I won't leave you translate Turkish
809 parallel translation
If you cheat on the boy again, I won't leave you alone.
Eğer bir daha bu çocuğu aldatırsan seni affetmem.
If you hurt him, I won't leave you alone, Minjoo!
Kang Min joo, eğer onu üzersen seni asla affetmem!
I'll leave your things right up here, so you won't forget them.
Eşyalarını hemen buraya bırakacağım böylece giderken unutmazsın.
My new profession won't allow it and... I suggest you leave at once!
Yeni işim buna müsaade etmez ve size buradan gitmenizi öneriyorum!
- I won't leave you.
- Seni bırakmayacağım.
I won't leave without you. All right, I'll get the cart.
Tamam, ben arabayı alacağım.
You know I won't leave you.
Korkmuyorum. Seni yalnız bırakmayacağım.
I won't leave you.
Seni bırakmayacağım.
If you won't leave the house as l- - I ask you to you must sleep in this room tonight.
Sana söylediğim gibi evi terk etmezsen gece bu odada uyumalısın.
If you won't leave the house as I ask the least you can do is to leave me alone.
Eğer beni dinleyip evi terk etmeyeceksen en azından beni rahat bırak.
No, Martha, I won't leave you.
Hayır Martha, seni terk etmeyeceğim.
- Please stay with me! - I won't leave you.
Gitmeyeceğim.
I will go with you, I won't leave you.
Ben de geliyorum, sizi bırakamam.
But after you leave here, I won't miss a thing, not a single, solitary thing!
Ama siz gittikten sonra benim özleyeceğim hiçbir şey olmayacak!
If I tell you, you won't make me leave here, will you?
- Size söylersem, beni buradan çıkartmayacaksınız, değil mi?
If he fails to take my hand, or if he doesn't leave you, Then you're the winner. That way he'll be yours, and I won't need him.
Elimi tutmazsa, benimle kalmazsa siz kazandınız demektir.
I won't let you leave me.
Beni bırakmana müsaade etmeyeceğim.
I won't leave you on a limb.
Seni yüz üstü bırakmam.
I won't leave without seeing you.
Seni görmeden gitmeyeceğim.
- I won't leave you for five minutes.
- Seni bir an bile yalnız bırakmam.
I won't leave you, Henry.
Seni terk etmeyeceğim Henry.
I want to be your wife but if I can't get you to leave with me, I won't stay here to become your widow.
Karın olmak istiyorum ama seni gitmeye razı edemezsem kalıp dul kalmayı bekleyecek değilim.
But I won't guarantee what action I'll take after you leave.
Ama sana gittikten sonra hiç bir şey yapmayacağımın garantisini veremem.
If you want to leave after I am through, I won't force you to stay.
Sözümü bitirdiğimde hala gitmek istersen, seni kalmaya zorlamayacağım.
I guarantee you won't leave this place.
Buradan ayrılmayacaksın.
I won't leave you again.
Seni bir daha terketmeyeceğim!
- I won't leave you if you have problems.
- Sorunlarımız olsa da seni bırakmam.
No, I won't leave you here alone.
Hayır, sizi burada yalnız bırakmayacağım.
I won't leave you when you need me.
Bana ihtiyacın olduğunda seni bırakmayacağım.
I won't leave you.
Seni bırakmam.
I won't leave you, Julien.
Seni bırakmayacağım, Julien.
We leave in the morning for Chicago, where I won't let you out of my sight.
Sabah Chicago'ya gidiyoruz, orada gözümü üzerinden ayırmayacağım.
- Cousin Henry won't mind us being one day late... but he'll draw the line at two. - I can't leave you here, Robert.
- Seni burada bırakamam.
If you won't leave of your own accord, then I'm gonna have to -
Eğer kendiliğinden gitmessen, seni ben gönderece...
I won't be seeing you before you leave, so good luck in Italy.
İtalya'ya gitmeden önce görüşemessek sana iyi şanslar diliyorum.
Darling, I won't leave you now.
Sevgilim, artık seni bırakamam.
I won't leave without you.
- Sensiz gitmem.
And I won't stand for you any longer. I want you to leave tomorrow, no delays.
İstediğin gibi olsun, yarın Buradan ayrılıyorum
Vilma I was kidding, I'll stay, I won't leave you. Get some water right away.
Bir yere gitmiyorum!
I'm gonna see you on my next leave, won't I?
Bir sonraki iznimde seni göreceğim, öyle değil mi?
Thank goodness he's leaving tomorrow. Grandmother, I won't leave unless you apologize to the young lady!
Eğer bu bayandan hemen özür dilemezsen, yarın bir yere gitmeyeceğim.
If you won't leave, I will.
Eğer sen terketmeyeceksen, ben yapacağım.
I won't leave you, my darling.
Seni terk etmeyeceğim aşkım.
I won't leave you alone until you admit it.
Sen kabullenene kadar bırakmayacağım.
But I won't leave you alone!
O zaman bende gitmem.
I'm walking barefoot on glass because you won't leave me alone.
Beni rahat bırakmadığın için çıplak ayakla cam kırıkları üzerinde yürüyorum.
I won't let you leave without claiming my share.
Payımı vermeden buradan ayrılmanıza izin vermem.
I won't leave this house till I see you safely set up with decent help.
Gidişatında sağ salim uygun yardımı aldığını görene kadar bu evden gitmiyorum.
You have to, Altynai! - I won't leave without you.
Sensiz gitmem!
- I won't leave you alone here.
Seni burada yalnız bırakamam.
Unless I die, I won't let you leave me behind You're the boss here To come along, how can you give up all this?
ölmediğim sürece, seni asla yalnız bırakmam sen burda yaşıyorsun herşeyini nasıl bırakırsın?
i won't leave you alone 20
i won't 3058
i won't forget you 27
i won't be late 34
i won't forget 80
i won't let you down 206
i won't have it 79
i won't tell you 54
i won't give up 42
i won't tell if you won't 28
i won't 3058
i won't forget you 27
i won't be late 34
i won't forget 80
i won't let you down 206
i won't have it 79
i won't tell you 54
i won't give up 42
i won't tell if you won't 28