I saw it in his eyes translate Turkish
52 parallel translation
I saw it in his eyes, okay?
- Gözlerinde gördüm, tamam mı?
But I saw it in his eyes.
Ama gözlerinden anladım.
I saw it in his eyes when I told him we were having a baby.
Bebeğimiz olacağını söylediğimde gözlerinden anladım.
I saw it in his eyes.
Gözlerinde gördüm.
He didn't tell me... but I saw it in his eyes.
Söylemedi ama gözlerinden anladım.
I saw it in his eyes. I could tell.
Gözlerinde gördüm ve anladım.
I saw it in his eyes.
Gözlerinden anladım.
I saw it in his eyes and I heard it in his voice.
Bunu gözlerinde gördüm ve onu sesinde duydum.
He was really messed up, but your fiancé wanted to live. I saw it in his eyes.
Çok kötü durumdaydı ama nişanlın yaşamak istiyordu.
I saw it in his eyes.
L gözlerinde gördüm.
I know. I saw it in his eyes...
Biliyorum. Gözlerimin içine baktı...
I saw it in his eyes the first time he come to see me, Tiny.
Minik beni görmeye ilk geldiğinde gözlerinde görmüştüm.
I saw it in his eyes.
Bunu gözlerinde gördüm.
I saw it in his eyes when he let me go. He was just scared, too.
Gitmeme müsaade ettiğinde gözlerinin içine baktım ; o da korku içindeydi.
I saw it in his eyes.
Bunu gözlerinde görebiliyorum.
No, but I saw it in his eyes, as he was escorted through the gates.
Hayır, ama bunu kapıya götürülürken gözlerinde gördüm.
The Devil, that evil, I saw it in his eyes, sure, but it was in me, too, when I pulled that trigger.
Şeytan... Adamın gözlerinde gördüğüm o şeytan, tetiği çektiğim zaman... benim de içimdeydi.
I saw it in his eyes, and now I can see it in yours.
Onun gözlerinden anladım şimdi de seninkilerden anlaşılıyor.
Yes, well, he didn't say it outright, but I saw it in his eyes.
Evet, şey bunu açıkça söylemedi ama gözlerinden okunabiliyordu.
I saw it in his eyes when I woke up in the hospital.
Hastanede uyandığımda bunu gözlerinde gördüm.
He was gonna run ; I saw it in his eyes.
Kaçacaktı, gözlerinden anladım.
He said my name, and I saw it in his eyes for a second before...
Adımı söyledi, .. ve bir kaç saniyeliğine de olsa gözlerinde gördüm, tam şeyden önce...
- I-I- - - I saw it in his eyes.
- Gözlerinde gördüm bunu.
I saw it in his eyes when he handed me that baby picture.
O bebeklik resmini verirken bunu onun gözlerinde gördüm.
- No. But I saw it in his eyes.
Ama bunu gözlerinde gördüm.
I saw it in his eyes.
Gözlerine bayıldım.
I saw it in his eyes every day of my life.
Hayatımın her günü bunu gözlerinde gördüm.
Briggs, I saw it in his eyes.
Carlito bu sayede onu beklediğimizi öğrendi.
I saw it in his eyes.
Gözlerinde gördüm bunu.
I saw it in his eyes. McCarthy cares for them.
Gözlerinde gördüm.McCarthy onlara değer veriyor.
Bobo knows things about me. I saw it in his eyes.
Bobo benimle ilgili bir şeyler biliyor.
He didn't say it very loud, and I saw he had tears in his eyes.
Çok yüksek sesle söylemedi. Gözlerinde yaş olduğunu gördüm.
He used to look at me, and I'd see myself in his eyes, and it was like he saw me.
Çünkü o bana bakardı, ben kendimi onun gözlerinde görürdüm. Ve kim olduğumu anlıyor gibi gelirdi bana.
And there it is just candy. You know, doctor..... the only time I saw..... something human in his eyes my father was... .. when the shattered as a fly on the windshield of an airplane.
Gözlerine baktığımda gözleri uçağın camına yapışmış bir sinek gibi oluyor.
When I mentioned "family", I saw the look of fear in his eyes, and it was real fear.
Ben "aile" den bahsettiğimde, gözlerinde korkuyu gördüm, ve bu gerçek korkuydu.
– I saw the truth of it in his eyes.
- Gerçeği onun gözlerinde gördüm ben.
and I saw the look in his eyes when he was brought here, and I know the damage that it would do to see his mother in this place, caged up.
Buraya geldiğinde gözlerinin içine baktım ve annesini burada görmenin acısını hissettiğini gördüm.
I saw her write the check with my own two eyes, put it right in his sweaty little fist. It was...
Çeki yazışını kendi gözlerimle gördüm, onun küçük, terli avucuna veriverdi.
I could see it in his eyes when I saw him this morning.
Bu sabah onun gözlerinin içinde gördüm.
Saul, I saw it in his eyes.
- Saul gözlerinde bunu gördüm diyorum.
I saw it with my own eyes in one of his memories, Mabel!
Onun anılarından birinde kendi gözlerimle gördüm, Mabel!
I stood in Will's shoes, looked through his eyes, and I saw death how I imagined he would see it.
Will'in yerine geçtim onun gözlerinden baktım ve ölümü gördüm onun nasıl görebileceğini hayal ettim.
I saw it with my own eyes. His wife in his house.
Evinde karısının cesedini kendi gözlerimle gördüm.
I... I once saw him throw a sloth down a flight of stairs after a presentation, and he said it was an accident, but he had this look in his eyes.
Bir kere, bir sunumdan sonra bir tembel hayvanı merdivenlerden aşağı attığını görmüştüm.
And I saw recognition in his eyes, and it filled me with pride that he knew who I was.
Gözlerinden beni tanıdığı anlaşılıyordu ve kim olduğumu bilmesi, koltuklarımı kabarttı.