I know it's short notice translate Turkish
57 parallel translation
I know it's kind of short notice.
Biliyorum, aceleye geldi.
I know it's short notice, but I've been called away on business.
Çok ani oldu biliyorum ama bir iş gezisine çıkmam icap etti.
It's short notice, I know, but later everything's gonna be chaotic.
Biliyorum, çabuk bir davet oldu ama daha sonra herşey daha karmaşık olacak.
I know it's short notice, but this is real bad people we're after.
Ama peşinde olduklarımız, gerçekten kötü adamlar.
I know it's short notice, but... or dinner or whatever.
Randevu almak için geç davrandım, ama akşam yemeği de olsa olur.
Know it's on very short notice, but I've got to go to work.
Aniden haber verdim, biliyorum ama işe gitmeliyim.
- I know it's very short notice, but...
- Daha önce haber vermeliydim ama...
I was wondering... I know it's really short notice, but my folks are coming through town...
Merak ettim... Yeni tanıştığımızın farkındayım, fakat, ailem buraya geliyor...
I, uh, know it's short notice, but...
Dinliyor.
I know it's short notice, but I was hoping you'd be my best man.
Çok ani olduğunu biliyorum, ama nikah şahidim olmanı istiyorum.
I know it's short notice, but the deal came through.
Son dakikada haber verdiğimi biliyorum ama anlaşma yapıldı.
- Hi, I know it's short notice but could you possibly do me a table for two for tonight at about eight?
- Merhaba, biliyorum geç kaldım ama sekiz için iki kişilik masa ayırabilir misiniz bana?
I know it's short notice. I just - -
Biliyorum önceden haber vermeliyim ama..
Of course, I know it's very short notice.
Çok geç haber verdiğimi biliyorum.
HEY. I KNOW IT'S PRETTY SHORT NOTICE TO DUMP THE KIDS ON YOU AGAIN,
Çocukları apar topar size bıraktığımızı biliyorum.
Hey, look, I know it's kinda short notice so... bring Lucas along if you can't find a sitter. Love to meet the little guy. My brother owns the dealership.
Küçük bir hatırlatma eğer bakıcı bulamazsan Lucas'ı yanında getir.
Oh and, hey, I know it's kinda short notice so... bring Lucas along if you can't find a sitter.
Küçük bir hatılatma ; eğer Lucas'a bakıcı bulamazsan onu da getirebilirsin.
Yes, I know, it's a big crowd. Yeah, I know it's short notice. Yes, I know, it's a big crowd.
- Çok kalabalık olduğunu biliyorum.
Yeah, I know it's short notice.
- Son anda bildirdiğimi biliyorum.
I know, it's short notice but they had a cancellation they said they can fit me in. But...
Ani olduğunu biliyorum ama iptal olan bir hastanın yerine beni aldılar.
I didn't know if you could make it on such short notice, everyone's so busy now.
Emrivaki olduğundan gelip gelemeyeceğini bilmiyordum herkes çok meşgul bu aralar.
Well, I gotta say it's kinda short notice, you know?
Biraz ani olduğunu söylemeliyim, biliyor musun?
I know it's short notice, I just thought, uh...
Biliyorum bir anlık, düşündüm de...
I know it's short notice.
Biliyorum biraz ani oldu.
Yeah, I'm sorry. I know it's short notice, "but..."
Son anda haber verdiğimi biliyorum.
– Yeah, I know it's short notice.
- Biliyorum, vakit dar.
I know, it's short notice, but I'm also giving you Monday off.
Biliyorum kısa bir not oldu ama aynı zamanda pazartesi günü izinlisin.
Well, I know it's a bit short notice, but I'd really love you to step in as our guest.
Bunun çok kısa bir süre olduğunu biliyorum, ama sizi konuğumuz olarak görmeyi isterim. - Tabii ki, bu harika olurdu. - Mükemmel!
I know it's short notice.
Biliyorum, süre kısa.
Yeah, i know it's short notice,
Evet, biliyorum biraz geç oldu ama..
I know it's short notice, but...
Son dakikada haber verdim ama...
Can I come over? I know it's short notice...
Daha önce haber vermem gerekirdi, ama evine gelebilir miyim?
I know it's a little bit short notice, but I was wondering if you'd, you know, want to come along?
Biraz apar topar oldu ama benimle gelmeni istiyorum.
I know it's short notice, and you need to think it over.
Ani bir teklif olduğunun farkındayım, düşünmeniz gerek.
Uh, Saturday night. I know it's short notice, and you're probably busy, but we'd really appreciate it.
Kısa süreceğini ve büyük ihtimalle meşgul olduğunu biliyorum ama çok makbule geçer.
- I know, it's really short notice...
- Son dakikada haber verdim biliyorum...
I know it's a bit short notice, but I'll be able to put a crew together.
Az bir zaman kaldığını biliyorum ama bir takım toplayabilirim.
I know it's kind of short notice, but... after the competition, Rachel and I are going to get married.
Pek vakit vermediğimizin farkındayım ama yarışmadan sonra Rachel'la evleniyoruz.
I know it's short notice, but our celebrity chef just dropped out, and the network think you're a perfect replacement for the U.S. launch.
Kısa süreli olduğunu biliyorum, ama ünlü ahçıbaşımız işi bıraktı, ve yapımcılar senin lansman için mükemmel bir seçim olduğunu düşünüyorlar.
I know it's short notice, but I would consider it a personal favor after six years of listening to you complain about how there are so few women on death row.
Çok geç haber verdiğimi biliyorum, ama altı yıl boyunca senin niye idam edilen kadın sayısının bu kadar az olduğuna dair yakınmalarını dinledikten sonra bunu özel bir iyilik olarak addederim.
That's so good! I mean, we know it's short notice, but we'd love you all to come with us.
Biraz geç haber vermiş gibi olduk ama hepinizin bizimle gelmesini çok isteriz.
"I know it's short notice, but..."
"Çok geç haber verdiğimin farkındayım ama..."
I know it's short notice.
Daha altı haftan var. Kısa bir süre farkındayım.
I know it's short notice, but the host specifically requested your presence.
Kısa bir süre olduğunu biliyorum ancak ev sahibi özel olarak bulunmanızı istedi.
I know it's short notice with the funeral, but...
Cenaze için ani olacak, biliyorum ama...
- I know it's short notice, but I have something very important
- Çok kısa bir vade olduğunu biliyorum. Ama onunla konuşmam gereken çok önemli bir konu var.
I know it's short notice.
Kısa zaman olduğunu biliyorum.
I know it's short notice, but I just wanna give her the best night I can.
Kısa bir zaman olduğunu biliyorum, ama ona verebileceğim en güzel geceyi vermek istiyorum.
I know it's short notice, but I need you to come over.
Biliyorum gideli çok olmadı ama buraya gelmen gerekiyor.
I know it's such short notice, I'm sorry.
Biliyorum çok ani oldu. Kusura bakma.
Jeez, that is so... I know it's short notice but the baptism's on the 24th.
Fazla bir zaman olmadığını biliyorum ama vaftiz töreni ayın 24'ünde.