I wanted to be there translate Turkish
393 parallel translation
Gosh, I wanted to be there.
George güzel bir düğün müydü?
I wanted to be there, Corporal.
Orada olmayı isterdik, Onbaşı.
When I was here, I wanted to be there.
Burdayken, orda olmayi isterdim.
I wanted to be there so I could be close to you.
Orda olmak istedim, böylece sana yakın olabilirdim.
I know I'm first, but I wanted to be there before the corpse was cold.
İlk öneri getiren benim biliyorum, ama işler durulmadan davranayım dedim.
"I looked into its dead lights... " and I wanted to be there. "
"Onun ölümcül ışıklarına baktım ve orada olmak istedim."
I wanted to be there to enjoy my happy ending.
Mutlu sonumun tadına varmak için yaşamak istedim.
I wanted to be there, Grace.
Orada olmak istedim, Grace.
I wanted to be there for you.
Yanında olmak istedim.
I wanted to be there, more than anything in the world.
Orada olmak istedim, herşeyden daha çok.
I mean, I wanted to be there first with you.
Seninle orada ilk ben olmayı istedim.
'Cos I wanted to be there in the morning...'for the very first sunrise.'
Çünkü sabah orada olmak istiyordum... ilk gündoğumu için.
- I wanted to be there for you, Jack.... but you kind of shoved me off.
- Yanında olmak istedim, Jack.... Ama sen beni dışladın.
There's only two things I've ever wanted to be :
Olmayı istediğim sadece iki şey vardı.
So she was to be in the market every morning about 11 : 00, buying stuff. And I could sort of run into her there any day I wanted to. Sort of accidentally on purpose.
O yüzden her sabah 11'de markete gelip bir şeyler alacaktı ben de gerektiğinde gidip onunla konuşabilecektim sanki tesadüfen karşılaşmış gibi.
Every time I wanted to be with you, I just closed my eyes and there it was.
Sizinle olmak istediğim her sefer, sadece gözlerimi kapadım ve buradaydım.
I just wanted to tell you I'll be there tomorrow at 10pm.
Sana şunu söylemek istemiştim : Yarın saat 10'da, orada olacağım.
As I started to tell you : There's no sign to put up on the door, and I just wanted to be sure I wouldn't be disturbed.
Kapıda rahatsız etmeyin tabelası yoktu ve ben rahatsız edilmeyeceğimden emin olmak istedim.
If I'd always acted as you wanted me to, there'd be no Kaji here today.
Sizin her dediğinizi yapsaydım bugün burada Kaji diye biri olmazdı.
We had a council meeting and everyone agreed that if you wanted to stay we could go to the deputy, I'm sure there'd be no problem.
Burada kalırsın Clay, burada benimle kalır sheriff olursun, eminim bir sorun çıkmıyacaktır, sheriff bunu kabul eder.
Mrs. Grose wanted to give you a big room... but I said, "She'll only be there when she's asleep."
Bayan Grose size büyük bir oda vermek istedi... fakat dedim ki, "Sadece uyurken orada olacak."
There were times when I wanted to run away from life, I did not because I told myself that... one day... you will be with me.
Hayattan kaçıp uzaklaşmak istediğim çok zamanlar oldu ama... yapamadım çünkü kendime sürekli şunu dedim :
She always wanted to be way up there, so I let her go.
O hep en tepede olmayı istiyordu, ben de bu yüzden onu serbest bıraktım.
There was also Stonn, who wanted very much to be my consort, and I wanted him.
Stonn benim eşim olmayı çok istiyordu ve ben de onu istiyordum.
Yes, I wanted to be certain there was no error.
- Hata olmadığından emin olmalıydım.
I wanted to be a doctor, but there we are I'm head of the Careers Advisory Board.
Doktor olmak istiyordum ama buradayız işte. Meslek Danışma Kurulu başkanıyım.
I... just thought... there might be something we wanted to say to each other before I left. Tell me next time you see me.
"Subaylar olarak, endişe verici bu soruna dikkat çekmeyi görev biliriz."
Look. I understood there was gonna be somebody here... - that wanted to do some business.
Benimle iş yapmak isteyen biriyle buluşmaya geldim.
I just wanted to remind you that your own daughter will be out there with us.
Sadece kızınızın da orada bizimle birlikte olacağını hatırlatmak istiyorum.
I didn't know the regiment was stationed here in Aldershot, I just wanted to be where there were soldiers.
Alayın Aldershot'ta olduğunu bilmiyordum, sadece askerlerin olduğu bir yerde olmak istedim.
I'm sure he wanted to be there for you.
Eminim o da orada olmak istemiştir.
Daughters staying here at the inn and all, figured there'd be a good demand, so I wanted to get'em here early.
Kızları otelde kalıyormuş iyi bir talep olacağını düşündüm, bu yüzden sabah burada olmalarını istiyorum.
So I wanted to show him there was nothing to be afraid of.
Ona korkacak bir şey olmadığını göstermek istedim.
I really wanted to be there.
Gerçekten orada olmak istedim.
When that happens, when I look out there among those chairs... and see a young woman's face... and see me in her eyes... the way I always wanted to be, maybe once was...
Bunlar meydana geldiğinde, o sandalyelerin arasından oraya baktığımda ve genç bir bayan yüzü görürüm ve gözlerinde kendimi görürüm daima böyle olmak istedim, belki bir zamanlar...
But I'm not a loser, because despite it all, me and every other guy who will never be what he wanted to be, are still out there being what we don't want to be 40 hours a week for life.
Fakat herşeye rağmen, ben bir zavallı değilim, ben ve benim gibiler, hayallerine ulaşamasalar da, haftanın her 40 saatini istemedikleri ama yaşamak zorunda oldukları bir yerde geçiriyorlar.
I wanted her to be the hell out of there.
Cehennem olup gitsin.
Look, if I wanted to hang with them, I'd be over there right now, drinking myself into a stupor, but I'm not.
Bak, onlarla takılmak isteseydim orada onlarla bayılana kadar içerdim.
But there was this huge gap between the Sheryl I wanted her to be and the Sheryl she really is.
Benim olmasını istediğim Sheryl ile gerçekteki Sheryl arasında koca bir uçurum var.
I wanted to be out there.
Orda olmak istiyorum.
I wanted to be out there, travelling the stars.
Dışarıda olmak, yıldızları dolaşmak istiyordum.
I really wanted to go there to learn how to be a sumo wrestler.
Sumo güreşçisi olmayı öğrenmek için gitmek istiyordum.
Maybe I suspected they'd be there, and wanted to see what I was up against.
Onların orada olacağını düşünüp, kime karşı olduğumu bilmek istedim.
But there was no way everything I'd been building toward would be destroyed because some pouty little - this is before I knew you personally - bitch, wanted to steal a husband.
Ama başka çarem yoktu, gelecek için yaptığım her şey mahvoluyordu çünkü cilveli küçük bir ( bu seni tanımadan önceydi ) Fahişe, kocamı çalmak istedi.
I wanted him to know who he was and where he came from, and that I never would've given him up if I'd have been clean and hadn't been all messed up, and that I was going to always be there for him.
Kim olduğunu, nereden geldiğini bilmesini istedim. Zamanında bağımlı olmasaydım, ondan asla vaçgeçmezdim. Onun hep yanında olurdum.
I always hear you. He wanted you to be there tonight!
- Bu akşam senin orada olmanı istiyordu.
There are some people who never know who they are or who they wanna be until it's too late, and that is a real tragedy in my book, because I always knew who I was and who I wanted to be.
Bazı insanlar vardır. Kim olduklarını ya da olmak istediklerini bilmezler ta ki çok geç olana dek. Bu benim kitabımda gerçek bir trajedidir.
I've always wanted to go there. And if I may speak personally, my wife is having our firstborn in six months, and I promised her I'd be there for the birth, and I always keep my word.
Hep oraya gitmek istedim, ve kişisel konuşabilirsem, karım ilk çocuğumuzu 6 ay sonra doğuracak, ve ona doğum sırasında orada olacağıma söz verdim, ve ben her zaman sözümü tutarım.
I wanted it to be four days, I was so scared of getting there.
O kadar korkuyordum ki dört gün beklemek istedim.
My husband, Phantes, and I wanted our baby to be born there.
Kocam Phantes ve ben bebeğimizi orada doğurmamı istiyorduk.
There's this friend of mine... and it's his birthday on Friday... so I wanted to give him a present... and I thought that maybe he could be at your concert.
Bir arkadaşım var ve cuma onun doğum günü. Ona bir hediye vermek istiyorum düşündüm de, onu da sizin... -... konserinize getirebilir miyim?