu, bir akşam tarla dönüşü, niye mercimek çorbası pişirmedi diye anasına bağırdığını, eskiden bir gün de, ikindi namazı kılarken arkasından yaklaşıp, kulağının dibine mantar tabancası patlatarak namazı bozdurduğunu söyledi Tanıklardan Hasan Balcı duruşmaya alındı.
I know it's been a while.
Uzun zaman oldu, biliyorum.
I know it's been a while, but I took that as a good sign.
Uzun zaman olduğunu biliyorum ama bu iyiye işaret.
I know you've been living with this thing for a long while but maybe it's just time you....
Uzun zamandır bu acıları çektiğinizi biliyorum. Ama... Ve belki artık...
I know it's been a while, but I'm in a jam.
Biliyorum çok zaman oldu, ama şu anda sıkıntıdayım.
I know, it's been a while.
Uzun zaman oldu.
Well, it's been a while since, you know, I...
Uzun zaman oldu, bilirsiniz, ben...
I know we've already been through this, but it's been a while.
İlişkimizi daha önce bitirdiğimizin farkındayım, ama aradan bir süre geçti.
I know it's been a little while, Miss Templeton, so take a look...
Uzun zaman olduğunu biliyorum, Bayan Templeton. - Bu yüzden iyi bakın.
RAMU : I know it's been a while, but....
Biliyorum, uzun süredir aramadım ama...
Look, I... I know it's been a while.
Bak... epey oldu biliyorum.
I know it's been a while, but I still feel guilty about dating again.
Uzun süre geçtiğini biliyorum ama biriyle çıkmaktan bahsedince bile yüreğim sızlıyor.
I know it's been a while, but something's happened and I think that you're the only one I can talk to about it because people I've told think I'm insane.
Uzun süredir konuşmadık ama garip bir şey oldu ve bunu galiba sadece seninle konuşabilirim çünkü söylediğim insanlar aklımı kaçırdığımı düşünüyor.
I know it's been a while, but something's happened And I think you're the only one I can talk to about this because people I've told think I'm insane.
Uzun süredir konuşmadık ama garip bir şey oldu ve bunu galiba sadece seninle konuşabilirim çünkü söylediğim insanlar aklımı kaçırdığımı düşünüyor.
Now, I know that you've been at it for a while, and it can be frustrating.
Bir süredir bu davayla ilgileniyorsunuz ve çok bunalmış olabilirsiniz.
I know it's been a year and a half, but the doctors... did say youd have dreams like this for a while.
Bir buçuk yıl olduğunu biliyorum ama doktorlar daha bir sure böyle rüyalar görür dediler.
I don't know when I first got it, but it's been there a while.
Ne zaman çıkmış bilmiyorum, ama epeydir var.
I mean, it's been a while since you did any of your, you know, art.
Sanat çalışmaların için böyle bir şey yapmayalı epeyce oldu.
I know it's been a while... but I'd like to talk to you when you get a chance.
Biliyorum uzun süre oldu ama şansın olduğunda seninle konuşmak istiyorum.
I know it's been a while, but I've been busy.
Biliyorum uzun bir süre oldu ama meşguldüm.
- Edward. I know it's been a while.
- Vaktini almayacağım.
It's just that it's been a while since someone was horribly killed, and it seems like the opportune time for someone to get, I don't know, offed.
Birinin çok kötü derecede öldürülmesinden bu yana biraz zaman geçti ve bilmiyorum işte insanın kurtulması için uygun bir anmış gibi geliyor.
It's just a... you know, it's something we've been talking about for a while, and... and...'cause I don't know if we want the girls to grow up in this city.
Bu sadece... bilirsin... Bu bir süredir konuştuğumuz bir şeydi, ve... ve... çünkü, kızları şehirde büyütüp büyütmek istemediğimizi bilmiyoruz
It's just, that it's been... a while, since, you know... since I been with someone.
Sadece... uzun zaman oldu bilirsin birisiyle beraber olmayalı.
You know, i bet it's been a while since you've had a home-cooked meal.
Bilirsin, İddia girerim ki ev yemeği yemeyeli epey bir süre geçmiştir
I know it's been a while, God, and I've been out of touch but please, please, please be with me.
Tanrım biliyorum dua etmeyeli uzun zaman oldu fakat lütfen, lütfen, lütfen yanımda ol.
You know, it's a while since I've been camping.
İyi fikir. Biraz rahatlarsın.
Fact is, it's been quite a while since I even had anyone to get close to, you know what I'm saying?
Gerçek şu ki, birine yakınlaşmayalı çok uzun zaman olmuştu anlıyor musun?
You know, it's been a while since I partied like this.
Ne zamandır böyle eğlenmiyorum.
I know it's been a while because Enid could still fit through that door. I shouldn't joke, she's very ill.
Espri yapmamalıyım.
- It's been a while, I know. - It's been a little bit.
- Bayağı zaman geçti, biliyorum.
I know it's been a while, but I've been thinking about things.
Biliyorum, biraz uzun sürdü, ama hala düşünüyorum.
It's been a little while. Yeah I know I can't believe
Ben de evden çıktığıma inanamıyorum.
What was that for? I don't know, it's just been a while since somebody said something that nice to me.
Bilmiyorum, biri bana güzel bir şey söylemeyeli biraz zaman oldu.
Listen, I know it's been a while since you've taken your, uh... Your bike out for a ride, you know.
Dinle, düşünüyorum da bisikletinle bir tur atmayalı epey oldu ha?
I mean, it's, you know, it's been a while since I've slept with someone - no-no-not, not slept With someone, but slept with s... it's actually been a while since I've done either one, so...
Bilirsin, biriyle yatmayalı epey oldu yani öyle yatmak değil, diğer türlü yatmak... Aslında iki tür yatmayı da yapmayalı uzun süre oldu.
I KNOW IT'S BEEN A WHILE SINCE I TOOK SOMEONE ON A DATE, BUT, UH, MOVIE TICKET PRICES HAVEN'T RISEN THAT MUCH, HAVE THEY?
Bir süredir kimseyi dışarı çıkarmadığımı biliyorum, ama sinema biletlerinin fiyatları o kadar artmamıştır, değil mi?
You know, it's been a while since I've been in new york.
Biliyor musun New York'a geleli çok olmadı.
I know you haven't been sexual for a while, and I know it's been difficult for Katie.
Bir süredir cinsel ilişkide bulunmadığınız biliyorum ve bunun Katie için zor olduğunu da biliyorum.
I'm really sorry to barge in on you like this. I know it's been a while.
Seni öylece rahatsız ettiğim için özür dilerim biliyorum çok uzun süre oldu
I know it's been a while, but... I'm having a book signing in LA in a couple days, and...
Biliyorum uzun süre oldu, ama birkaç gün sonra L.A'da imza günüm var.
I know it has been a little while since Navinda's wedding. But...
Navinda'nın nikahından bu yana çok oldu biliyorum.
I know it's been quite a while.
Biliyorum bayağı bir zaman oldu.
I know it's been a while, duckling, but, er... we, er, never dreamed this.
Bir süredir görüşmediğimizi biliyorum kızım ama böyle bir şeyi beklemiyorduk.
I know, I know, it's been a while.
Uzun zaman oldu.
I know it's been a while since your last head teacher, Mr Blakeman, disappeared, and it looks like standards around here vanished with him.
Eski müdürünüz, Bay Blakeman ortadan kaybolduğundan beri uzun süre oldu ve görünüşe göre okulun standartlar da onunla birlikte yok olmuş.
I know it's been a while but...
Biliyorum, uzun zaman oldu ama...
I know it's been a while, but when you were staying here you didn't take something of mine by mistake, did you?
Epey önce, sen burada kalırken yanlışlıkla bana ait bir şey almadın, değil mi?
Yeah, I know it's been a while. But...
Biliyorum uzun zaman oldu.
Listen, I know it's been a while since you called.
Dinle, aradığından beri epey bir zaman geçti.