English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I wasn't ready

I wasn't ready translate Turkish

619 parallel translation
I told you I wasn't ready for O'Hara.
O'Hara için daha hazır olmadığımı söylemedim mi?
I wasn't ready for the wheelbarrow left on the runway.
Inis pistindeki el arabasïnï beklemiyordum.
But I told him he wasn't ready yet for spiritual communion.
Ama ona ruhsal iştiraka henüz hazır olmadığını söyledim.
I wasn't ready.
Hazır değildi.
I wasn't very good. I wasn't ready for it.
Çok iyi değildim, çünkü hazır değildim.
I mean, if things were pinched, there wasn't any ready cash, would she be willing to give you a big diamond solitaire to hock?
Yani, dara düşüldüğü, elde nakit bulunmadığı hallerde, büyük bir tek taş takıyı rehine koymak üzere sana verebilecek mi?
It attacked me from... I wasn't even ready.
Bana saldırdı. Hazır değildim.
- That wasn't fair. I wasn't ready.
Hiç adil değil, hazırlıksızdım.
The sun was in my eyes and I wasn't ready.
Güneş gözüme girdi ve hazır değildim.
And then I wasn't ready for the Gogol Festival.
Gogol festivali için hazır değildim.
But I wasn't ready to tolerate another, especially not one of Rodolphe's pathetic little protégées.
Başka bir kadına müsamaha göstermeye henüz hazır değildim. Hele de Rodolphe'un kol kanat gerdiği zavallı bir kadına asla.
He would've known I wasn't ready for parole.
Şartlı tahliyeye hazır olmadığımı anlardı.
- I wasn't quite ready.
- Pek hazır değilim.
Because I thought he wasn't ready yet for the decisive confrontation with himself.
Çünkü, onun henüz, kendisiyle tam olarak yüzleşmeye hazır olmaığı kanaatine vardım.
I wasn't ready anyway.
Hazır değildim zaten.
I wasn't ready.
Hazır değildim.
You said I wasn't ready to leave home.
Evden ayrılmaya hazır olmadığımı söylemiştin.
I remember when I was getting ready for our oldest daughter's wedding, and I was upset because something or other wasn't going well, and he called up from Pensacola and he said, "How are thing's going?"
Hatırlıyorum da ben en büyük kızımızın evliliğine hazırlık yaparken birşeyler yolunda gitmiyor diye üzülmüştüm ve o ise Pensacola'dan aradı ve aynen şöyle dedi : "Hazırlıklar nasıl gidiyor?"
I guess Hobbes wasn't ready for that, - so I guess he just had to kill her.
Sanırım Hobbes buna hazır değildi ve bu yüzden kadını öldürmek zorunda kaldı.
I knew he wasn't ready to do an earthquake.
Bir deprem yapmaya hazır olmadığını biliyordum.
He said I wasn't ready yet.
Size onun tehlikeli olduğunu söylemiştim.
I wasn't before, but I'm ready now.
Daha önce değildim ama şimdi hazırım.
He caught me, I just wasn't ready.
Hazırlıksız yakalandım.
I wasn't even ready.
Hazır bile değildim.
Hey, I wasn't ready!
Hey, hazır değildim!
i guess i wasn't ready for it.
- Brady Simmons'ın karısı.
I just wasn't ready to be married.
Ben evlenmeye hazır değildim.
- I wasn't ready yet!
- Henüz başlamamıştı!
Man, I wasn't ready!
Henüz başlamamıştı diyorum!
I wasn't ready, I said!
Henüz hazır değildim dedim!
I wasn't ready for you to hear me.
Beni dinlemene hazır değildim.
- I wasn't ready to leave anyway.
- Gitmeye hazır değildim zaten.
I just wasn't ready, Marcus.
Hazır değildim Marcus.
But I wasn't ready.
Fakat ben hazır değildim.
And when the attempt on her life was finally made I wasn't ready.
Onu öldürme girişimi gelip çattığında hazırlıksızdım.
- Hey, butthead, I wasn't ready.
- Hey, ahmak kafa, hazır değildim.
You and I know the system wasn't ready for this epidemic.
Sen ve ben, sistemin bu salgını kaldıramadığını biliyoruz.
With Dr. carswell fensterwald, I wasn't ready.
Ve ben hazırım.
I certainly wasn't ready for mallmerstien or Miller or hill.
Malestine ya da Miller için hazır değildim.
I wasn't ready. I was wounded and I lost consciousness.
Yaralandım ve bilincimi kaybettim.
Kate, maybe I wasn't ready. Maybe- - Maybe you didn't give me much of a chance.
Belki hazır değildim, belki bana çok şans tanımadın Bilmiyorum Ben sadece -
Even though I was ready to kill Grace, I wasn't sure which side I'd move to.
Grace'i öldürmeye hazır olmama rağmen hangi yöne kayacağımı bilmiyordum.
Dad, if you're worried that you talked me into something that I wasn't ready to do, you're wrong.
Eğer bana yapmaya hazır olmadığım bir şey yaptırdığını düşünüyorsan yanılıyorsun. Rahatlayabilirsin.
- I never knew you when you wasn't ready for a little action.
- Senin böyle bir şeyi istemediğin bir zamanı hatırlamıyorum.
I wasn't ready!
Hazırlanmadım ki daha!
No. I guess I just wasn't ready for the responsibilities of a pretend marriage.
Hayır. Sanırım hayali bir evlilikteki yükümlülükleri yerine getirmeye hazır değilim.
I know. - I, for one, wasn't ready to be a grandfather.
Ben büyük baba olmaya hazır değildim.
Maybe I wasn't ready for us moving in together.
Belki beraber taşınma fikrine hazır değilim.
- I wasn't ready for it.
- Yemeye hazır değildim.
I wasn't ready yet.
Hepsini yapamadım.
I wasn't sure if he was getting a wooden box ready for me... or if he just wanted to say thanks for the business.
Tabutu benim için mi hazırlıyordu... yoksa sadece iş getirdiğim için teşekkür mü ediyordu emin değildim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]