I wasn't sure translate Turkish
2,790 parallel translation
I wasn't sure if I was gonna need you at all, but this way, it's more fun.
Sana daha ne kadar ihtiyacım olduğunu bilmiyorum, ama böyle daha eğlenceli.
I wasn't sure what we were eating, so I just brought a bottle of both.
Ne yiyeceğimizi tam bilmediğim için iki şişeyi de getirdim.
I wasn't sure that they'd pass on that I'd called you Sarah.
Adının Sarah olduğunu söylediğimde tuzağa düşeceklerine emin değildim.
Well, I wasn't sure myself.
- Kendimden emin değildim.
I sure as hell wasn't normal, if you know what I mean.
Eğer ne demek istediğimi biliyorsan, normal olmadığımdan adım gibi emindim.
Okay, maybe I wasn't so sure before, but I am now.
Tamam belki daha önce emin değildim ama şimdi eminim.
'Cause I just, like, wanted to make sure there wasn't some very important piece of information that I totally missed.
Çünkü, tamamen kaçırdığım, çok önemli bir bilgi olmadığından emin olmak istedim.
I'll talk to the bank, make sure it wasn't a mistake.
Ben bankayla konuşup yanlış anlaşılma mıymış öğrenirim.
At first I wasn't sure what that sound was, but then it hit me.
Başta bu sesin ne olduğunu çözemedim ama sonra uyandım.
I wasn't sure.
Yakışacağından emin değildim.
I wasn't... I wasn't sure that we were doing the right thing.
Doğru şeyi yaptığımıza emin değildim.
I'm sure that wasn't easy.
Eminim ki kolay değildi.
I wasn't even sure the gun had been there.
Tabancanın orada olduğundan bile emin değildim.
I wasn't sure if you remembered.
Hatırladığına emin olamadım.
I can't seduce him and hoping he was telling me that he wasn't sure if he was making a mistake or not.
Baştan çıkaramam. Ve bana hata mı yapıyorum demesinden umutlanamam.
I wasn't actually sure. Yeah, it's marketing.
Tam emin değildim ben.
What I overheard was Mom saying that she was pregnant, and that she was considering an abortion, and that she wasn't sure who the father was.
Annemin hamile olduğunu söylediğini duydum. Ve çocuğu aldırmayı düşündüğünü babasının kim olduğundan emin olmadığını söylediğini duydum.
He has a history of depression, and, uh, I wasn't sure if, uh...
Depresyon hikayesi var ve ben de pek emin olamadım ama...
I don't know. I wasn't there. But I'm sure he had his reasons.
Orada değildim ama eminim bunun nedenleri vardı.
Sorry, I wasn't sure.
Ah, üzgünüm, emin olamamıştım.
Wasn't sure I'd get these back.
Bunları geri alacağımdan emin değildim.
I wasn't sure of your intentions.
Niyetinden emin değildim.
- I wasn't sure how you'd take this.
Biraz amana ihtiyacım vardı. Bunu nasıl karşılayacağını bilemedim.
Here I am doing a videotape and I'm already deep in this so I'm thinking now I gotta sell it to make sure that people know that I wasn't involved.
Orada kayda alınıyorum ve iyice dibe batmışım. Artık "bunu satmalıyım" diye düşünüyorum. Buna dahil olmadığım bilinmeli.
Well, I just wasn't sure if I should come by since things didn't work out with Hank, you know.
Hank'le işler yolunda gitmediği için gelmem doğru olur mu bilemedim.
I wasn't quite sure about.
-... tam olarak emin değilim.
I just wanted to make sure there wasn't too much harm done.
Çok zarar gelmediğinden emin olmak istemiştim.
I wasn't sure you were gonna show up.
Geleceğinden emin değildim.
I'm pretty sure that wasn't Patrick's problem, Lacey.
Bunun Patrick'in sorunu olmadığına eminim Lacey.
I hate to invoke potty humor, but I wasn't sure I was gonna make it.
Bu tarz esprilerden nefret ederim ama altıma kaçıracağım korktum.
And I honestly.. At that point, I wasn't sure what he was talking about.
Dürüst olmak gerekirse ne dediğini anlamamıştım.
I wasn't sure you were coming.
Geleceğine emin olamadım.
I wasn't sure you got my message.
Mesajımı alıp almadığından emin değildim.
I wasn't sure you were gonna make it.
Başarabileceğinden emin değildim.
- Yes, go ahead. - Excuse me, I'm not sure if what You were saying was actually important'cause I wasn't listening but I'd like to make an announcement.
Pardon, dinlemediğim için söylediğinizin önemli olup olmadığını bilmiyorum ama bir duyuru yapmak istiyorum.
She wasn't sure, but when I mentioned the Zeeland sailors...
Emin değil ama Zeeland'den olaya karışan denizcilerden bahsettiğimde- -
I'm sure that wasn't it.
O olmadığına eminim.
- Yeah, I'm pretty sure that wasn't her face you were looking at.
- Kızın yüzüne baktığına eminim.
No, no, I just, uh, I wasn't sure if you were up for it.
Hayır, hayır. Ben sadece bu işe hazır olduğuna emin değilim.
And I'm pretty sure the president wasn't renting an AMC gremlin.
Eminim başkan bir AMC Gremlin kiralamamıştır.
I wasn't sure but I felt like our fate was already decided.
Emin değildim ama bunun kaderimiz olduğunu hissediyordum.
I wanted to make sure that when Nolcorp invested in Grayson Global years ago that David Clarke wasn't on the account.
Nolcorp yıllar önce Grayson Global'a yatırım yaptığında David Clarke'ın burada olmadığından emin olmak istedim.
No, I wasn't too sure yet.
Hayır, henüz çok emin değildim.
I know how it looks, but our task then was to make sure the PM wasn't tarnished.
Bakış açınızı anlayabiliyorum, ama biz de Başbakanı korumak zorundaydık.
I know how it looks, but our task then was to make sure the PM wasn't tarnished.
Bakış açınızı anlayabiliyorum ama sizin de bizi anlamanız gerekiyor. Başbakanı korumak zorundaydık.
I just wanted to make sure that this wasn't relevant.
Kampanyamızın soruşturmanın dışında tutulmasını rica ettim.
I made sure I wasn't followed, but still, you should go. I'm not going now, okay?
Takip edilmediğimden emindim ama yine de gitmen iyi olur.
I wasn't sure I could pull it off but, you know, like I said, I'm a gambler.
Başarabileceğimden emin değildim ama, bilirsin dediğim gibi, ben bir kumarbazım.
- Am I sure I wasn't what?
- Nasıl olduğumdan? - Hatalı olduğundan.
I wasn't sure you'd be home, I just took a chance.
Evde olur musun bilemedim, şansımı denedim sadece.
It's something I recorded off the news a couple of weeks ago, and I wasn't sure if I should show you, you know?
Birkaç hafta önce haberlerde kaydetmiştim. Sana göstersem mi bilemedim.
i wasn't sure you'd come 28
i wasn't listening 61
i wasn't paying attention 53
i wasn't born yesterday 35
i wasn't 1177
i wasn't thinking straight 33
i wasn't expecting that 35
i wasn't thinking 181
i wasn't invited 33
i wasn't looking 38
i wasn't listening 61
i wasn't paying attention 53
i wasn't born yesterday 35
i wasn't 1177
i wasn't thinking straight 33
i wasn't expecting that 35
i wasn't thinking 181
i wasn't invited 33
i wasn't looking 38