I need you to listen translate Turkish
1,294 parallel translation
Son, I need you to listen to me very carefully.
Evlat, beni çok dikkatli dinlemeni istiyorum.
This is serious, and I need you to listen to me, all right?
Durum çok ciddi ve beni dinlemeni istiyorum, tamam mı?
- Alan, I need you to listen to me.
- Alan, beni dinlemeni istiyorum.
Now I need you to listen closely and be really honest here.
Şimdi iyi bir şekilde dinlemeni ve tamamiyle dürüst olmanı istiyorum.
But I need you to listen to me. Okay?
Ama beni dinlemen lazım.
I need you to listen to this.
Bunu dinlemeni istiyorum.
I need you to listen to me. Qkay?
Beni dinlemen gerek, tamam mı?
But I need you to listen.
Ama dinlemen gerek.
Liam, I need you to listen to me, OK?
Liam, beni dinlemeni istiyorum, tamam mı?
I need you to listen to me, OK?
Beni dinlemelisin, tamam mı?
- I need you to listen very carefully.
- Beni çok dikkatli dinlemeni istiyorum. - Devam et.
Right now I need you to listen to me very carefully, just like your brother told you to, OK?
Şu an, beni çok dikkatli dinlemeni istiyorum. Aynen, kardeşinin sana söylediği gibi. Tamam mı?
I need you to listen.
Beni dinlemene ihtiyacım var.
I think that what New York is saying, Christian, is that people have very short attention spans, so you just need to listen to New York,'cause New York knows what's goin'on, OK?
Bence Bayan New York'un anlatmaya çalıştığı şeyler,... aslında insanların çok özen gösterdikleri konular. ... bu yüzden Bayan New York'u dinlemelisin. Çünkü Bayan New York ne olup bittiğini bilir.
Please listen to me. I need you to patch me through to commander langdon, U.S. Coast guard, immediately!
Beni hemen Sahil Güvenlik'ten Yarbay Langdon'a bağla.
I just need you to listen and understand.
Sadece beni dinlemeni ve anlamanı istiyorum.
Listen, I'd be happy to give you guys a ride to wherever you need to go.
Dinleyin, gitmeniz gereken yere bırakmaktan memnuniyet duyarım.
Listen, Jake, if you see sheriff Turner, tell her I really need to talk to her.
Jake, eğer Şerif Turner'ı görürsen, onunla görüşmem gerektiğini söyle.
Listen, I need to talk to you right now about stillson.
Dinle, seninle Stillson hakkında derhal konuşmam lazım.
Just, listen, if we're gonna go any further, I need to know one last time, whether you're with me or not.
Sadece dinle, eğer beraber devam edeceksek benimle misin değil misin bilmem gerek.
Listen, you little brat, the bride is my boss, so I need you to erase that tape.
Beni dinle, velet. Gelin benim patronum. Yani kaseti silmen gerekiyor.
Listen, I just need to ask you one question.
Dinle sadece bir sorum olacaktı.
Before we can even stay in the same room with you I need to know what was going through your mind when you didn't listen to me and dumped that silo in the lake.
Seninle aynı odada kalabilmemiz için, beni dinlemeyip o pisliği göle attığında... aklından neler geçtiğini bilmem gerekiyor.
Linda, listen, I need to tell you something.
Dinle Linda, sana söylemem gereken bir şey var.
Listen, Linda, I need to tell you something.
Dinle Linda, sana bir şey söylemem lazım.
Listen, I think you need to move out.
Dinle, dışarı çıkmalısın.
Kyle, you need to listen very carefully to what I'm saying and stop trying to confuse the issue.
Kyle, dediklerimi çok dikkatli dinlemeni istiyorum ve konuyu karıştırmayı da bırak.
Johnny, listen, if I have to get Turtle cooking lessons because you're not feeling up for it anymore, I'm gonna need to know.
Johnny dinle, eğer artık bu işi yapmak istemediğin için Turtle'a aşçılık dersleri aldırmam gerekiyorsa bunu bilmeliyim.
Listen, I need you to talk to me, Libby.
Dinle, Bana anlatman gerekiyor, Libby.
- Listen, I need to see you.
- Dinle, seni görmem lazım.
Hey, listen, Bill, uh... you and I need to have a talk.
Hey dinle Bill, biraz konuşmamız lazım.
Hey, listen, I really want to thank you guys for taking me in, in my time of need.
Dinleyin, tam da ihtiyacım olan zamanda beni evinizde misafir ettiğiniz için size teşekkür ederim. Ooo, unut gitsin, Quagmire.
Uh, listen, Ed, I need to ask you something and you know I wouldn't ask you unless...
Ed, senden bir şey isteyecektim. Bilirsin zorda olmasam senden...
Oh, hey, listen, I need to talk to you.
Seninle konuşmalıyız.
Listen, I found you. I need you to help me.
Bak, seni buldum ve yardımına ihtiyacım var.
Listen, John, I need you to stay here, all right?
Bak John, senin burada durmanı istiyorum, tamam mı?
Listen, I need you to pull a couple of favors from your friends at county.
Dinle, kasabadaki arkadaşlarından birkaç kıyak istiyorum.
Rhys, listen to me, I need you to trust me.
- Rhys, dinle, bana güven.
Matt, listen, now that you're a man, there's something I need to talk to you about.
Matt, dinle, şimdi koca adam oldun seninle konuşmak istediğim bir konu var.
Now, listen. I need you to go the gas station.
Dinle, benzin istasyonuna gideceksin.
Dr Kelso, I need to talk to you, and I know that you won't speak to me, but that's okay, because I just need you to listen.
Dr. Kelso, sizinle konuşmak istiyorum, sizin benimle konuşmayacağınızı biliyorum ama önemli değil, dinlemeniz yeterli.
There's something that you need to hear. But first, I need to know if you'll listen.
Duyman gereken bir şey var, fakat önce dinleyip dinlemeyeceğini bilmeliyim.
All right, listen, I need you to do everything that I do exactly as I do it, all right?
Tamam, dinle, yaptığımın aynısını yapmanı istiyorum. Tam olarak yaptığım gibi, tamam mı?
Steve, listen to me, this is gonna hurt, but if you want to keep your legs, I need you to hold them still.
Steve, dinle beni, bu acıtacak. Ama eğer bacaklarını istiyorsan, onları sabit tutmalısın.
Listen, Mike, I need you to meet me at the Empire Hotel tonight.
Dinle, Mike, seni karşılamak gerekir Empire Hotel Bu gece beni.
Listen to me, I need you to come and pick me up on the subway.
Beni dinle, metroya gelip, beni buradan alman lazım.
Listen, I need to talk to you about him.
Dinle, seninle onun hakkında konuşmam gerek.
Listen, um, if you ever need to talk, I'm here.
Dinle, konuşmak isteyecek olursan buradayım.
Hey, saul, listen, i-I need to ask you something. Anything.
Artıya çıkarmamız imkânsız ama belki 30'lardan yukarı çekebiliriz.
Listen, Alan, if I don't make it, you need to know about my will.
Dinle, Alan, eğer başaramazsam diye sana vasiyetimden bahsetmek istiyorum.
Listen, I need to talk to you about those sideline passes.
- Dinle, saha kenarı biletleri hakkında konuşmalıyız.