I won't let you translate Turkish
3,495 parallel translation
You told Cyrus Beene that I was pregnant, and he still won't let me see the president?
Cyrus Beene'e hamile olduğumu söylemene rağmen hâlâ başkanla görüşmeme izin vermiyor mu?
They won't let me trim a second, but they will allow me to do some reshoots, which means I'm gonna need you to have sex with me again.
Ama, yeniden çekim yapmama izin verecekler. Yani yeniden seks yapmamız gerekiyor. Olmaz.
I won't let you put my name on that.
- Suçu üzerime atmanızı izin vermeyeceğim.
- I won't let you take me.
- Beni almanıza izin vermeyeceğim.
If the sharks won't let you back in the water, I'll bring the water to you.
Eğer sizinkiler seni suya sokmuyorsa, ben de suyu sana getiririm.
I won't let anything happen to you...
Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim...
- I won't let Akbari harm you.
- Akbari'nin seni incitmesine izin vermeyeceğim.
I know you won't let him down.
Onu yüzüstü bırakmayacağını biliyorum.
I won't let them hurt you.
Sana zarar vermelerine izin vermem.
I won't let you fall. I promise.
Düşmene izin vermem.Söz.
I won't let you destroy my life.
Hayatımı mahvetmene izin vermeyeceğim.
I won't let you hurt me.
Bana zarar vermene izin vermeyeceğim.
I just won't let that happen anymore, especially to you.
Artık bunun olmasına izin vermeyeceğim özellikle de sana.
I won't let you go.
Seni almasına izin vermeyeceğim.
I won't let you throw him away like used Kleenex.
Kullanılmış bir peçete gibi atmana izin vermem.
You let me look around for five minutes, and I won't tell Sister Horrible about your nighttime forays.
Etrafa bir bakmama izin verirsen ben de Korkunç Rahibe'ye gece kaçamaklarını anlatmam.
I won't let you be forgotten, Dot.
Seni unutturmam, Dot.
If I let you go... you won't... kill me, right?
Eğer seni serbest bırakırsam beni öldürmezsin, değil mi?
I won't let our neighborhood be destroyed by subhuman sexual vermin, if that's what you mean.
Mahallemizin insanlık dışı sapık bir mikrop tarafından yok edilmesine izin vermeyeceğim.
Street rats... lf l see you here again, I won't let you go in 1 piece
Sizi sokak serserileri... Sizi burada bir kere daha görürsem, gitmenize izin vermem.
I'm trying to move on, a-and you won't let me.
Hayatıma devam etmek istiyorum ama buna izin vermiyorsun.
So, then, I... will sit here, steaming, because the hospital Web site won't let you check your account from your cell phone!
Çünkü hastanenin internet sitesi, hesabını telefon ile kontrol etmene izin vermiyor.
I'm trying to move on, and you won't let me.
Devam etmeye çalışıyorum ama izin vermiyorsun.
I won't let you down.
Yüzünüzü kara çıkarmayacağım.
I get tied to chairs like this as the key man of such an operation and you still won't let me get a word in.
Hem böyle operasyonun kilit adamı olarak böyle sandalyelere kilitleniyorum ondan sonra da iki çift laf bile ettirmiyorsun bana.
You've come to take me, but I won't let you!
Beni götürmeye geldin, ama sana izin vermeyeceğim!
I won't let you. Oh, no.
Buna izin vermem.
I won't let anything happen to you.
Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
I won't let him hurt you.
Sana zarar vermesine izin vermeyeceğim.
I won't let you down, sir.
Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım efendim.
I won't let you hurt Zoe!
Zoe'ye zarar vermene izin vermeyeceğim!
I won't let you!
İzin vermeyeceğim.
I won't let discipline go to ruin, Sir, if that's what you mean.
Disiplini bozmayacağım, efendim. Kastettiğiniz buysa.
I won't let you use my show.
Bunun için defilemi kullanamazsınız.
I won't let the cats get you.
Kedilere yem olmana izin vermeyeceğim.
I won't let anybody hurt you.
Birisi sana bir şey yapar diye korktum.
I won't let you.
Buna müsaade etmem.
I won't let you do something I know will hurt you.
- İyi. Seni incitecek bir şey yapmana izin vermeyeceğim.
I won't ever let you go.
Kesinlikle peşini bırakmam.
If you won't come and continue to teach me your job, I will let Maria know.
Eğer gelip bana işini öğretmeye devam etmezsen Maria'ya haber vereceğim.
I won't say anything if you let me go home.
Beni bırakırsan kimseye bir şey söylemeyeceğim.
I "Rent Tower Heist" last night, and I won't spoil the ending, but let me tell you, it was quite the hilarious Thrill Ride.
Geçen akşam "Tower Heist" filmini kiraladım sonunu söylemeyeceğim, ama şunu söyleyeyim verdiği heyecan çok iyiydi.
I won't let you down this time.
Seni bu sefer hayal kırıklığına uğratmayacağım.
I won't let you.
Seni bırakmayacağım.
I won't let you down.
Aşağı düşmene izin vermeyeceğim.
I won't let you go into troubles.
Başına dert açmana izin vermem.
Without making the most of that, I won't let you go anywhere.
Yaptıklarımın hakkını vermeden hiçbir yere gitmene izin vermem.
If you let us go we won't even look back, I swear.
Gitmemize izin verirseniz... dönüp arkamıza bile bakmayız. Yemin ediyorum.
Uh, well, Caroline, as much as I would love to help you and your legal associate here, uh, the firm won't let me do it for free.
Caroline, sana ve buradaki yasal ortağına ne kadar yardım etmek istesem de şirket buna bedava yapmama izin vermiyor.
I won't let you have my son.
Oğlumu size vermem.
Because I won't let you hurt any more people.
Çünkü daha fazla kişiye zarar vermene izin vermeyeceğim.
i won't let you down 206
i won't let you go 74
i won't let you die 24
i won't let you do this 28
i won't let you do it 27
i won't 3058
i won't forget you 27
i won't be late 34
i won't leave you 95
i won't forget 80
i won't let you go 74
i won't let you die 24
i won't let you do this 28
i won't let you do it 27
i won't 3058
i won't forget you 27
i won't be late 34
i won't leave you 95
i won't forget 80
i won't tell you 54
i won't give up 42
i won't have it 79
i won't tell if you won't 28
i won't be a minute 39
i won't be there 36
i won't hurt you 134
i won't be a moment 22
i won't forget this 45
i won't tell anyone 179
i won't give up 42
i won't have it 79
i won't tell if you won't 28
i won't be a minute 39
i won't be there 36
i won't hurt you 134
i won't be a moment 22
i won't forget this 45
i won't tell anyone 179