I remember this one time translate Turkish
96 parallel translation
I remember this one time...
Hatırlıyorum da, bir seferinde...
JIM Well, I remember this one time... in a Banshee at night in combat conditions, so the carrier has no lights.
Şey, bir keresinde bir Banshee ile gece uçuşu yapıyordum, yani uçak gemisinde karartma vardı.
Actually, I remember this one time. This is funny.
Aslında, şimdi aklıma geldi, biraz komik bir hikaye.
I remember this one time we were over at Barry's house.
Hatırlıyorum da bir keresinde Barry'nin evindeydik.
I remember this one time Silent Bob and I were on the run.
Bir keresinde Sessiz Bob ve ben kaçıyorduk.
I remember this one time you were drunk and telling me how crappy your childhood was
Bir keresinde sarhoş olup, ne kadar berbat bir çocukluk geçirdiğini anlattığını hatırladım.
I remember this one time, Roy picked me up early from school.
Hatırlıyorum da, bir seferinde Roy beni okuldan erken almıştı.
I remember this one time, there was this well-built Latino...
Bunu bir kere hatırladım, orada bu çok iri yapılı Latin Amerikalı vardı- -
I remember this one time she decided that she'd make one herself.
Kendi başına bir pizza yapmaya karar verdiği zamanı hatırlıyorum da.
I remember this one time,
Bir keresinde,
I remember this one time when I was six, man, this girl broke my heart, wouldn't give me the time of day.
6 yaşında olduğum zamanları hatırlattı. adamım, bu kız kalbimi kırdı geçti. Tüm gün onu düşünüyorum.
I remember this one time when Ivan and I first started seeing each other about five years ago - and there was this one time...
Hatırlıyorum, bir keresinde, Ivan'la yeni birlikte olmaya başlamıştık, beş yıl önce.. ve şey olmuştu...
I remember this one time I was-
Bir keresinde sokaktayım.
I remember this one time she, she was watching over me and it was raining, and we went to the store right as it was closing, you know, when the lights were being turned off.
Bir keresinde, O beni seyrediyordu yağmurda. Tam kapanırken dükkana gittik.
I remember this one time I lost my sunglasses?
Bir defasında güneş gözlüklerimi kaybetmiştim.
I remember this one time he took me to get my ears pierced...
Hatırlıyorum da bir kere, beni kulaklarımı deldirmeye götürmüştü.
I remember this one time when the poor wolf was being chased by Little Red Riding Hood around his grandmother's house and she had an axe.
Bir keresinde Kırmızı Başlıklı Kız büyükannesinin evinin etrafında zavallı kurdu kovalıyordu ve elinde balta vardı.
But, uh... like, I remember this one time, um, I was sitting in that chair over there, and he was, like, lying on his stomach, like, on the bed, and we were just listening to music and stuff, and I, like... I never would have, like, asked anyone this before, but he was lying on his stomach, like, reading a book, and I was just like, "Hey, Scott, can I ask you something?"
Fakat bir keresinde hatırlıyorum oradaki sandalyede oturuyordum ve o sanki yatakta yüzükoyun ayatıyordu ve müzik ya da o tür bir şeyler dinliyorduk ve ben bunu daha önce kimseye sormamıştım ama yüzükoyun yatmış, kitap okuyor gibiydi ve ben de ona "Scott sana bir şey sorabilir miyim?" dedim.
I had to sneak a peek at my Christmas presents because I couldn't stand the suspense. - I remember this one time...
Çocukken bile Noel hediyelerimi gizlice açardım, çünkü merakımdan yerimde duramazdım.
I remember this one time we were stuck on this protein problem for weeks.
Hatırlıyorum, bir keresinde bir protein probleminde takıldık. Haftalarca.
I remember this one time, when I was 11 Eric and I wanted a white Christmas.
Aklıma bir tane geldi. 11 yaşındaydım. Eric ve ben, Noel'de kar görmek istemiştik.
I remember this one time as a kid, I traded my crappy Huffy bike to this kid down the block for his brand-new shiny Schwinn.
Çocukken bir keresinde sokağın aşağısındaki bir çocuğa, boktan bir Huffy bisikleti okutup karşılığında yepyeni bir Schwinn almıştım.
I remember this one time he cut himself pretty badly with some scissors, and he sewed it up himself and kept right on working.
Bir keresinde bir makasla kendisini çok fena kesmişti ve yarasını kendi kendine dikip çalışmaya devam etmişti.
God, I remember this one time when my mom went out of town- -
Tanrım, bir keresinde benim de annem şehir dışına gitmişti...
I remember this one time... with the belt.
Kemerle olan zamanları hatırlıyorum.
In fact, I remember this one time when...
Aslında hatırlıyorum da, bir seferinde ben...
I remember... one time I was all dressed up to go out and take this girl to a basketball game.
Hatırlıyorum da bir keresinde giyinmiştim kızın birini basket maçına götürecektim.
You know of all the relationships I'll look back on in 50 years'time I'll always remember this one.
Biliyor musun 50 yıl sonra geri dönüp baktığımda bütün ilişkilerim içinde bunu daima hatırlayacağım.
Dilemma, dilemma. Well, let's see how others may have handled this. I remember reading one time,
çocuklar, Peg hadi ama yeni bulduğumuz servetimizin bizi Dynasty dizisindeki gibi birbirimize düşürmesine izin vermeyelim
I can remember this one time, I was on a beach, and there are all these kids and they're all singing, yellow submarine.
bir keresinde hatırlıyorum, kumsaldaydım, etrafımda bir sürü çocuk vardı, ve hepsi de sarı denizaltı şarkısını söylüyorlardı.
I remember one time I was in a place like this.
Bir zamanlar böyle bir yerde bulunduğumu hatırlıyorum.
I remember one time we had this fry bread eating'contest... and he ate 15 pieces of fry bread.
Bi'keresinde... şu, kızarmış ekmek yarışmalarından yapmıştık... 15 tane kızarmış ekmek yemişti.
I remember one time this guy cuts Pinker off on the highway.
Bir keresinde otoyolda bir adam Pinker'a yol vermeyip önüne geçmişti.
I remember one time I had this guy call me up, wanted to pitch me.
Bir defasında beni biri arayıp bir sunum yapmak istedi.
I remember one time that Earl had this disagreement... with this big ol'boy who wanted his ass.
Hatta bir keresinde hatırlıyorum.. .. iri yarı bir herifle atışmıştı. Adam onu öldürmek istiyordu.
You know, I can remember this one time when my father chaperoned the Winter Sing And he dumped you
Aklıma geldi, bir keresinde babam Winter Sing'e rehberlik yaparken seni ekti.
I MEAN, I EVEN REMEMBER THIS ONE TIME IN MRS. PEARSON'S MATH CLASS,
Hatta bir çocuk vardı Bayan Pearson'ın matematik dersine giriyordu.
I remember one time there were these two huge African men who managed to squeezed themselves into this tiny box.
hatırladımda bir zamanlar iki büyük afrikalı adam vardı. idareci kendi kendilerini sıkıştırdı bu küçük kutunun içine.
I remember one time, this was at least ten years ago, he went for a whole week without eating.
Bir keresinde hatırladığım....... kadarıyla ki bu yaklaşık on yıl öceydi bir şey yemeden bir hafta geçirmişti.
And then that's what all those excuses became. And every time I try to remember them, all I can see is this... one face.
Sonra da o mazeretler ortaya çıktı ve onları her hatırlamaya çalışışımda, tek görebildiğim yalnızca bir yüzdü.
I remember this one time, we were in Ashland, right?
Bir keresinde Ashland'a gitmiştik, tamam mı?
I remember one time, um we had this babysitter, and... This is when Mum and Dad were still together.
Hatırlıyorum da, ııı bir bakıcımız vardı, ve... bu, annemle babam hala birlikte olduğu zamandı.
And I will tell you something else... if you blow up like this, one more time... I will fill you so full of drugs, you won't even remember your own name.
Sana bir şey daha söyleyim... eğer bir kez daha böyle bir çıkış yaparsan... sana o kadar çok ilaç içiririm ki... kendi adını bile hatırlayamazsın.
Just signing. I remember This one time when she was
Yaz boyunca öğleden sonraları işaretlerle geçirirdik.
You know, one time, i remember she brought out all this food from the cabinets, put it out like we were having a party, then she left us, locked the doors for... two days.
Bir keresinde dolaplardan bütün yiyecekleri çıkardı parti yapıyormuşuz gibi masaya dizdi sonra bizi terk etti. Kapılar kilitliydi yaklaşık iki gün boyunca.
If you rember nothing else, remember this. The next time i snuff out your insignificant little life, there'll be no one standing by to save you.
Bir daha ki sefere senin önemsiz küçük hayatını bitirdiğimde, bir daha seni kurtarmak için kimse olmayacak.
I remember one time when this girl came bursting into my kitchen. And she said that this little boy with her was Jack's.
Bir zamanlar bir kız hatırlıyorum mutfağa gelip bana... bu delikanlının Jack ile onun çocukları olduğunu söylemişti.
Look, we are both at a place in our lives right now where we can't really spend this time- - When I was a kid, I was raised in a pretty religious household, and I remember the one time...
Bak, ikimiz de hayatlarımızın bir daha gelmeyecek bir noktasında bulun- -... ben bir çocukken çok dindar bir evde yetiştim, ve hatırlıyorum da bir seferinde...
I remember, this one time, we were driving to santa barbara for the weekend, and... she just smiled at me, and I thought, man, I could spend the rest of my life with this woman. No problem.
Hatırlıyorum da, bir keresinde, hafta sonu için arabayla Santa Barbara'ya gidiyorduk, ve... o sadece bana gülümsedi, ve, düşündüm ki, dostum, hayatımın geri kalanını bu kadınla geçirebilirdim.
There was this one time... and I remember Holly, because... the night before he took me to this party, somewhere in Malibu, and he spent the entire time, flirting with this lady blonde and I had to stay in the corner and chat with his business associates about products all night...
Bir defasında... bunu hatırladım Holly, çünkü... beni Malibu'da bir yere bir partiye götürmüştü, ve tüm geceyi köşedeki sarışınla flört ederek geçirmişti, bense iş arkadaşlarıyla konuşup durmuştum..
I may not remember kissing Dan and Nate or crossing Blair, but... You know, this wouldn't be the first time that I've been with two guys in one night or betrayed my best friend.
Biliyor musun, Dan'ı ve Nate'i öptüğümü ya da Blair'i kızdırdığımı hatırlamıyor olabilirim ama biliyor musun, bu benim bir gecede iki erkekle beraber olduğum ya da en iyi arkadaşıma ihanet ettiğim ilk gece olmazdı.