I wasn't talking to you translate Turkish
298 parallel translation
I wasn't talking to you.
Seninle konuşmuyordum.
- I wasn't talking to you.
- Ne? Sana söylemedim.
I wasn't talking to you, Jo.
Seninle konuşmuyordum Jo.
It's good of you to concern yourself but I can always buy another watch. I wasn't talking about that.
Seyredin bakalım.
I wasn't talking to you.
- Sizinle konuşmuyordum.
- I wasn't talking to you.
- Seninle konuşmuyorum.
If it wasn't for the $ 5,000 price on my head outside this territory, I wouldn't even be talking to you.
Bu topraklar dışında başıma 5,000 $ ödül olmasaydı burada seninle konuşuyor olmazdım.
I wasn't talking to you.
Size bir şey söylemedim.
I wasn't talking to you, you know.
Seninle konuşmuyordum ben.
I wasn't talking to you!
Seninle konuşmuyorum!
- I wasn't even talking to you, was I?
- Seninle konuşmuyordum bile, değil mi?
I wouldn't be here right now talking to all of you if I wasn't.
Aşmasaydım, burada sizinle bunları konuşuyor olmazdım o zaman değil mi?
Shut up, I wasn't talking to you.
Sana söylemedim, hep araya giriyorsun.
I wasn't talking, you said not to.
Konuşmuyordum, konuşmamamı sen söylemiştin.
- I wasn't talking to you, chico, so keep it still.
- Seninle konuşmuyordum ahbap, kıpırdama.
Yeah, I wasn't really talking to you, honey.
Yardım edebileceğim bir şey var mı?
I wasn't talking to you.
Sana demedim.
I wasn't talking to you.
Seninle konuşmuyordum ki.
- I wasn't talking to you.
- Sana birşey söyleyen yok.
When we were to together, you know, just talking, I felt something. I just wasn't sure.
Seninle beraber laflarken... bir şey hissettim.
Fool, I wasn't even talking to you.
Seninle konuşmuyorum.
Sorry, I wasn't talking to you.
Afedersin, ben... ben size söylemedim.
Nothing, I wasn't talking to you!
Yok bir şey. Sana söylemedim!
- No. Then I wasn't talking to you.
O zaman, sizinle konuşmuyordum.
Frankie, I wasn't talking to you, was I?
Seninle konuşmuyorum, değil mi?
You're into prostitution... I wasn't talking to myself.
Kendi kendime konuşmadım ben.
- I wasn't talking to you.
- Seninle konuşmuyordum.
Listen, I wasn't talking to you, little girl.
Dinle, seninle konuşmuyordum, küçük kız.
No. No, I wasn't talking to you.
Hayır, hayır, sana demedim.
- I wasn't talking to you, Martini.
- Sana demedim, Martini.
- I wasn't talking to you.
Seninle konuşmuyordum lanet pislik.
I wasn't talking to you.
Sizinle konuşmuyordum.
I really wasn't up for talking to you.
Seninle konuşacak halde değildim.
I WASN'T TALKING TO YOU, BRAIN.
- Senle konuşan mı var, zeki şey.
I wasn't talking to you, buttpipe! I was talking to Cartman! Well I was talking to Cartman too!
— Elbette mutlu değil. — Sana söylemedim boru popolu, Cartman'la konuşuyordum.
The truth is...,... the jinn stopped talking to me after you and Xena left. It wasn't until I stopped fighting that they returned.
Gerçek şu ki... sen ve Zeyna gittikten sonra Cin benle konuşmayı bıraktı... dövüşmeyi bırakana kadar.
- Ooh! - I wasn't talking to you.
- Seninle konuşmuyordum.
I wasn't actually talking to you.
Aslında seninle konuşmuyordum.
I wasn't talking to you.
Konuştuğum kişi sen değildin.
- I thought he wasn't talking to you.
- Ağabeyin seninle konuşmuyordu hani?
Uh, Gregorio, Ingrid, I wasn't talking to you.
Uh, Gregorio, Ingrid, Ben sizinle konuşmuyordum ki.
I wasn't talking to you. I was talking to Mikey.
Sana sormuyordum, Mikey ´ e
- I wasn't talking to you.
- Sana değil.
I wasn't talking to you, I was talking to him.
Seninle konuşmuyordum, onunla konuşuyordum.
I wasn't talking to you.
Sana sormadım.
I wasn't talking to you, Deeds.
Sana demiyordum Deeds.
I wasn't talking to you, Dean.
Ben seninle konuşmuyordum, Dean.
- I wasn't talking to you, Yank.
- Seninle konuşmuyorum, Yanki.
I wasn't talking to you, Miss Desjarden.
Sizinle konuşmuyordum, Bayan Desjarden.
I wasn't talking to you.
Sana sormadık.
- I wasn't talking to you.
- Sana söylemedim ki.