I will go with you translate Turkish
622 parallel translation
I will go with you!
Seninle giderim!
I will go with you, I won't leave you.
Ben de geliyorum, sizi bırakamam.
I will go with you anywhere.
Seninle her yere gelirim.
hold on, I will go with you.
Bekleyin, sizinle geleyim.
I will go with you all the way.
Sizinle geliyorum.
Tomorrow, I will go with you in the village.
Yarın seninle beraber kasabaya ineceğim, uğurlamaya.
I will go with you to Washington, tomorrow, if you like, and I will show you proof that this man stands for evil, that he is evil.
Seninle Washington'a geleceğim, yarın, istersen... Ve sana o adamın şeytandan yana olduğunu kanıtlayacağım, Şeytanın ta kendisi olduğunu.
- I will go with you.
- Seninle geliyorum.
Then I will go with you and may Heaven protect us all!
o zaman bende seninle geliyorum..... ve cennet umarım bütün bunlardan bizi koruyabilir
I will go with you, if you wish.
Eğer isterseniz sizinle gelirim.
I will go with you.
Seninle geleceğim.
I will go with you, if she wishes it so.
O istiyorsa, sizinle geleceğim.
So you kids can go crazy with your halters and your sheaths and your cutouts, and I will wear a dress fit to upholster a chair.
Bu yüzden siz çocuklar gidip askılılarla, çarşaflarla ve biçilmişlerle çıldırabilirsiniz. Ve ben bir sandalyenin döşemesine uyan bir elbise giyeceğim ve gururla giyeceğim.
I will - if any of you spineless worms are brave enough to go back with me into the trackless jungles where these monsters live!
Eğer siz korkak solucanlar arasında, bu canavarların yaşadığı keşfedilmemiş ormanlara benimle birlikte gidecek kadar cesur olan varsa, elbette ki gösteririm!
While you will be your meal I go with my boat front of the house It is shameful!
Siz bu gece ziyafet verirken evinizin önünden geçiyor olacağım.
I will go down the colliery with you, sir.
- Sizinle madene geleceğim, efendim.
If I go back, will you go back with me?
Yoksa çoktan donmuş olurdun. Dönersem sen de dönecek misin?
You will go with me when I am ready to go.
Ben gitmeye hazır olduğumda sen de benimle geleceksin.
I will go with you, Ali Baba.
Ne!
Now, I warn you, if there's any evidence found here... it will go very hard with you... unless you help us now.
Burada bir delil bulursak... Bu sizin için çok kötü olacak. Tabii bize yardım etmezseniz.
If you go with him now, I will never take you back.
Eğer şimdi onunla gidersen, seni bir daha asla geri almam.
You can hit it with a hammer and it won't go off. At least, I don't think it will.
Çekiçle vursanız dahi patlamaz, en azından ben öyle biliyorum.
I've got everything covered, but in case something does go wrong and I can't make the payoff myself, the cards will identify you to whoever I send with the money.
Her şeyi ayarladım. Ama bir terslik olur da ödemeyi ben yapamazsam parayı gönderdiğim kişiler sizi bu kartlarla tanıyacak.
But I said I'd go with you, and I will.
Fakat sana seninle beraber gelirim dedim. Geleceğim.
I'm afraid if I do that, the whole thing will go down and take you with it.
Tekerlekle beraber aşağıya düşeceksin diye korkuyorum.
I'll go, With whom will you stay?
Tamam, gidiyorum. Sen kimlerle takıldığına bak.
If I get the money, will you go with me?
Para kazanırsam, benimle gider misin?
If I buy you a dress, will you go to Jacksonville with me?
Eğer sana elbise alırsam, benimle gelir misin?
Wherever you go, I will always be with you.
Her nerede olursan ol, hep yanında olacağım.
But I will not let you go with another man tonight.
Ama bu gece başka bir adamla gitmene müsaade etmem.
Come dear, I will go upstairs with you.
Gel canım, yukarıya çıkalım.
Go a bit steady with that when I come out, will you?
Dışarı çıktığımda şunu benden uzak tut, anlaşıldı mı?
I will not go with you.
Sizinle gelmeyeceğim.
If none of you agree with my reasons, then let me go with these people, and I will help you elect a new chief.
Eğer benimle aynı fikirde değilseniz o zaman bırakın bu insanlarla gideyim, ve size yeni bir lider atamanızda yardımcı olayım.
But worse than that will be to go with you not understanding why I go.
Ama bundan da kötüsü, neden böyle yaptığımı senin anlamaman olur.
Mr. Colbert, you will come every evening before I go to bed to work alone with me.
Bay Colbert, her akşam yatmadan önce benimle yalnız çalışmaya geleceksin.
You will have what you need, go with him I will hold the other Gaul as a hostage.
İhtiyaçlarını alacaksın, onunla gidin. Diğer Galya'lı rehine kalacak.
I will go on with you.
Eğer size uygunsa sizle yola devam edeyim.
Wait. I will not go with you.
Sizinle gelmiyorum.
If you'll go with Mr. Scott, I'm sure of the two you will have a great deal in common. Indeed.
Sizin Bay Scott'la birçok ortak yönünüz olacak.
If I agree to go with you, will you set this ship to rights, take out that device in life-support?
Seninle gelmeye razı olursam, gemiyi eski haline getirip, yaşam destekteki aygıtı çıkarır mısın?
If you do that, my friend, I will go home with you... Just to see the look on his face.
Eğer bunu yaparsan dostum, surat ifadesini görmek için bende seninle gelirim.
I will go on with my task I think, it's time you left
Başladığım işi bitireceğim artık sende burdan gitmelisin
Listen to what I'm telling you. We are like two brothers. You make the holes with the holy water and then I will go in and I walk in and do the dirty work.
Sen kutsal su ile delik açarsın, ben de içeri girer kirli işleri yaparım.
I'm not weak, I will go anywhere with you, no matter how bad it is.
Ben zayıf biri değilim, Seninle heryere gelirim!
I don't know for sure if Ba Jiao... will leave her father to go along with you
Bayan Jiao'yu düşünüyormusun babasını'da düşünmelisin, zavallı adam.
- I will go, but not with you.
- Gideceğim ama seninle değil.
Mr. Staggis I will not give you the chalice, and I will not go with you to Mexico.
Mr. Staggis size kadehi vermeyeceğim ve sizinle Meksika'ya gitmeyeceğim.
I know you will go towards the absolute, towards the sentence of capital punishment that I'm requesting for the defendant... with a certain sadness due to its finality, but with firmness, knowing I am doing my duty.
Yani sanık için istediğim idam cezasını uygun göreceksiniz. O zaman belki yüreğime hüzün dolacak. Ama bir yandan da görevimi yapmış olmanın huzurunu duyacağım.
I will... I will not go to second level with you!
Sizinle ikinci düzeye gitmeyeceğim.
I am the one created to help you who will go with you through the void, the darkness.
Ben, sana yardım etmek için yaratılmış olanım, boşlukta, karanlıkta yürürken yanında olacak olan.