I know you can hear me translate Turkish
506 parallel translation
Charlotte, I know you can hear me.
Charlotte, beni duyabildiğini biliyorum.
I know you can hear me.
Duyduğunu biliyorum.
I know you can hear me so don't cut me off.
Beni duyabileceğini biliyorum o nedenle bağlantıyı kesme,
Now, I know you can hear me, Kowalski.
Beni duyduğunu biliyorum, Kowalski.
White, I know you can hear me.
White, beni duyduğunu biliyorum.
I know you can hear me!
Beni duyduğunu biliyorum.
I know you can hear me.
- Beni duyduğunu biliyorum.
I know you can hear me.
Beni duyduğunu biliyorum.
I know you can hear me, Daryl.
Beni işitebildiğini biliyorum Daryl.
( THUNDER CLAPPING ) I know you can hear me. Would you...
Beni duyabildiğini biliyorum.
I know you can hear me, Hoax.
Hoax, beni duyabiliyorsun biliyorum.
I know you can hear me!
Beni duyduğunu biliyorum!
I know you can hear me.
Biliyorum, beni duyuyorsun.
Martin, I know you can hear me.
Martin, beni duyabildiğini biliyorum.
I know you are in the building... and I know you can hear me.
Binada olduğunu biliyorum. Beni duyduğunu da biliyorum.
I know you can hear me.
Beni duyabildiğini biliyorum.
Now I know you can hear me!
Beni duyabildiğini biliyorum!
I know you can hear me!
Beni duyabildiğini biliyorum.
I know you're in here, and I know you can hear me.
Orada olduğunu, ve beni duyduğunu biliyorum.
I know you can hear me.
Biliyorum beni duyuyorsun
Eddie, I know you can hear me!
Beni duyabildiğini biliyorum.
I know you can hear me!
Beni duydugunuzu biliyorum!
Honey, if you're up there now, I know you can hear me, and you're at God's side, but I want you to cover your ears and eyes.
Tatlım eğer oradaysan, beni duyabileceğini biliyorum ve şimdi Tanrı'nın yanındasın ama gözlerini ve kulaklarını kapatmanı istiyorum.
I know you can hear me.
Beni duyabildiğini, biliyorum.
I don't know whether you can understand me or hear me.
Beni anlayabilir misiniz bilmiyorum.
I am far from home, but I know that you can hear me.
Evden uzaktayım fakat beni duyabileceğini biliyorum.
I don't know whether you can hear me, old Jacob Marley, and I don't know whether or not I imagined the things I saw, but between the pair of us, we finally made a merry Christmas, didn't we?
Beni duyabiliyor musun, bilmiyorum, yaşlı Jacob Marley, gördüklerim hayalimin bir ürünü müydü, onu da bilmiyorum, ama aramızda kalsın, sonunda mutlu bir Noel'imiz oldu, değil mi?
Christ, I know you can't hear me
İsa, beni duyduğunu biliyorum
I don't know if you can hear me. But I'm going to try to adjust the cue switch in the laser.
Beni duyabiliyor musunuz bilmiyorum ama, lazer içindeki süvici onarmaya çalışacağım.
I know you're a good person and this legal system is the best in the world, but you... you can't seem to hear me!
İyi biri olduğunuzu ve bunun dünyadaki en iyi hukuk sistemi olduğunu biliyorum ama siz beni dinlemiyorsunuz!
Sometimes it's like... you're right inside of me, you know... like I can hear your voice and feel your breath and everything.
Bazen sanki sen içimdeymişsin gibi hissediyorum. Sesini duyabiliyorum ve nefesini hissedebiliyorum.
I know you're sleeping and can't hear me.
Uyuduğunu ve beni duymadığını biliyorum.
Andy, I don't even know if you can hear me.
Andy beni duyuyor musun bilmiyorum.
I know that you can hear me even if you don't come in.
Cevap vermesen de beni duyduğunu biliyorum.
look, i don't know if you can hear me, but i just wanted to let you know i'm okay.
-... sadece bilmenizi istedim ki, ben iyiyim.
i don't know if you can hear me anymore.
Beni duyup duyamadığıızı bilemiyorum.
I hear from mothers who say you know what my daughters a teenager now and... she can barely stand to be in the room with me but the one thing we always do is we watch the show in a year its gone from living on the floor of a friends appartment
Ama dizinizi birlikte izliyoruz. " Arkadaşımın dairesinde yerde yaşarken 500 dolara aldığım bir arabayı kullanırken bir yıl içinde bütün dünyada izlenen biri oluverdim. Bence yıldızlar bizden yanaydı.
I hope you can hear me because I know this is true from the bottom of my heart how good your life is.
Umarım beni duyabiliyorsundur, çünkü şu bir gerçek... bunu bütün samimiyetimle söylüyorum... hayatın çok güzel.
I don't know if you can hear me, but here they are, just like I promised.
İçerde misin bilmiyorum. Sana söz verdiğim gibi şeker getirdim.
I don't know if you can hear me... but listen to me.
Beni duyabiliyor musun bilmiyorum ama beni dinle.
I don't know if you can hear me, Jim.
Beni duyabiliyor musun bilmiyorum, Jim.
Deanna, I don't know if you can hear me.
Deanna, beni duyup duymadığını bilmiyorum.
But some of you have rung me and let me know that you loved him, which I know he would have been thrilled to hear.
Ama bazılarınız beni aradı ve onu çok sevdiğinizi söyledi ki bunları duymak için can atacağını biliyorum.
I don't know if I can find you accommodation, but in any event, hear me out.
Size bir yer bulabilir miyim bilmiyorum. Ama beni dinleyin.
I don't know if You can hear me
Beni duyabilir misin bilmiyorum
Diana, if you can hear me, I know you'll understand this.
Diana, beni duyuyor musun? Bunu anlayacağından eminim.
Solo, I know you can hear me.
Beni duyduğunu biliyorum. İLETİ ALINIYOR
I'm not sure if you can even hear me now or if it even makes a difference to you anymore. But I at least wanted you to know that.
Şu an beni duyabileceğinden emin değilim ya da bunun sana bir faydası olacağından ama en azından bilmeni istedim.
Harry, I don't know whether you can hear me.
Beni duyabiliyor musun bilmiyorum Harry.
Tain, I don't know if you can hear me. But if you can, I just want you to know you may not have been much of a father but I really wish you were alive right now.
Tain, beni duyabiliyor musun, bilmiyorum ama duyuyorsan, bilmeni isterim ki pek iyi bir baba değildin ama şu an hayatta olmanı çok isterdim.
I know you can't see me or hear me.
Beni göremediğini veya duyamadığını biliyorum.