I know you can do it translate Turkish
887 parallel translation
I know you can do it.
Bunu yapabileceğini biliyorum.
But I know you can do it, Eddie.
Ama sen yapabilirsin.
- I know you can do it.
- Bunu yapabileceğinizi biliyorum.
But it isn't false. I know you can do it.
Sizin başarabileceğinizi biliyorum.
I know you can do it, Fielding.
Yapabileceğini biliyorum, Fielding.
I know you can do it, man.
Yapabileceğini biliyorum.
Come on, I know you can do it well.
Hadi Robbie. Hadi yapabilirsin.
You know I can't do it.
Bunu yapamayacağımı biliyorsun.
I know that you're going to go through a lot. But, I'm not quite sure what it is that I can do to help.
Bundan sonra her şey daha zorlaşacak ama ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.
I know how you feel. And there's nothing I can say or do to help you, except that well, I wish it wish could have been me instead of Frankie.
Neler çektiğinin farkındayım ve acını hafifletmek için ne yapabilirim, ne söyleyebilirim bilmiyorum.
Now, let me tell you, Mr. Gibson... I'm not going back to Detroit before I have my vacation and if you don't like it, you can take my job and you know what you can do with it?
Size bir şey söyleyeyim bay Gibson, tatile çıkmadan Detroit'e dönmüyorum beğenmiyorsanız alın onu, ne yapacağınızı biliyorsunuz?
I don't know about you, my dear... ... but I do know what it means to repress yourself, starve yourself... ... through what you conceive to be your duty to others.
Seni tanımıyorum canım ama sırf görev duygusuyla kendini bastırmanın ne demek olduğunu biliyorum.
Because if there's anything that I can do to help you... just let me know, and I'll do it.
Çünkü sana yardım etmek için yapabileceğim bir şey varsa bana söylemen yeter.
Do you know, we had almost forgotten what peace was until you came into this house. I can't tell you how much it means to me.
Biliyor musunuz siz gelene dek bu evde bir sessizlik vardı.Bunun ne anlama geldiğini size tarif edemem.
Well, you know perfectly well I can't give you permission to do it.
Bunu yapman için sana izin veremeyeceğimi pekâlâ biliyorsun.
I know that, dear. I know you didn't do it.
Senin yapmadığını biliyorum canım.
You can take a chance I know what I'm doing and let me do it!
Sen de, yaptığım işi bildiğime dair riski gir de, işimi yapayım.
I'll have your badge for this, Warren! You know I can do it.
Bunun için rozetini alacağım, Warren!
What do you know? Since you like it so much, I'll see if I can find more for you.
Madem bu kadar hoşuna gitti, sana birkaç görev daha vereyim bari.
If I can do anything to make it any harder for you, let me know.
İşini zorlaştırmak için yapabileceğim bir şey olursa haber ver.
I can do it, you know.
Bunu yapabilirim, biliyorsun.
Look, you know I've talked to Johnnie already. I've talked to him, and he's crazy to do it.
Johnnie'yle konuştum ve bu işi almak için can atıyor.
And you know I can do it too!
Biliyorsunuz bunu yaparım!
I don't blame you for a minute, but I don't know what I can do about it. Unless we put another man on there.
Seni suçlamıyorum ama, işi başka birisine vermediğimiz sürece bu konuda ne yapabilirim bilmiyorum.
I know what you expect, Mother, and I can do it!
Ne beklediğinizi biliyorum efendim ve yapabilirim!
I know, but you can't do it alone.
Biliyorum, ama bunu yalnız başına yapamazsın.
" I know you can't write but I'm sure your mistress will do it,
Yazamadığını biliyorum ama eminim hanımın yazar.
And you know I can do it.
Yapabileceğimi biliyorsun.
If that is the way it must be, Excellency, I can only say that I will try to act as I know you would do.
Eğer duymak istediğiniz buysa, Ekselansları tek söyleyebileceğim, sizden öğrendiğim herşeyi yapmaya çalışacağım.
Charly, I know that you can do it.
Charly, bunu yapabileceğini biliyorum.
Yesterday, and the day before, you keep saying I can do it... and Miss Kinnian says I can do it, everybody says I can do it... but I know I can't do it.
Dün ve önceki gün yapabileceğimi söylediniz. Ve Bayan Kinnian da yapabileceğimi söylüyor, herkes yapabileceğimi söylüyor. Ama ben yapamayacağımı biliyorum.
I can't do it, Dr. Straus, you know I can't do it.
Yapamam, Doktor Straus, yapamayacağımı biliyorsunuz.
You stay there and, well, I don't know what we can do. But perhaps we can at least dry it out for you.
Ne yapabiliriz bilmiyorum, ama en azından bunu kurutabiliriz.
Now, I know that we agreed that you'd come down here and do the cooking, and I appreciate it but I can't say I'm real happy about the way you stand around the room.
Anlaşmamızı biliyorum.. ... gelip yemekleri yapacaktın ve bundan memnunum. ... ama odada öylece dikilmenden hoşnut olduğumu söyleyemem.
I know what you can do when you put your mind to it.
Aklına koyduğun her şeyi yapabilirsin.
You know as well as I do their brain system is not developed in either the vocal or abstract-thinking area. Yes, sir, but they do have the power of speech, and it is for you gentlemen to assess how far that power can be exercised intelligently.
Evet, efendim ; fakat bunlar konuşma yeteneğine sahipler ve bu yeteneklerinin ne kadar zekice kullanıldığını ölçmek siz beylere düşüyor.
The best we can do then is send out a search party the long way around, but it's kind of like a needle in a hay stack, if you know what I mean.
Pekâlâ, elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz,.. ... daha sonra uzun yolla bir araştırma grubu yollarız. Eğer ne kastettiğimi anlıyorsan, bu samanlıkta iğne aramaya benziyor,
You can paint? - I can do it, you know?
- Yaparım, neden olmasın?
I cannot explain it, but I know... I know that the best thing you can do for your people is to enrich their minds.
Biri, diğeri olmaksızın olamaz, ve bu güçlü birleşmeden yeni bir dil doğar dünyanın heryerindeki her insanın anlayabileceği.
Oh, I know. Twelve Shirley Temples can really do it to you.
Ah, biliyorum. 12 kadeh "Shirley Temple" buna neden olabilir.
I know, but only you can do it.
Biliyorum, ancak bunu sadece siz başarabilirsiniz.
I didn't kill anyone They hit me I know I can't get out of it lf l don't do it they'll kill me You should die rather than do it I thought of it, but...
Ben öldürmek istemiyorum ama beni dövdüler kaçamayacağımı biliyorum eğer öldürmezsem, beni öldürecekler masum birini öldürmektense ölmek daha iyidir bunuda düşündüm... ama öldüreceğim kişiyi..
I want to know if you can do it with the facilities we have here on Alpha.
Bunu Alfa'daki olanaklarla yapıp yapamayacağınızı bilmek istiyorum.
I want to know if you can do it in the time period we have left.
Bunu kalan kısıtlı zamanda yapıp yapamayacağınızı bilmek istiyorum.
You know I can still do it!
Hala yapabileceğimi biliyorsun.
I know you can do it. Do it!
Bunu yapabilirsin!
I don't know, but you can bet it has something to do with your mysterious friend, Eddie Shoebridge.
Bilmiyorum ama iddiaya girerim senin gizemli Eddie Shoebridge'le bir ilgisi vardır.
Yeah, I was not knocking it, you know, because you do what you can do.
Öyle demek istemedim çünkü elinden ne geliyorsa onu yaparsın.
If there's anything I can do for you, just let me know, sir, because it's an honor to have you in this house.
Sizin için yapabileceğim... Bir şey varsa söylemeniz yeterli. Sizi bu evde ağırlamak bir onur,
But you can get a bad reaction from it... so I just take it whenever I know I'm gonna do somethin'.
Fakat bundan rahatsız olabilirsin... bu yüzden sadece bir şey yapacağım zaman onlardan alacağım.
I know you can do it.
Yazabileceğinizi biliyorum.