I wasn't expecting that translate Turkish
131 parallel translation
I wasn't expecting that.
Başka ne yapacaktım ya?
- I wasn't expecting that one.
- Bunu beklemiyordum.
No, I wasn't expecting anything like that.
Hayır, sizden öyle bir şey bekleyemem.
I certainly wasn't expecting that.
Böyle bir şey göreceğim hiç aklıma gelmezdi.
We were expecting him to come to the hospital to visit his father so when I was told that he was downstairs in a cab, I wasn't surprised.
Babasını ziyaret etmek için hastaneye gelmesini bekliyorduk. Aşağıda bir taksinin içinde olduğu bana söylendiği zaman şaşırmamıştım.
I mean, I wasn't expecting to see that vision.
Yani, öyle bir hayal beklemiyordum.
I wasn't expecting you'd say that.
Başını nasıl bir belaya soktuğundan haberin yok.
no, I just wasn't expecting that.
- Hayır, sadece beklemiyordum.
It's just that I wasn't expecting it.
Ben yalnızca beklemiyordum.
But something's happened to me since I've met you and that I wasn't expecting and...
Ama seninle tanıştıktan sonra bana... bir şeyler oldu ve bunu beklemiyordum.
Just something I wasn't expecting, that's all.
Beklemediğim bir şeydi, o kadar.
The only thing is that I wasn't expecting you any more.
Buraya geleceğini beklemiyordum.
Something that I wasn't expecting, and something that probably will always be there.
Beklemediğim ve muhtemelen her zaman hissedeceğim bir şeydi.
Uh, geez. I wasn't expecting that. Uh -
Bunu beklemiyordum.
I wasn't expecting that to happen.
Bunu hiç beklemiyordum işte.
I wasn't expecting that.
Bunu beklemiyordum.
Well, that wasn't exactly the kind of truth I was expecting.
Aslında bu pek de beklediğim gerçek değildi.
- I wasn't expecting that.
- Bunu tahmin edemezdim işte. - Evet ben de.
Guess I just wasn't expecting blood to look like that... pre-collection... so different.
sadece kanı böyle görmeyi beklemiyordum... delil toplama, çok farklı.
I wasn't expecting that.
Bu kadarını beklemiyordum.
I wasn't expecting that from a Buddhist.
Bir budistten bunu beklemezdim.
Got to admit, I wasn't expecting that.
İtiraf etmeliyim ki bunu beklemiyordum.
Carol, I'm sorry, but I wasn't expecting that.
CArol, üzgünüm, ama bunu beklemiyordum.
I wasn't expecting that question.
Böyle bir soru beklemiyordum.
It's just that I wasn't expecting to see you.
Seni görmeyi hiç beklemiyordum.
It's just that I wasn't expecting to see you.
Sadece seni görmeyi beklemiyordum hiç.
I just wasn't expecting him to come back, that's all.
Sadece dönmesini beklemiyordum.
I can tell you that I wasn't expecting to be Fanny Brice to your Nicky Arnstein.
Nicky Arnstein'ının Fanny Brice'ı olacağımı bilmiyordum.
I just - I wasn't expecting company, that's all.
Sadece kimseyi beklemiyordum.
"I wasn't expecting to see the damage that I saw in the lobby."
Lobide gördüğüm hasarla, karşılaşmayı beklemiyordum.
All right, I wasn't expecting that. Let's go draw.
Pekala bunu beklemiyordum, o zaman gidip resim yapalım hadi.
I really wasn't expecting that to happen.
Bunun olacağını sanmıyordum. Ben de.
I wasn't expecting that.
Çok iyi. Bunu ummuyordum.
Well, I wasn't really expecting to be here, that's all.
Gerçekten burada olacağımı ummuyordum, hepsi bu.
'Cause I guess I really wasn't expecting that.
Galiba beklediğim şey tam olarak böyle değildi.
I wasn't expecting that. I know.
Bunu beklemiyordum.
I wasn't expecting that you'd attend a family dinner.
Senin aile yemeğimize katılacağını beklemiyordum.
And, of course, in my position as an economic hitman, i was always expecting something to happen to Jaime, whether it'd be a coup or assassination, i wasn't sure, but that he would be taken down, because
Ve tabi ki ekonomik suikastçı pozisyonumla ben, her an Jaime'nin başına bir şey gelmesini bekliyordum. Komplo veya suikast, emin değildim, ama bir şekilde indirilecekti.
Well, I know a little something about that... although I wasn't expecting you to counter with even better leverage - well-played.
Evet bu konuda bilgim var... Bununla beraber, senden de bu kadar iyi bir saldırı beklemiyordum, iyi oyundu.
I wasn't expecting that.
Bunu hiç beklemiyordum.
I don't know what I was expecting, but it wasn't that.
Ne umduğumu bilmiyorum ama öyle değildi.
UH, "I WASN'T EXPECTING THAT TYPE OF GIFT. I WISH TIME DIDN'T TAKE AWAY ALL THE PLEASURES OF THE DAY."
"Bu tarz bir hediye beklemiyordum umarım zaman, o günün tüm zevklerini alıp götürmemiştir."
Yeah. I wasn't expecting an explosion that big.
Evet, gerçi patlamanın bu kadar büyük olacağını sanmıyordum.
I wasn't expecting that response. I wasn't thinking he would say that.
Öyle bir cevap beklemediğim için çok şaşırdım.
I just wasn't expecting you, that's all.
Seni beklemiyordum da, ondan.
Well, I certainly wasn't expecting that.
Bunu beklemiyordum işte.
Regardless of her sudden and mysterious interest in me coupled by the fact that I had yet to hit her porch I wasn't expecting much.
Bana olan ani ve gizemli ilgisine aldırmadan birkaç kere gazetelerini elden vermem gerekse de fazla bir şey beklemiyordum.
I mean, I wasn't expecting a response after the crap that I pulled, but... I just wanted to clear the air.
Demek istediğim, yaptığım zırvalıktan sonra bir cevap gelmesini beklemiyordum, ama sadece her şeyin açıklanmasını istedim.
Wow. Well, that reaction I wasn't expecting.
Böyle bir tepki beklemiyordum.
The track is stickier than the street, I wasn't expecting that.
Pist yoldan daha yapışkan, bunu beklemiyordum.
I just wasn't expecting a woman, that's all.
Bir kadın beklemiyordum, hepsi o.
i wasn't listening 61
i wasn't paying attention 53
i wasn't born yesterday 35
i wasn't 1177
i wasn't thinking straight 33
i wasn't thinking 181
i wasn't invited 33
i wasn't talking to you 127
i wasn't looking 38
i wasn't there 230
i wasn't paying attention 53
i wasn't born yesterday 35
i wasn't 1177
i wasn't thinking straight 33
i wasn't thinking 181
i wasn't invited 33
i wasn't talking to you 127
i wasn't looking 38
i wasn't there 230