I told him to stop translate Turkish
124 parallel translation
I told him to stop, but he just wouldn't let go of me
Ona durmasını söyledim, fakat beni bırakmadı.
I told him to stop.
Ona durmasını söyledim.
I told him to stop, but he said he could make it.
Durmasını söyledim ama başarabileceğini söyledi.
I told him to stop.
Ona bunu ben söyledim.
It was a fetish, but I didn't like it, so I told him to stop.
Fetiş zevkleri vardı ama benim hoşuma gitmiyordu. Ona bunu kesmesini söyledim.
He pushed me onto the bed and I told him to stop, and he kept going.
Beni yatağa itti ve ona durmasını söyledim ama devam etti.
I told him to stop and I grabbed his hand, to try stop him.
Ona durmasını söyledim. Elini tutup engel olmaya çalıştım.
I told him to stop.
Aldırmıyorum.
SO I TOLD HIM TO STOP.
Durmasını söyledim.
I told him to stop all that graffiti crap.
Her yere yazmamasını söylemiştim. Korkutmuş ve bize geldi.
I told him to stop.
Durmasını söyledim.
And that's when I told him to stop.
O zaman ona durmasını söyledim.
I told him to stop, he trashed the whole place.
"Dur" dedim. Her yeri yıkıp döktü.
By the third time... I told him to stop confessing.
Üçüncü seferde itiraf etmeyi kesmesini söyledim.
I told him to stop buttering everything.
Her şeye tereyağı sürmeyi kesmesini söylemiştim.
If I told him to stop, he'd have known something was up.
Yapma deseydim bir şey olduğunu anlardı.
I told him to stop thinking like that.
Bu şekilde düşünmeyi bırakmasını söyledim.
I told him to stop demeaning women, and he said okay.
Ona kadınları küçük düşürmemesini söyledim, ve olur dedi.
And when I told him to stop and get off and he wouldn't...
Ona durmasını ve üstümden kalkmasını söyledim...
I told him to stop...
Ona durmasını söyledim
I told him to stop following me.
Beni takip etmeyi bırakmasını söyledim.
Well, he... I told him to stop.
Durmasını söyledim.
I told him to stop, he kept turning around, okay?
Durmasını söyledim, arkasına dönüp durdu.
And I told him to stop.
Ona durmasını söyledim.
I told him to stop.
- Dur dedim.
I told him to stop.
Bırak dedim.
I thought if I told him all about the call girls and drugs, he'd put a stop to it all.
Fahişeler ve mallar hakkındaki her şeyi söyleseydim her şeye bir son vereceğini düşündüm.
At 3 : 00 in the morning, I called Papa and told him I was going to stop touring
Sabahın üçünde Josef'e telefon edip,... turneyi yarıda keseceğimi,
I would have tried to stop him, but the security guard told me to just stay away from them until they arrived.
Onu durdurmaya çalıştım, fakat güvenlik görevlileri kendileri gelene kadar onlardan uzak durmamı istediler.
I leaned against the car and we talked to him for a few minutes... and I told him that since he was looking for a job... and there hadn't been anybody at work... that if he wanted to stop back Monday morning... that sure, he could ride out and follow me to work... and he could talk to the boss. And he would probably get a job.
Arabaya yaslandım ve birkaç dakika sohbet ettik iş aradığını bildiğimden ve işe hiç kimsenin gelmemiş olmamasından eğer pazartesi sabahı yanıma gelirse birlikte iş yerime gidebileceğimizi ve patronla konuşabileceğini, muhtemelen de bir iş sahibi olabileceğini söyledim.
Yes, I told him to stop.
- Evet.
I struggled with him and told him to stop.
Onunla boğuşuyor ve durmasını söylüyordum.
- I told you to scare him. Stop!
- Sadece korkut demiştim.
I told him to let me study... but he wouldn't stop crying.
Ders çalışmama müsade etmesini söyledim, ama o ağlamayı kesmedi.
She told him to stop, and he killed her... my god, if i had known, damn him!
- Evet. - İmkânsız. - Saul?
I told Fredo to stop, and he hits me with his gun and tells me to never embarrass him in front of his friends.
Bana silahıyla vurdu ve bir daha onu arkadaşlarının önünde utandırmamamı söyledi.
I told him he couldn't stop paying the guy but he said it was the only way I could go to Stanford.
Ödemeyi kesemeyeceğini söyledim. Ama Stanford'a gitmemin tek yolunun bu olduğunu söyledi.
I always told him, " You ever stop writing I'm gonna come to your house and kick your * * * * * * * ass.
Ona her zaman şöyle dedim, " yazmayı hiç bırakma yoksa evine gelir ve * * * * * * * kıçını tekmelerim.
I told him we had to stop seeing each other.
Artık görüşmememiz gerektiğini söyledim.
When Vaughn took off, as I've already told you, I tried to stop him.
Vaughn kaçarken, daha önce de söylediğim gibi onu durdurmaya çalıştım.
I told him not to stop.
Ona durmamasını söylemiştim.
I told Angellca she had to stop him.
Angelica'ya onu durdurmak zorunda olduğunu söyledim.
- I told her to stop touching him, but she wouldn't listen.
- Dokunmamasını söyledim ; ama o dinlemedi. - Tamam, tamam.
Okay... remember how you told me I should stop talking to him online?
Şey.. onunla internetten konuşmayı kesmem gerektiğini söylemiştin ya?
I've told him a hundred times to stop running after these channels.
Ona yüzlerce kez bu kanalların arkasından koşmamasını söylemiştim.
I told him ten times to stop customizing my truck.
Kamyonum üzerinde değişiklik yapmamasını ona on kere söyledim.
I told him not to stop driving until he reaches the Mexican border.
Meksika sınırına varana kadar ayağını gazdan çekmemesini söyledim.
I listened to you when you told me Dale was a loser, and I had to stop dating him.
Ben seni, bana Dale'ın bir ezik olduğunu söylediğinde dinledim.
I told him to send it to me so he would stop freaking out.
Ben de delirmesin diye bana göndermesini istedim.
I told him you'd stop in to say hello before the surgery.
Ameliyattan önce uğrayıp bir merhaba diyeceğinizi söyledim.
I wrote Bryce in prison, and I told him that we had to stop.
Hapisteyken Bryce'a yazdım. Son vermemiz gerektiğini söyledim.