I wasn't trying to translate Turkish
819 parallel translation
I really wasn't trying to stab you on purpose.
Gerçekten sana saplamak istemedim.
I was trying to leave for your own sake because I knew I wasn't good enough for you.
Sana layık biri olmadığımdan senin iyiliğin için gidiyordum.
I wasn't trying to paint gentlemen... of rank and position.
Beyefendilerin rütbe ve mevkilerini resmetmek gibi bir çabam olmadı.
I... I wasn't trying to do business.
Satış yapmaya çalışmıyordum.
I bet he lost it trying to see something that wasn't none of his business.
İddia ederim bence kendi işi olmayan bir şeyi görmeye çalışırken kaybetti.
- I wasn't trying to kidnap her.
- Kaçırmaya falan çalışmıyordum.
I wasn't trying to get wet.
Islanmaya çalışmıyordum.
I wasn't trying to jus...
Kendimi aklamaya...
I wasn't trying to be funny!
Komik olsun diye değildi.
I wasn't trying to escape!
Kaçmaya çalışmıyordum!
I ─ I wasn't trying to arrange your life.
Hayatınızı düzene sokmaya çalışmıyordum.
I wasn't trying to be funny.
Komik olmaya çalışmıyordum.
I was trying to make you say, "It wasn't the stick, it was my shoes."
Tek istediğim sana, "Sopayla değil, ayakkabıyla vurdum" dedirtmek.
I wasn't trying to borrow from you.
Ben senden borç almağa çalışıyordum.
I wasn't trying to help him.
Ben ona yardım etmeğe çalışıyordum.
I wasn't trying to be funny.
Komik olmaya çalışmıyorum.
I wasn't trying to be personal.
Özel konulara girmek istemiyordum.
Well, I wasn't trying to hurt ya.
Şey, seni kırmaya çalışmadım.
No, I wasn't trying to be funny.
Hayır, öyle bir niyetim yoktu.
He spent days trying to make me study, even though I wasn't interested. I was concerned with my problems.
Sorunlarıma dalmış, ilgimi yitirmiş olduğum halde çalışmamı sağlamak için günlerce çaba sarf etti.
My squeaky pencil and me... I wasn't even trying to be good.
Gıcırtılı kalemimle ben - İyi bir kız olmayı denemedim bile.
I wasn't trying to hit you.
Seni vurmaya çalışmıyordum.
I wasn't trying to frighten her.
Onu korkutmak istememiştim.
I wasn't trying to hurt Diane.
Diane'i incitmek istemiyordum.
Now, look, I wasn't All-City anything in high school, all I know is that somebody's trying to kill...
Bakın, ben okulda savunmada filan değildim. Tek bildiğim birisinin beni öldürmeye çalıştığı...
I wasn't trying to pry into your private life, but the boy poses something of a problem at school.
Özel yaşamına burnumu sokmaya çalışmıyordum, ama çocukla okulda biraz sorunumuz var.
I... I wasn't trying to...
Ben, şey yapmaya çalışmıyordum...
Well, I was trying to kill you, I'll admit that, but it wasn't...
Pekala, seni öldürmeye çalışıyordum, bunu kabul ediyorum, ama şey değildi...
- I wasn't trying to be funny
Komik olmağa çalışmıyordum.
I was in a hurry to save your life. I wasn't trying to group my shots.
Canını kurtarmaya çalışıyordum, kurşunları bir noktada toplamaya değil.
Remember, I wasn't particularly trying to find out about her but I do remember one or two.
Pekâlâ, erkekler. Hayatına karışmıyordum, tamam mı? ... ama bir iki tanesini hatırlıyorum.
I'd get one if someone wasn't trying to kill me.
- İyi bildin. Kızdan ne haber?
I wasn't trying to hit it.
Vurmaya çalışmıyordum.
I wasn't trying to be funny.
Espri yapmıyorum.
I wasn't hanging on to you, but to my pain, trying to hold it, to keep you near me, to keep us together.
Sana değil acıma tutunmuştum seni yanımda, bizi bir arada tutmak için acı çekmeyi sürdürdüm.
- Hell, I wasn't trying to hit'em, you know.
- Onu vurmaya çalışmıyordum.
He wasn't trying to escape, but he wanted me to know the truth so I could tell you.
Kaçmaya çalışmıyordu gerçeği bilmemi istiyordu, ben öğrenirsem sana da anlatabilecektim.
I wasn't t-trying to please, just to tell the truth.
Memnun etmeye değil, yalnızca doğruyu söylemeye çalışıyordum.
If I wasn't trying to borrow money, I was thinking of you!
Birinden borç para almaya çalışıyor olmasaydım, ben de seni düşünüyor olacaktım.
- I wasn't trying to.
Ben sadece...
I mean, I mean, I thought you'd be happy to know that the murderer wasn't trying to shoot you.
Yani, yani, katilin sizi vurmağa çalışmadığını öğrenmenin sizi mutlu edeceğini sanıyordum.
I wasn't trying to upset you.
Seni üzmeye çalışmıyordum.
I wasn't trying to do it...
Bunu yapmaya çalışmıyordum.
Diane, I swear, I wasn't trying to be funny.
Yemin ederim Diane, komiklik yapmaya çalışmıyordum.
I wasn't really trying. You want to see me do this? Fine.
Ben başlamamıştım.Demek bunu yaptığımı görmek istiyorsun.İyi, başla bakalım.
I wasn't trying to give you charity.
Size acıdığım için gelmedim.
It's important you know I wasn't really trying to kill Sam when I wrapped the telephone cord...
Telefon kablosunu doladığım zaman Sam'i öldürmeye çalışmadığımı bilmeniz benim için önemli...
- I wasn't trying to pick her up.
- Ona asılmaya çalışmıyordum.
I wasn't trying to, you know.
Size şey yapmıyorum yani.
I wasn't trying to be funny.
Komiklik yapmıyordum ki.
I wasn't trying to con you.
Aldatmaya çalışmadım.
i wasn't listening 61
i wasn't paying attention 53
i wasn't born yesterday 35
i wasn't 1177
i wasn't thinking straight 33
i wasn't expecting that 35
i wasn't thinking 181
i wasn't invited 33
i wasn't talking to you 127
i wasn't looking 38
i wasn't paying attention 53
i wasn't born yesterday 35
i wasn't 1177
i wasn't thinking straight 33
i wasn't expecting that 35
i wasn't thinking 181
i wasn't invited 33
i wasn't talking to you 127
i wasn't looking 38