I know you don't want to hear this translate Turkish
93 parallel translation
I know you don't want to hear this but you got to get right back into circulation.
Bunu duymak istemeyeceğini biliyorum ama kendini yeniden koşuya vermelisin.
I know you don't want to hear this, but I think the best thing you could do is go back to work.
Bunları duymak istemiyorsun biliyorum, ama en iyisi tekrar çalışmaya başlaman olacak.
I know you don't want to hear this right now.
Şu an bunu duymak istemediğini biliyorum.
I know you don't want to hear this right now but we've seen him in his new place.
Biliyorum şimdi bunları duymak istemiyorsun ama yeni evinde gördük.
Mulder, I know you don't want to hear this.
Mulder, bunu duymak istemediğini biliyorum.
I know you don't want to hear this, Lieutenant... but the money is real and it's everywhere.
Biliyorum bunu duymak istemiyorsun, teğmen ama bu para gerçek ve her tarafa gidiyor.
I know you don't want to hear this, but it's a major key, it's up-tempo we open with "Old Joe's Place."
Bunu duymak istemediğinizden eminim, Ama O bir major anahtarı, Çok yüksek tempolu "OId Joe's PIace." İle açıyoruz
I don't know if you really want to hear this. When Vaughn heard that you were dead, Syd, he... he dropped off the face of the Earth.
Bunu duymak ister misin bilmem ama Vaughn senin öldüğünü duyduğu zaman,..
I know you don't want to hear this, Gibbs, but your commander could've bought with bogus bills. That's why they killed him.
Bunu duymak istemediğini biliyorum ama bu sahte banknotları yarbay vermiş olabilir.
I know you're doing this for me, But I don't want to hear it anymore.
Bunu benim için yaptığını biliyorum.
Jack, I know this isn't what you want to hear, but even if we could recover a sample of the drug, we don't have enough time to engineer an antidote.
Duymak istediğinin bu olmadığını biliyorum Jack. Ama ilacın bir numunesini ele geçirsek bile panzehir geliştirecek kadar vaktimiz yok.
I know you don't want to hear this... but there is not another Apollo in this bunch... and we do have to pick a new CAG.
Duymak istemediğini biliyorum ama aralarında başka bir Apollo yok ve yeni bir HEK seçmemiz lazım.
I know you don't want to hear this, but listen to your boys.
Ama erkek dinlemek - Seni, biliyorum.
And I know you don't want to hear this, but with this new job of yours...
Ve Bunu duymak istemediğini biliyorum, ama bu senin yeni işin.
No, of course not. Adrian, I know you don't want to hear this.
Adrian, bunu duymak istemeyeceğini biliyorum.
Mr. Houseman, look, I know you're not going to want to hear this but I really think you're going to have to put those exercises on hold. I don't like having the same conversation twice.
Mr. Houseman, bakın, bunu duymak istemeyeceğinizi biliyorum, fakat gerçekten bu tatbikatları durdurmak zorunda kalacağınızı düşünüyorum.
Mr. Porter, now, I know you probably don't want to hear this but I think that maybe you should just let these kids stay at the hotel.
Bay Porter, muhtemelen bunu duymak istemezsiniz ama sanırım bu çocukların otelde kalmalarına izin vermelisiniz.
Lana, I know you don't want to hear this... Especially from me.
Lana bunu duymak istemediğini biliyorum... özelliklede benden.
I don't know if you're going to want to hear this, but after talking to Nikki Davis's team I do believe that she killed herself.
Bunu duymak isteyeceğinden pek emin değilim ama Nikki Davis'in ekibiyle konuştuktan sonra O'nun kendini öldürdüğüne inanıyorum.
I know you don't want to hear this, but...
Bunu duymak istemediğini biliyorum, ama...
I know you don't want to hear this, but I don't think you've given up on her either.
Bunu duymak istemedigini biliyorum ama senin de ondan vazgeçtigini sanmiyorum.
I know you don't want to hear this again, but I'm gonna say it to you anyway.
Bunu tekrar duymak istemediğini biliyorum ama yine de söyleyeceğim.
Look, I don't know if you want to hear this or not, but I'm glad you came.
Bak, bunu duymak isteyip istemediğini bilmiyorum, ama gelmene sevindim.
Miss Armstrong... I know you don't want to hear this just now, But...
Bayan Armstrong şu an bunları duymak istemediğinizi biliyorum ama ama bu gemi bu gemi insanlığın Yıldız Geçidinden sonraki en büyük keşfi olabilir.
I know you don't want to hear this, Gibbs.
Bunu duymak istemediğini biliyorum, Gibbs.
I hear it's a murder, and so I don't want anything more to do with this thing, you know?
Cinayet olduğunu duydum. Artık bu işe daha fazla bulaşmak istemiyordum.
Paul, I know you don't want to hear this, But this profession catches up with all of us.
Bunu duymak istemediğini biliyorum ama belki meslek aşkı mantığının önüne geçti.
I know you don't want to hear this right now, but you will get over it.
Bunu şimdi duymak istemiyorsun biliyorum ama üstesinden gelirsin.
Look, mate, I don't know if you want to hear this or not but...
Bak, dostum, bunu duymak istediğinden emin değilim
I know you don't want to hear this, but trust me.
Bu kaderin özgür iradeye karşı mücadelesi değil. Kader ve özgür iradenin birleşimi.
- I know you don't want to hear me say this again, but...
- Bunu duymak istemiyorsun ama...
I know you don't want to hear this, but trust me.
Bunu duymak istemediğini biliyorum.
I know you don't want to hear this, but he's right.
Biliyorum hoşuna gitmiyor ama haklı.
Uh... I know you don't want to hear this, but the life cereal tag you sold, it was that kid's...
Bunu duymak istemediğini biliyorum, ama sattığın o Life tahıl gevreği sloganı, o çocuğundu...
I don't know if you're in a place where you can hear this right now, and I don't want to say I told you so, but I gave you a choice, Mark.
Bunu duymak için doğru yerde misin, bilmiyorum. "Daha önce söylemiştim" demek istemiyorum ama sana bir seçenek sundum, Mark.
Look, I know you don't want to hear this, but, uh...
Bak, biliyorum ki bunu duymak istemiyorsun ;
Look, I know you don't want to hear this, but she's handsy and it makes me uncomfortable.
Bunu duymak hoşuna gitmiyordur ama elleri hiç rahat durmuyor, rahatsız oluyorum.
Shirley, I know you don't want to hear What I have to say, But I owe you this.
Shirley, söyleyeceklerimi duymak istemediğini biliyorum, ama bunu sana borçluyum.
Finn, I know you don't want to hear this, but I think we should cut our losses and bring this fella back to where we found him.
Finn, bunu duymak istemeyeceğini biliyorum ama sanırım bu arkadaşı bulduğumuz yere geri götürerek bu işten sıyrılmalıyız.
Now, I know you don't want to hear this, but finding a 12-step meeting and a sponsor... Really the best favor you can do yourself right now.
Şimdi, bunu duymak istemediğini biliyorum ama... 12 adım toplantıları yapan bir yer bulmak... şu an kendine yapabileceğin en büyük iyilik.
I know that you don't want to hear this, but perhaps you should limit your contact with humans.
Bunu duymak istemediğini biliyorum ama belki de insanlarla ilişkilerine sınır koymalısın.
Leila, okay, I know you don't want to hear this, but I get it.
Leila, peki bunu duymak istemiyorsun ama anladım.
I know you don't want to hear this, but I think you should just ask your dad.
Bunu duymaktan hoşlanmadığını biliyorum ama babana sormalısın.
L know you don't want to hear this, Madrina. But I think they're going to run.
Bunu duymak istemediğini biliyorum, Madrina ama bence kaçacaklar.
You know what? Hey! I don't want to hear any of this, "We can't do it without her,"
Hey! "Onsuz yapamayız" cümlelerini duymak istemiyorum.
I know that you don't want to hear this right now, Secretary Bishop, but...
Şu an bunu duymak istemeyeceğinizi biliyorum Bakan Bishop ama...
I know you don't want to hear this, but if your father's alive, he's had 16 years to look for you and he hasn't.
Bunu duymak istemiyorsun biliyorum ama eğer baban hayattaysa seni aramak için 16 yılı vardı fakat aramamış.
I know you don't want to hear this right now but you have to trust me.
Şu anda bunu duymak istemediğini biliyorum ama bana güvenmelisin.
Okay, honey, I know that you don't want to hear this, but I'm a woman and I have needs.
Tamam, tatlım, bunları duymak istemediğini biliyorum, ama ben bir kadınım ve ihtiyaçlarım var.
Look, Hank, I know you probably don't want to hear this...
Bak Hank, muhtemelen bunu duymak istemediğini biliyorum.
Hannah, I know you don't want to hear this, but the devil did not make your sister sick.
Hannah, biliyorum bunu duymak istemiyorsun, ama ablanı hasta eden şeytan değildi.