English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I won't do it

I won't do it translate Turkish

2,095 parallel translation
I won't let you do it.
Bunu yapmana izin vermeyeceğim.
Ian, I won't do it without them.
Ian, onlar olmadan yapmam.
Sure, they won't like it but I say they're not gonna do a thing about it.
Tabii hoşlarına gitmeyecektir ama bence hiçbir şey yapmayacaklar.
I won't do it.
Yapmayacağım.
- I won't do it.
- Ben yapmıyorum.
- I won't do it.
- Bunu yapmayacağım.
{ \ pos ( 192,220 ) } This guy I'm dating owns a tanning salon, but he won't let me tan for free, but he lets girls that he's friends with tan for free, so I go to this other tanning salon down the street to try not to make it a thing, but you know how there's no secrets in the tanning salon community, so what should I do?
Çıktığım adamın bir bronzlaşma solonu var ama benim bedavaya bronzlaşmama izin vermiyor, ama arkadaşı olduğu kızların bedavaya bronzlaşmasına izin veriyor, bu yüzden bunu büyük bir olaya çevirmemek için başka bir bronzlaşma salonuna gidiyorum, ama bronzlaşma salonu toplumunda sır olmadığını bilirsiniz,
I won't do it again, you can have a bite too.
Bunu bir daha yapmak istemiyorum, - Bir lokma daha alabilirsin.
YOU THINK I WON'T DO IT?
Sence bunu yapmayacak mıyım?
No, I won't do it. Great.
Yapmayacağım.
Look, I'm gonna try and sort out this mortgage mess, but if you are gonna plowour own field, I suggest you do it soon,'cause I won't make any headway with the bank unless you have a job.
Bak, bu mortgage karmaşasını çözmeye çalışıyorum, ama eğer sende kendi arazini incelersen, ki bunu hemen yapmanı öneririm, çünkü bir işin yokken bankadan hiçbir çözüm çıkmaz.
No, I promise I won't do it again.
Söz, bir daha yapmayacağım.
I won't do it.
Ben yapmam.
I'm sorry, but if you won't escort her out, I'll have to get security to do it.
Üzgünüm ama ona dışarıya kadar eşlik etmezsen bunu güvenliğe yaptırırım.
I won't ever do it again!
Bunu bir daha asla yapmayacağım!
I know I won't do it all my life.
Tüm hayatım boyunca bu işi yapacak değilim, biliyorum.
I don't know what it is, but it's not right. I won't do it.
Ne olduğunu bilmiyorum ama bu doğru değil, yapmayacağım.
Well, you know, there's the school of thought that says what Paul doesn't know won't hurt him, and on some level, I guess it's almost narcissistic if I do tell him.
Bir görüşe göre Paul'ün bilmediği şey onu incitemez ve bir bakıma, söylersem bu bencillik sayılır.
You do what I say, you bury it, it won't go off.
Siz dediğimi yapın, gömün, patlamayacak.
- Okay, I won't do it again.
- Tamam, bir daha yapmam.
I won't do it again.
Bir daha yapmayacağım.
Oh... so that was your idea... that's what you want me to do... that's why you planted those weapons in my cab... I'm sorry... I won't do it... is that clear?
Oh... demek bu sizin düşüncenizdi... demek ki deminden beri bunu benden istediniz... bundan dolayı taksime o silahları koydunuz... Üzgünüm... Bunu yapmayacağım...
I swear, I won't do anything to make it up to you.
Yemin ederim kendimi affettirmek için her şeyi yapacağım.
I won't do it.The practice won't allow it.
ben yapmayacağım, muayenehane de buna izin vermeyecek.
I won't do it.
Yapmıyorum!
If you start that, I won't do it at all.
Eğer böyle yaparsan, hiç ilgilenmem.
I won't do it.
Bunu yapmayacağım.
If i do it again, there won't be enough left for a photo like that.
Eğer tekrar öyle bir şey yapmış olsam fotoğrafını çekecek pek bir şey kalmazdı geride.
I won't do it.
Ben yapmayacağım.
I'm sorry. I won't ever do it again.
Özür dilerim, efendim.
I won't do it, al, i can't.
Bunu yapmayacağım Allison. Yapamam.
I wanted to trade, but she won't do it!
Ben değişmek istiyorum ama o değiştirmiyor.
But I do know this - - if brooke says no, it won't be because she doesn't care for you.
Ama bildiğim tek şey, Brooke hayır dese bile bu sana değer vermediği için olmayacağıdır.
And if I do, it probably won't have that initial excitement that the first one did, but that doesn't mean it wouldn't be great.
Bulduğumda ise, muhtemelen ilkinde olduğu kadar heyecanlanmayacağım.
Even he is willing to help, I won't let him do it.
İsteyerek yardım etseydi bile ona izin vermezdim.
I won't ever do it again!
Bir daha asla böyle bir şey yapmayacağım!
I won't do it!
Yapmayacağım. Yapmayacağım.
I won't do it.
Yüzmüyorum işte.
I won't do it!
Yapmayacağım!
I won't do it.
Oynamıyorum! Oynamıyorum!
Well, I won't do it anymore.
Ben artık bunu yapmayacağım.
I won't do it.
- Dinlemeyeceğim.
I won't do it, actually.
Yapamam. Aslında, yapmam.
I've underestimated them before, and I won't do it again.
Onların önceden hafife almıştım ve bir daha yapmayacağım.
Sorry, I won't do it again.
Üzgünüm, bir daha olmaz. Affettin mi beni?
I won't watch you do it.
Seni bunu yaparken izlemeyeceğim.
I won't do it again.
Bir daha olmaz.
I'm sorry, I won't do it again.
Özür dilerim. Bir daha yapmayacağım.
Say sorry sir, I won't do it again.
Özür dilerim efendim, bunu birdaha yapmayacağım de.
To surrender before the fight begins? I'm a soldier, I won't do it.
Savaştan önce mi etraflarını çevireyim?
No, I won't do it.
Hayır, giymeyeceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]