I tried to save her translate Turkish
89 parallel translation
- I tried to save her. - I know you did, Mr. Powell.
Onu kurtarmaya çalıştım.
I tried to save her.
Hayır mı? Onu kurtarmaya çalıştım.
I tried to save her.
O'nu kurtarmaya çalıştım.
I tried to save her.
Onu kurtarmaya çalıştım.
I tried to save her, but I couldn't make them stop.
Onu kurtarmaya çalıştım ama onları durduramadım.
- I tried to save her.
Onu kurtarmayı denedim.
I tried to save her and she screamed at me.
Hayatını kurtarmaya çalıştım ve o bana bağırdı.
I tried to save her, I swear to God I tried, just look at my face!
.. onu kurtarmaya çalıştım. Yemin ederim denedim! Şu suratımın haline bak!
I mean, I tried to save her.
Onu kurtarmaya çalıştım.
If anything, I tried to save her.
Tam tersine, onu kurtarmaya çalıştım.
- I tried to save her.
- Onu kurtarmaya çalıştım.
I tried to save her... I felt her hands...
Hani, hayatını kurtarmaya çalıştığım, ellerini hissetmiştim.
Give me a break. I tried to save her life.
Onun hayatını kurtarmaya çalıştım.
sweetheart, i tried to save her.
Oh, tatlım, onu kurtarmaya çalıştım.
I tried to save her and had some sort of near-death experience.
Onu kurtarmaya çalışırken neredeyse ölüyordum. Babamı gördüm.
Okay, I tried to save her.
Ama denedim.
- I tried to save her?
- Onu kurtarmaya mı çalıştım?
And then he grabbed her and... and I tried to save her, but...
Sonra onu ele geçirdi ve... Onu kurtarmaya çalıştım ama onu öldürüyordu.
I didn't shoot her. I tried to save her.
Onu ben vurmadım, korumaya çalıştım.
I tried to save her, I swear, but she wouldn't wake up.
Onu kurtarmaya çalıştım, yemin ederim. Ama uyanmadı.
She asked me not to before she slit her wrists, so I knew I would get in trouble if I tried to save her life.
Bileklerini kesmeden önce öyle yapmamı söyledi o yüzden hayatını kurtarmaya çalışırsam başımın belaya gireceğini biliyordum.
I tried to save her, but I couldn't.
Onu kurtarmaya çalıştım ama yapamadım.
I tried to save her life!
Hayatını kurtarmaya çalıştım!
I tried to save her, and... didn't.
Onu kurtarmaya çalıştım, ve... yapamadım.
And I tried to save her.
Onu kurtarmaya çalıştım.
'Cause I tried to save her.
Onu kurtarmaya çalıştım da ondan.
I tried to save her...
Onu kurtarmaya çalıştım...
When this recording will be played on the television the entire world will cry for this girl I will shout and tell everyone that I tried to save her till the last moment but the sleep of president of Pakistan was more important than this helpless girl's life.
Bu kayıt televizyonlarda gösterildiğinde tüm dünya bu kız için gözyaşı dökecek,... ben de yaygara koparıp son ana kadar bu kızın hayatını kurtarmak için çabaladığımı ama Pakistan Başbakanının uykusunun bu çaresiz kadının hayatından daha önemli olduğunu herkese anlatacağım.
When I got out... I tried to save her.
Dışarı çıktığımda onu kurtarmaya çalıştım.
I tried to save her, but Unalaq tricked me.
Onu kurtarmaya çalıştım, ama Unalaq beni kandırdı.
I tried to save her, but it was too late.
Onu kurtarmaya çalıştım ama çok geçti.
I ought to have tried to save her mane,
# Frikya kepleri #
I'd have tried to save her.
Onu kurtarmaya çalışırdım.
How come every time I tried to save your ass I ended up getting sick?
Nasıl oluyor da seni her kurtarmaya çalıştığımda ben hastalanıyorum?
I tried to save her!
Ben onu kurtarmaya çalıştım!
That's why I tried to really, really save her.
O yüzden onu kurtarmaya çalıştım.
I thought he tried to save her.
Onu kurtarmaya çalıştığını düşünüyordum.
Well, colonel Sheppard could have saved some of the remaining population, but instead he tried to save every single one of them by taking refuge aboard the damaged ancient warship, which has pretty much taken any options I might have had out of the equation.
Yarbay Sheppard kalan nüfusun birazını kurtarabilirdi, ama bunun yerine.. ... onları hasarlı Kadim savaş gemisine mülteci olarak bindirerek her birini kurtarmayı denedi... bu da seçeneklerimin hepsini alt üst etti.
I have ripped apart the mystery spot, Burnt it down, tried everything I know to save your life, And I can't.
Gizemli noktayı yerle bir edip yaktım ve seni kurtarmak için her şeyi denedim ama yapamadım.
I tried to save what I could.
Kurtarabildiğim her şeyi kurtarmaya çalıştım.
I tried everything to save her.
Onu kurtarmak için her şeyi yaptım.
I tried to save her and it just...
Onu kurtarmaya çalıştım ama sulara kapıldı.
Tried to save her life.
911'i arayabilir, ona yardım edebilir, hayatını kurtarmaya çalışabilirdin.
I tried s-so hard to... to save her, and I forgot her in the car.
Çok çalıştım... Onu kurtarmaya çalıştım ama onu arabada unuttum.
If I had been that man, I would have tried whatever I could to save her.
O adamın yerinde olsaydım o kadını kurtarmak için yapabileceğim her şeyi yapmaya çalışırdım.
When you realized what you'd done... I'd like to think that you tried to save her.
Ne yaptığını anladığında onu kurtarmaya çalıştığını düşünmek istiyorum.
Yeah. Yeah, I was with her until she died, after everything they tried to do to save her.
Ölene kadar kadının yanındaydım onu kurtarmak için yaptıkları onca şeyden sonra.
I-I wanted to save her. I tried.
Onu kurtarmaya çalıştım.
I don't see signs that anyone tried to save her.
Onu kurtarmaya çalıştıklarına dair herhangi bir iz göremiyorum.
I tried everything to save her.
Onu kurtarmak için elimden geleni yaptım.
Baby I tried to save her.
Bebeğim, denedim.